Alper GÖRMÜŞ
İçimizden fışkırıp gelen ve coşkuyla ifade edilen güzel bir duyguya kayıtsız kalındığında, hele hele duygumuza anlayışsız bir tepkiyle cevap verildiğinde kendimizi nasıl da fena hissederiz. Özgüven yüksekliği, insanın içindeki yıkımı dışarıya yansıtmamaya yardımcı oluşunu saymazsak, hiç kâr etmez böyle anlarda
Çocukluk yaşlarında böyle bir tecrübe yaşamış ve bunun bıraktığı kalıcı izlerin etkilerini bilen biri olarak, Yeni Zelandalıların ülkelerindeki terör saldırısı karşısında içlerinden fışkıran iyiliğe Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın verdiği tepkinin onları ne büyük bir hayal kırıklığına uğrattığını, ne kadar yaraladığını hissedebiliyorum.
Yarım asır geçti, sızısı hâlâ içimde
12 yaşındaydım, devlet parasız yatılı sınavlarını kazanmıştım ve yolum, altı senelik bir macera için Haydarpaşa Lisesi’ne düşmüştü.
İlk günlerde yaşadığım şey, bir tür ruh yıkımıydı. Buz gibi yatakhaneler, loş ve ıssız koridorlar, moral bozucu kalitesizlikte yemekler...
İlkokulda ve mahallede arkadaş eksikliği çekmemiştim, hatta arkadaş canlısı biri olarak bilinirdim, fakat o koşullarda başlangıçta arkadaş edinmekte çok zorlandım.
Nihayet bir gün sınıftan birini gözüme kestirdim. Sıcakkanlı gibiydi, dost olunabilir gibi görünüyordu. Hatta başlayacak muhtemel bir arkadaşlığın hayat boyu sürme ihtimalini bile sezdirecek kadar dost canlısı görünüyordu. Bir teneffüste sevinçle, coşkuyla yanına gittim ve ortaya, birlikte geliştirebileceğimizi düşündüğüm bir laf attım. Yüzüme baktı, “benim senle bir samimiyetim var mı” dedi ve yürüyüp gitti.
Parça parça olmuştum. İçimde bir şeylerin bir daha birleşmemek üzere kırıldığını hissettim...
Kendisiyle ilgili olarak fazla düşünen biri değilim, hatta bu mesaiye bu yaşımda yeni yeni başladığımı söylesem, bilmem inanır mısınız? Sızısı hep içimdeydi ama bu meseleyle ilgili olarak da düşünmemiştim, işte onu da şimdilerde ele almaya başladım. Doğru mu bilmem ama, yeni insanlarla tanışma, kalabalıklar için girme konusundaki çekingenliğimin bu travmatik olaydan kaynaklandığını düşünme eğilimindeyim şimdilerde.
Şunu da düşünüyorum: O hadiseyi benim için bu kadar travmatik kılan şey muhtemelen benim hesapsız coşkumdu. Mesela, “eh, artık ben de birkaç arkadaş bulayım” güdüsüyle, ya da “bak bu çocuk çalışkan, ilerde işime yarayabilir” düşüncesiyle onunla arkadaş olmaya çalışıp da aynı şekilde refüze edilseydim etkisi çok daha az olurdu diye düşünüyorum.
Erdoğan’ın dili rencide ediciydi
Başta Başbakan Jacinda Ardern olmak üzere Yeni Zelanda hükümeti, devleti ve en önemlisi de halkı, 50 Müslümanın canına mal olan son terör saldırısı karşısında huşû uyandıran hesapsız bir tepki verdiler. Ne var ki Cumhurbaşkanı Erdoğan, insanın kalbini ısıtan bu diğerkâmlığa mukabele etmek bir yana, sahiplerini rencide edecek bir dil kullandı.
Erdoğan, sanıyorum, içte ve dışta algıladığı (bir kısmını siyaseten abarttığı) tehditler nedeniyle, etkili olmanın güç ve sertlik dışında bir yolunun olmadığını düşünmeye ve bir zaman sonra da bunu refleks haline getirmeye başladı. Oysa etkili olmanın bundan başka yolları da var ve üstelik o yollar, hiçbir işe yaramayacağı düşünülen zor zamanlarda çok daha işlevsel olabilirler; Aliya İzzetbegoviç örneğinde olduğu gibi...
