Atilla Aytemur
Asya’nın uzak mı uzak uç mahallesinden, bir ergenin nükleer kabadayılığı dünyayı sıkı bir deprem sikletinde ard arda sallasa da, bizim buralarda zihinleri meşgul eden ve “ne olacak bu işin sonu” dedirten mevzu çok başka.
Yine bir referandumla karşı karşıyayız.
Bu defa, siyaseten hayli mühim ve kıyısından köşesinden ilgili hiçbir devletin, toplumun, partinin ve grubun kayıtsız kalamayacağı bir adım, sınırdaşımız, dostumuz ve kardeşimiz Kürtlerden, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nden geliyor.
Mesud Barzani kararlı görünüyor
Her ne kadar işler yeni yeni kızışmaya başlamış olsa da, Mesut Barzani başkanlığındaki Kürt Bölgesel Yönetimi 25 Eylül 2015 tarihindeki bağımsızlık referandumuna gitme kararını ta yazın başında, 7 Haziran 2017’da duyurmuştu.
Zaman su gibi aktı ve Eylül ayına girdik. O tarihe yaklaşık iki hafta kaldı. İçeriden ve dışarıdan yarışırcasına itiraz eden edene. Tonu giderek yükselen bu itirazlara rağmen Barzani seçtiği yolda direnmeye devam ediyor. Herhangi bir erteleme olmaksızın bölge halkının katılımıyla referandumun zamanında yapılacağını döne döne yineliyor.
Hattâ Barzani bağımsızlığın kazanılması sonrasında başkanlıktan çekileceğini de şu son günlerde açıkladı.
Bazı sorular var
Bölgeye nizam vermekle meşgül küresel güçler, yani ABD ve Rusya, hattâ Almanya, referandumun yapılmaması veya en azından şimdilik ertelenmesini istiyor. Ama bunu sağlayabilecekler mi, çok şüpheli görünüyor.
Irak’a sınırdaş olup kendileri de büyük Kürt nüfuslarını barındıran ve bu sorunla yıllardır uğraşan bölgesel güçler, yani İran ve Türkiye, diplomatik uyarı sınırlarını aşıp askeri bir müdahale yoluyla referandumu önlemeye girişebilir mi? Herkes bu tür soruların cevabını arıyor. Kendileri için yaklaşmakta olduğunu düşündükleri “bölünme riski”ni bu yolla “bertaraf” etme girişimlerine, Büyük Devletler bir tepki verir mi, yoksa bir süreliğine seyirci mi kalırlar; bu da akılları meşgul etmeye devam ediyor.
Türkiye serinkanlı
Barzani yönetimiyle epey zamandır iktisadi ve siyasi bakımdan son derece yakın, etkili ve karşılıklı fayda içeren bir ilişkiyi sürdüren Türkiye’nin, diplomatik karşı çıkışının ötesinde, askeri bir adım atmayacağı az çok kestiriliyor.
Hattâ PKK’nın izlediği (ve büyük can kaybına yol açan) silâha dayalı siyasal çizgiyi hesaba kattığında, Türkiye’nin bu gelişmenin Kürt yurttaşları üzerinde yaratacağı sonuçları olumlu gördüğü de ileri sürülüyor.
İran yerinde zor duruyor ama…
Ya İran, öyle mi? Uzun zamandır devrede olan bir Şii kuşağı yaratma stratejisini tam göbeğinden koparma ihtimali son derece yüksek olan bu Kürt hamlesine, İran seyirci kalacak mı?
İran’ın sesinin bu konuda baştan beri Türkiye’den fazla yükselmesinden de, Kürt referandumundan en rahatsız olanın bu ülke olduğunu anlıyoruz.
Ama, başta ABD olmak üzere bölgeyi patronajı altına alan Büyük Güçlerin gözünün içine baka baka İran’ın fiili bir saldırı ve işgale girişmesi de çok kolay görünmüyor. Öte yandan, hiç olmayacak bir şey gibi yaklaşmanın da doğru olmadığı, bölgenin siyasal tarihiyle ve bu ülkelerin meşrebiyle pek uyuşmadığı, birçok kesimin ortak kanaati.
