Alper GÖRMÜŞ
“CHP, HDP konusunda tabanını ikna edemezse buradan çıkış yok” başlıklı son yazımın (Serbestiyet, 10 Nisan 2021) devamı niteliğindeki bu yazıya bir yanlış anlamayı gidererek başlamam gerekiyor. Yanlış anlama o yazının şu son paragrafından kaynaklandı:
“(…) HDP’yi muhalefetin asli unsurlarından biri yapma görevinin neden CHP’de olduğunu anlatacak, sonra da bütün bu hikâyenin doğal bir sonucu olarak CHP ve HDP’den oluşan yeni bir ittifak (adı Demokrasi İttifakı olabilir mesela) önereceğim. Yani benim ittifak modelim şöyle: Demokrasi İttifakı (CHP-HDP), Millet İttifakı (İYİ Parti-DEVA-Gelecek) ve Cumhur İttifakı (AK Parti – MHP).”
Bir arkadaşım, bu son paragrafı işaret ederek, önerdiğim ittifak yelpazesinin iktidarın işine yarama ihtimalinin yüksek olduğunu imâ eden şu notu gönderdi bana:
“Önerdiğin ittifaklarda son viraja Cumhur ve Demokrasi adayları girer. Bu durumda millet ittifakı ne yapar? Nötr kalırsa Cumhur kazanır… Acaba iktidar da böyle üçlü ittifak istiyor olabilir mi? Olsa bile demokrasi ittifakı ne ve nasıl yaparsa millet ittifakının en az yüzde 75 oyunu alabilir?”
Notu alır almaz yaptığım hatayı anladım. Çünkü bu haliyle ‘Demokrasi’ ve ‘Millet’ ittifakları birbiriyle ilişkisiz ve rekabet halinde iki ayrı ittifak olarak tanımlanmış oluyordu. Oysa kafamda hiç böyle bir şey yoktu. Nitekim arkadaşıma hemen şu cevabı yolladım:
“Ben bunu genişletilmiş Millet İttifakı gibi düşündüm. Yani onlarla da (İYİ, DEVA, Gelecek) konuşarak girişilmiş bir iş. Son viraja, ilk turda kimin adayı öndeyse o desteklenecek hesabıyla… Bu varsayımla… İkinci yazıda bunları anlatacağım.”
Sonra Oral Çalışlar’ın yazısını görünce (Serbestiyet, 14 Nisan), o son paragrafın daha da vahim yanlış anlamalara kapı aralayabileceğini anladım. Çalışlar, “CHP seçmeni ve HDP ile ittifak” başlıklı yazısında şöyle diyordu (ikinci bölümdeki eleştiriyi üstüme alındım):
“CHP lideri Kılıçdaroğlu, ikili basınç altında. İktidar sözcüleri ve medyadaki yazarlar, CHP’yi, ‘Terörist HDP’yle gizli ittifak yapmakla suçluyor, “İtiraf et itiraf et” diye tempo tutuyorlar. Böylece CHP ile İYİ Parti arasındaki ‘Millet İttifakı’nı sarsmak amaçlanıyor. İkinci basınç, ‘sol liberal’ sayılabilecek bazı çevrelerden geliyor: “Haydi CHP, İYİ Parti’yi bırak, HDP ile ittifak için milliyetçi tabanını dönüştür…”
Buraya yeniden dönmek üzere bir daha söyleyeyim: CHP-HDP ittifakını geniş Millet İttifakı’nın bir parçası olarak ve HDP oylarının muhalefet içinde konsolide edilebilmesinin en risksiz yolu olarak düşünüyorum.
Seçmen kitleleri, liderlik, ikna
“Bir partinin siyasi yönelimini seçmenlerin belirlediği”; yönetimlerin ve liderliklerin “seçmene paralel olarak siyaset oluşturduğu”; liderliğin ve yönetimin bu açıdan ikincil olduğu düşüncesi çok eski bir ezber. Biraz Marksist teorideki alt yapı – üst yapı tartışmalarını andırıyor.
Fakat teoriye hiç gerek yok, Türkiye’nin iki büyük partisinin; AK Parti ve CHP’nin liderliklerinin, tabanlarını, kendi haline bıraksanız asla taviz vermeyecekleri ideolojik ve duygusal takıntılarından nasıl uzaklaştırdıklarını (ya da onları nasıl askıya almaya razı ettiklerini) hep birlikte izlemedik mi?