“Gücün yapamadığını âlicenaplık, tutarlılık ve cesur duruş yapar” demişti Aliya İzzetbegoviç, hem de kendisi ve ülkesi hakiki ve çok büyük bir tehdit altındayken...
Yeni Zelanda’daki terör saldırısı karşısında Yeni Zelanda Başbakanı ile TC Cumhurbaşkanı’nın aldıkları tavır, bu bilgece sözü doğrulayan bir test işlevi gördü. Gücün dili âlicenaplığın dili karşısında o kadar etkisiz kaldı ki, dengesizlik, Erdoğan’ın Washington Post makalesine koyduğu son cümleyle giderilmeye çalışıldı.
Ardern’in benzersiz kuşatıcı dili
Yeni Zelanda Başbakanı Jacinda Ardern, üzüntüsünü olayın başından itibaren öylesine inandırıcı bir tarzla ortaya koydu ki, hiç kimse bunun pragmatik bir siyasetçinin, yaşananlardan faydalanmak için geliştirdiği planlı bir şov olduğunu öne süremedi, oysa bu birçok siyasetçinin başına gelmişti; Başbakan Ardern’in tavrı işte o kadar sahiciydi.
Keza bu sahicilik olmasaydı, Ardern’in akılda kalma özelliği ve etki gücü çok yüksek “Teröristin adını anmama” tavrı bir “halkla ilişkiler” kurnazlığı olarak damgalanabilirdi... Fakat kimsenin aklından geçmedi böyle şeyler.
Yeni Zelanda Emniyet Müdürü’nün Müslümanların gönlünü kazanan güven verici konuşması, Yeni Zelanda halkının muhtemel yeni saldırıları caydırmak için camilerden çıkmaması ve başka çok sayıda, alışık olduğumuz bütün ölçüleri aşan samimi pratikler...
Bunun karşısında bu mu olmalıydı?
Peki bunlar karşısında ne oldu? Her şeyden önce, Yeni Zalanda hükümetinin bütün ricalarına rağmen saldırı görüntüleri Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından hem de miting meydanlarında halka izlettirildi... Erdoğan’ın bu mitinglerdeki sözleri, neredeyse teröristten ve terör eyleminden ziyade Yeni Zelanda ve Avustralya hükümetlerini ve devletlerini kınar bir içerikteydi... Erdoğan, sanki İstanbul’u ele geçirmekten söz eden kişi bizzat saldırgan değil de onlarmış, hatta oranın halklarıymış izlenimini veren bir üslupla konuşuyordu:
“Dedeleriniz geldi, kimi ayaklarının üzerinde kimi tabutla geri döndü. Aynı niyetle gelecekseniz bekleriz. Sizi de dedeleriniz gibi uğurlayacağız.”
Yine, sanki Yeni Zelanda hükümeti saldırganı koruyormuş duygusunu uyandıracak bir üslupla sarf edilmiş “Cezasını vermezseniz biz veririz” şeklindeki sözler...
Nitekim Yeni Zelanda ve Avustralya hükümetleri bunların ikisine de sert tepkiler verdi.
Yeni Zelanda Başbakan Yardımcısı Winston Peters, ülkesinin uğradığı hayal kırıklığını "Ülkemizi ya da insanımızı kötü gösterecek veya olduğundan farklı gösterecek davranışlardan kaçınmak gerekir" sözleriyle ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bütün bunlardan sonra, nihayet Washington Post için kaleme aldığı makalede (20 Mart) Ardern’in sıra dışı performansını överek bir geri adım attı ama o adım çok geç gelmişti:
“Son olarak tüm Batılı liderlerin, Yeni Zelanda Başbakanı Sayın Jacinda Ardern'in cesareti, liderliği ve samimiyetinden ders alarak kendi ülkelerinde yaşayan Müslümanları kucaklaması gerekir."
Dengeleme çabası taşıyan bu son olumlu adıma rağmen, şu soru geçerliliğini koruyor: Bunun karşısında bu mu olmalıydı?
Dün, akşam saatlerinde Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’ndan konuya dair yapılan “Cumhurbaşkanımız yanlış anlaşıldı” içerikli son açıklama ise, âlicenaplığın dilinin gücün dili karşısındaki mutlak üstünlüğünün tescili olarak okunmalı.
Yazarlar
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.07.2025
14.07.2025
23.06.2025
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025