Alper GÖRMÜŞ
Acaba Rahip Brunson hadisesi, iktidar medyasının ‘casus’ ve ‘ajan’ avcılığı mesaisini idrak ederken uğradığı kaçıncı zillet?
Hikâyelerin tamamı, polisin, savcının ve nihayet siyasi iktidarın birtakım yabancı uyruklu kişileri ‘casus’ ya da ‘ajan’ olarak suçlamasıyla başlıyor. Ardından, bunları haberleştirmek üzere iktidar medyası devreye giriyor.
Bu suçlamaların haber değeri olduğu hususu tartışma götürmez. Dolayısıyla, bunları, kendisinin gerçeği arama ve halkı enforme etme görevi ile halkın bilgi edinme hakkı temelinde nötr bir dille aktaran bir gazeteciliğe kimsenin bir diyeceği olmaz ve buradan herhangi bir gazetecilik zilleti çıkmaz.
Fakat böyle olmuyor. İktidar basını (birkaç istisna olmasa sadece ‘basın’ demek de mümkün ama), polisten, savcılıklardan sızdırdıkları dosya içeriklerini, daha olay mahkeme aşamasına bile gelmeden ‘hakikat’ kılığında tepemizden boca ediyorlar.
Normal bir ülkede soruşturma aşamasında o haberler ancak ‘iddia’ tonunda haberleştirilir. Fakat Türkiye’de iktidar basınına bu yetmiyor; polisin ve savcıların dilini de aşan abartılmış ifadelerle, adı üstünde ‘şüpheli’lere suçu sabitleşmiş ‘ajan’ ve ‘casus’ muamelesi yapıyorlar; bu kişilerin isimlerinin önüne bu sıfatları serâzâd yerleştirebiliyorlar.
‘Casuslukla suçlanan Brunson’ demiyorlar mesela, ‘casus Brunson’ diyorlar...
Mesela İstanbul Büyükada’daki bir otelde meslek içi sorunları görüşmek üzere toplantı yapan insan hakları savunucularıyla ilgili haberlerini şu türden başlıklarla verebiliyorlar (ki hepsi hâkim karşısına çıktıkları ilk duruşmada tahliye edilmişler ve aralarındaki yabancı uyruklular ülkelerine dönmüşlerdi):
“Casusluğa bu defa af yok...”, “Büyükada’da İngiliz parmağı...”, “Büyükada casuslarına Amerika desteği...”, “Casuslara Alman çipi...” Büyükada’dan FETÖ ve PKK çıktı... 6 casus cezaevinde...”,
Sonraki benzer hikâyelerde durum hiç değişmedi: “Alman ajan gazeteci Deniz Yücel” hadisesinde de öyle oldu, “Gazeteci kılıklı Fransız ajan Loup Bureau” hadisesinde de...
Hikâyelerin devamı şöyle geliyor: Bu ‘casus’ ve ‘ajan’lar mahkemeler tarafından tahliye ediliyorlar ve hepsi de ellerini kollarını sallaya sallaya ülkelerine dönüyorlar.
Zillet aşaması
İşte bu son aşamada iktidar basını tam bir zillet hali sergiliyor: Sanki birilerini kesin bir dille ‘casus’ ya da ‘ajan’ ilan etmemişler gibi ‘bağımsız Türk yargısı’nın kararını saygıyla karşılıyorlar ve tamamına ermemiş bir tatminsizlikle sessizliğe gömülüyorlar.
Bu kadar tecrübeden sonra hiç değilse ‘yabancı’larla uğraşmamayı öğrenseler (çünkü onları koruyanlar var, sonunda hepsi yakayı sıyırıyor ve bizim gazetecilerin tatmini yarım kalıyor)... Onun yerine habasetlerini ‘yerli hain’ler üzerinden tatmin etme yoluna gitseler (çünkü onları koruyanlar olmadığı için daha kesin bir habaset tatmini mümkün).
Ne var ki bunu dahi öğrenmeleri ve uygulamaları mümkün değil... Çünkü iktidarla aralarında hiçbir mesafe kalmamış durumda ve oradan gelecek yeni bir işaretle, sonunun yine hüsran olacağını hissetseler bile yeni bir ajan-casus haberi peydahlamaları işten bile değil.
O gece aHaber ve 24TV
Brunson davasının sona ermesinden birkaç saat sonra...
Rahip Brunson’a yönelik casusluk suçlamasının düşürülmesi sayesinde mümkün olan şey olmuş, Amerikalı rahip yurtdışına gitmek üzere İzmir Adnan Menderes Havalimanı’na doğru ilerliyordu...
O dakikalarda aHaber ve TV24’te davanın yorumlandığı iki tartışma programı vardı... Merak ettim, aylar boyunca ‘Casus Brunson’ haberciliği yapan bu iki kanalda nevzuhur durum acaba nasıl tevil edilecekti?