Bunların ne olduğunu iki parti örneğinde hatırlatmadan önce birinci yazıda söylediğimi bir daha söyleyeyim: Seçmen kitlelerini derin ideolojik ve duygusal bağlarından sıyrılmaya ikna etmekten söz etmiyorum burada. Bu çok zordur ve nesiller boyu sürer. Çok daha kolay, çok daha yüzeysel bir şeyden; tabir caizse stratejiden değil taktikten söz ediyorum, o da şu: Bir seçimi kazanmanın olmazsa olmaz bir koşulu varsa ve fakat aynı anda seçmen kitleniz bu koşulla ideolojik-duygusal bir çatışma içindeyse, liderliğin yapması gereken ilk şey kitlesini bu konuda ikna etmektir. Seçmen kitlesi ideolojisini, duygusunu temel bir değişikliğe uğratmaksızın liderliğe yol verir, böylece kitlelerle liderlik arasında zımnî bir anlaşmaya varılır ve artık o andan itibaren seçimi kazanmak için olmazsa olmaz diye bakılan koşul seçimi kazanmanın önünde bir engel olmaktan çıkar.
Erbakan’ın yapamadığı, Erdoğan’ın yaptığı; Baykal’ın yapamadığı, Kılıçdaroğlu’nun yaptığı
Parti liderliğinin seçim kazanmak için tabanıyla zımnî bir anlaşma yapmasının en etkili örneği hiç kuşkusuz Recep Tayyip Erdoğan ile İslami kesim arasında yaşandı. Bunu açığa çıkarıp teorize eden kişi iletişimci, siyasi kampanya yöneticisi Ateş İlyas Başsoy oldu. Başsoy, ünlü kitabı AKP Neden Kazanır CHP Neden Kaybeder’de anlatır: AK Parti yönetimi, 2000’lerin başında Milli Görüş gömleğini çıkardığını ilan etmiş olsa da kendi katı seçmen çekirdeğinin dışında kalan kitlelerden oy almasının pek mümkün olmadığını biliyordu. O nedenle propaganda gücünün neredeyse tamamını kendi çekirdek seçmeninin dışında kalan seçmenleri ikna etmek için kullandı, dilini de ona göre ayarladı. Bu tavır, bu dil, kendi çekirdek tabanının hoşuna gidecek, onların yüreğini soğutacak bir dil değildi, fakat o taban liderliğine hiçbir itirazda bulunmadı. Çünkü, der Ateş İlyas Başsoy, AK Parti liderliği, tabanını seçimi kazanmanın başka bir yolunun olmadığı hususunda ikna etmiş, liderlikle taban arasında zımnî bir anlaşma yapılmıştı.
Erbakan bunu becerememişti; o sadece kendi kitlesinin hoşuna gidecek şeyler söylüyor
O esnada CHP liderliği (Baykal ve ekibi) ve CHP tabanı
AK Parti’de bunlar olurken CHP’de işlerin nasıl yürüdüğünü de hatırlayalım…
Orada işler bunun tam tersinden yürüyordu. Parti programı neredeyse tek maddeden ibaretti: İrticayla mücadele… Üniversiteli öğrencilerin bile okullarına örtüleriyle girmesine izin vermeyen bir bakış ve buna uygun tavizsiz, katı bir dil.
Bu, AK Parti lehine öyle bir haksız rekabet yaratıyor, kendi tabanını kendisinin gayretine hiç gerek kalmaksızın öylesine güzel ikna ediyor, bu sayede başka tabanlardan seçmenleri ikna için ona o kadar çok zaman ve enerji bahşediyordu ki, AK Parti liderliği o CHP liderliğine ne kadar teşekkür etse azdı.
Tabana gelince; o da bir hayal âleminde yaşıyordu. Liderliğinden sadece yüreğini soğutacak laflar duymak istiyor, o laflarla liderliğinin kendisinden başka kimseyi ikna edemeyeceğini biliyor, yine de seçimler geldiğinde “bu defa başka” diyerek partisinin seçimi kazanacağını umuyordu.
Sonrasını biliyoruz; Baykal gitti, Kılıçdaroğlu geldi ve birkaç yıllık bir bocalama döneminden sonra partinin dili ve seçim taktikleri değişti, eski dönemin özeleştirisi yapıldı ve ilk kez CHP’nin (de) seçim kazanabilecek bir parti olduğu çıktı ortaya.
Kimsenin şüphesi olmasın: Her iki partide de liderliklerin inisiyatifi olmasaydı, seçmen kitlelerindeki yaşadığımız değişmeler olmayacaktı.
Değişme deyince bir kez daha hatırlatalım, köklü bir ideolojik değişiklikten söz etmiyoruz burada, sadece seçim kazanmak için kabul edilmiş (hatta razı olunmuş) bir değişimden söz ediyoruz. Yoksa görüyoruz işte, her iki taban da kritik anlarda bildiğimiz eski reflekslerine dönüveriyor.
Tabanını ikna etmiş bir CHP, İYİ Parti’yi de ‘HDP ile ittifak yükü’nden kurtarabilir
Bu örneklerle, parti liderliklerinin tabanlarını ikna etmelerinden söz ederken neyi kast ettiğimizi açtıktan sonra asıl meselemize gelebiliriz.
Bugün, CHP ve Millet İttifakı için seçimi kazanmanın ‘olmazsa olmaz’ koşulu Kürt seçmenlerin ve HDP’nin oylarını kazanmak. Matematik ortada. HDP’ye oy veren Kürtler değil Millet İttifakı’na oy vermemek, nötr bile kalsalar seçimi Cumhur İttifakı’nın adayı Erdoğan alıyor.
Şimdi burada ahlaki bir veçhesi de olan iki yaklaşım söz konusu.
Birinci yaklaşım: Kürtler, elleri mahkûm, ne olursa olsun yine oylarını AK Parti’yi zayıflatmaya hizmet edecek tarzda kullanacaklar. O nedenle onları kazanmaya çalışmak için ilave bir enerji harcamaya gerek yok, o enerjiyi şu anda Millet İttifakı’nı oluşturan partilerin dayanışmasını güçlendirmek için harcamak daha makuldür.
Bu anlatılan ahlaki olarak problemli, siyasi olarak da, Kürtlerdeki kızgınlığı hesaba katmadığı için risklidir.
İkinci yaklaşım: Bu yaklaşımda HDP işbirliği yapmaktan utanılacak bir parti olarak değil, asli ortak olarak benimsenir.
Millet İttifakı içinde bu rol ancak CHP tarafından oynanabillir. Evet, İstanbul seçimlerinde bunun mümkün olduğunu gördük, fakat sonrası “oylarımızı aldılar sonra da sırtlarını döndüler” duygusunu öne çıkartan gelişmelerle geldi. Bu noktada CHP yönetiminin olan bitenden ders çıkartıp daha atak bir siyaset izlemesi gerektiğini düşünüyorum.
(Kayyım atamalarında, dokunulmazlıkların kaldırılmasında, Gergerlioğlu hadisesinde çok iyi bir sınav verildiği söylenemez, bunlar hep HDP seçmenini Millet İttifakı’ndan uzaklaştıran şeyler).
CHP tabanı, laiklik hassasiyetini korusa da, seçimin “kahrolsun irtica” ile kazanılamayacağını görüp parti liderliğiyle zımni bir anlaşma yaptı, aynısını HDP ve Kürtler için de yapabilir. Hatta laiklik hassasiyeti milliyetçilik hassasiyetinden daha güçlü bir kitle olarak bunu daha da kolaylıkla yapabilir.
CHP-HDP + İYİ Parti-DEVA-Gelecek ya da genişletilmiş Millet İttifakı
Aynı şeyi İYİ Parti tabanından bekleyemeyeceğimizi biliyoruz. Orası çok fazla esneyemez. İşte bu nedenle İYİ Parti’yi ‘HDP yükü’nden kurtaracak böyle bir formülün, bir yandan da HDP’yi dolaylı olarak Millet İttifakı’na dahil edecek yönüyle gayet işlevsel olacağı kanaatindeyim.
Seçim öncesinde ‘Demokrasi İttifakı’ (CHP-HDP) ve ‘Millet İttifakı’ (İYİ Parti-DEVA-Gelecek) oturur anlaşır: İki ittifak da ayrı adaylarla seçime girer, ilk turda hangi ittifakın adayı öndeyse ikinci turda o aday desteklenir.
Benim ‘üçüncü ittifak’ modelim de bu.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025
29.04.2025
25.04.2025
21.04.2025