İzlediklerim her şeyden önce şunu gösteriyordu: Konuşmacılar, sözleriyle kendilerini dinleyenlerin zekâlarına hakaret ettiklerinin ya farkında değillerdi ya da onların bu hakareti hak ettiklerini düşünüyorlardı... O kadar pervasızlardı ki, bırakın kendilerinin aylar boyunca yürüttükleri ‘Casus Brunson’ haberciliğini, sanığın yargıda casuslukla suçlandığını ve bu nedenle 20 yıl hapsinin istendiğini dahi unutmuş görünüyorlardı (talep edilen toplam ceza 35 yıldı).
aHaber’de tanınmış bir avukat, sanığa verilen 3 yıl 1 ay 15 gün cezanın neden makul, normal ve adil olduğunu anlatıyordu: Çünkü sanık “Terör örgütüne üye olmamakla birlikte terör örgütüne yardım” suçlamasıyla cezaya çarptırılmıştı ve işte onun cezası da bu kadardı.
Sunucu, avukatın tespitinin üzerine atlamakta gecikmedi:
- Yani sanığın adı Brunson olmasaydı, Ahmet, Mehmet olsaydı yine aynı cezayı mı alacaktı?
- Evet, aynı cezayı alacaktı.
Sanki mesele o ceza maddesinin karşılığının 3 yıl olup olmadığıydı... Sunucu ve avukat, orada görevlerinin insanların kafalarındaki soruları dağıtmak değil de o sorulara cevap vermek olduğuna inansalardı, cevabını arayacakları soru belliydi: Ülkenin cumhurbaşkanının da katıldığı onca gürültüden sonra casusluk suçlaması üç-beş dakika içinde nasıl buharlaşıvermişti?
Bu temel entrika (yani Brunson sanki casuslukla suçlanmamış gibi yapmak) TV24’teki programın da temel entrikasıydı.
Orada da programın sunucusu, “Türkiye Cumhuriyeti Devleti, 3 yıl ceza vereceği bir sanığı iki yıl içerde tutmuş, daha ne?” diyordu.
Programın uzun yıllar Avrupa’da yaşamış bir katılmıcısı, sunucuya bu noktada hak vermekle yetinmeyip ekledi: “Fransa’da, İsviçre’de olsaydı bu baskı karşısında iki yıl asla direnilemezdi...”
Casusluk suçlaması nedeniyle Brunson hakkında istenen 20 yıl cezadan bu kanalda da söz eden olmadı.
Her iki kanalın ortak temalarından biri de şuydu: Ne olacaktı yani, ajanların, casusların turşusunu mu kuracaktık, alsın Trump kursundu Brunson’ın turşusunu.
(Bu arada programın ‘turşu’ söylemine katılan sunucusu kendi kendini ayıplıyor: “Şimdi ben bunları söylüyorum ama, sunucu yorum yapar mıymış diyecekler, o nedenle susuyorum.”)
Tahmin ettiğiniz gibi susmadı, her fırsatta içini döktü. (Programın adı ‘Unutma’ idi, ben bu programı hakikaten hiç unutmayacağım.)
Bana yöneltilen haklı bir eleştiri
Twitter’da gördüm, gazeteci Cihat Arpacık, davadan birkaç gün önce Serbestiyet’te yayımlanan “Brunson davası: İktidar basını yeni zillete hazır mı?” başlıklı yazımla ilgili şu tweet’i paylaştı takipçileriyle:
“Alper Görmüş bir durumun farkında değil. Ya da farkındaysa bile gözardı etmeyi tercih ediyor. Bahsettiği ‘gazeteciler,’ her manevralarından sonra kendilerine yöneltilen tepkilerden hastalıklı bir haz alıyor, keyifleniyorlar. Tepki göstermenin de anlamı kalmıyor.”
Ben bu eleştiriyi haklı ve yerinde görüyorum.
Bundan beş yıl kadar önce, iktidar basınını eleştirmenin tadının kalmadığı tespitini yapmıştım. Oysa mesela vesayet döneminin en etkili gazetesi Hürriyet’i eleştirmek öyle değildi. Gerekçem de şöyleydi:
“Hürriyet, gazetecilik ihlallerini, öbür gazetelerde rastlanmayan bir incelikle, okurların onları kolay kolay fark edemeyecekleri bir dil ve kurguyla yapıyor. İşte o nedenle Hürriyet eleştirisi, başka herhangi bir gazetenin eleştirisinden çok daha zevkli, çok daha tatmin edici. (...) Onları (iktidar basınını) eleştirmenin (ise) hiçbir tadı yok. Çünkü onların tavrında çabayla açığa çıkartılacak, deşifre edilecek bir şey yok! Her şeyi çok açık yapıyorlar!”
(http://www.turkiyegazetesi.com.tr/yazarlar/alper-gormus/578067.aspx)
Uzun versiyon için yukarıda linkini verdiğim yazının üzerinden geçen yaklaşık beş yıl içinde iktidar basını kendi rekorlarını kıra kıra sonunda iktidarın organik bir parçası, bir propaganda aleti durumuna geldi.
O zamanlar iktidar medyasını eleştirmenin tadı kalmamıştı. Bugün ise, Cihat Arpacık tamamen haklı, artık bu eleştirinin hakikaten hiçbir anlamı yok ve ben de bundan sonra bu anlamsızlığın bir parçası olmayacağım.
Yazarlar
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.07.2025
14.07.2025
23.06.2025
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025