Bu kadar soruna batmışken, Suriye ne yapsın!
Suriye’de bu iki ülke kadar Kürt yok, ama hüsrana dönüşen Arap Baharı, burada yaşanan iç savaşta bir biçimde Kürtleri öne çıkardı. IŞİD terörüne karşı mücadelenin ve iç savaş şartlarının sunduğu fırsatları iyi değerlendirdiler.
Büyük Güçlerden aldıkları politik ve askeri destekle, nüfuslarının çok üzerinde ve tarihen kendileriyle alâkalı olmayan kimi bölgeleri de kapsayan geniş bir alanda hakimiyet oluşturdular. Şimdi oralarda hayli değişik ve demokratik bir yönetim sistemi oluşturduklarını ileri sürüyorlar.
Hal böyleyken, yani kendi Kürtleri kantonal zincire dayalı bir nevi devletleşmenin eşiğine gelmişken, Suriye’nin savaş ve katliam yorgunu Esat rejimi, Irak’ın kuzeyindeki bağımsızlıkçı gelişmeden ilâve bir rahatsızlık duyup, aktif bir karşı çıkış gösterebilir mi? Yaygın kanaat bunun hayli zor olduğu yönünde.
Irak ne yapsa olmuyor
Kadim medeniyetlerin beşiği olan, cetvelle çizilmiş topraklarından büyükçe bir parçanın “kopmak” üzere olduğu Irak’a gelince…
Evet, bir zamanlar sınırları cetvelle çizilmişti. Mandatörler, şeyhler, krallar, darbeler, askeri zorbalar geldi ve geçti. Savaşlar, çatışmalar, kıyımlar, isyanlar, idamlar, daha neler neler… Ama sular bir türlü durulmadı. Sünniler yönetimden gitti, Şiiler geldi, ama yine olmadı.
İran yanlısı merkezî Irak’ın sesi çok çıkıyor, ama Kürtleri çaresiz bırakan bütün gelişmelerin müsebbibi de esasen onlar. Artık toprak bütünlüğü tezlerinin, anayasa ihlâl ediliyor yakınmalarının ikna ediciliği pek kalmadı.
Etnik dar görüşlülük ve mezhepçilikle, buraya kadar
Çünkü ülkenin son 2005 anayasasını Kürtlerle birlikte yaptılar. Ama IŞİD Kürtlerin bölgelerine saldırdığında koşar adım kaçarak onları yalnız bıraktıkları ve silah vermedikleri, herkesin hafızasında çok taze.
IŞİD belasına karşı başları sıkıştığında Kürt peşmergeleri yardıma çağırdılar, ama sıra petrolden ve bütçeden haklarına düşen payı vermeye gelince, yıllarca haklarını ödemeyip onları açlık ve yoksulluğa mahkûm ettiler. Irak’ın etnik ve mezhebi çeşitliliğini dikkate almadan, Arap ve Şii çıkarları üzerinden ülkeyi yönetmekte ısrar ettiler.
Ayrıca, Saddam’ın gidişinden beri fiilen bağımsız devlet gibi çalışan Kürt bölge yönetimini çökertmeye çalıştıkları da kimse için bir sır değil. Bütün bunlara rağmen Kürt bölgesinde çevresine göre dikkat çekici bir huzur ve güven ortamının hüküm sürdüğü, herkesin ortak gözlemi.
Irak yönetiminin ilâve ekonomik ambargo uygulayabilecek imkânı, askeri müdahalede bulunabilecek kendine mahsus gücü ve takati var mı? Çok şüpheli.
Başta Kerkük olmak üzere, petrol ve doğal zenginlikleri bilinen vilayetleri elinden çıkarmak istemediği çok açık. İran’a ve onun bölgedeki milislerine güvenmeden herhangi bir adım atabilir mi? Bunun sözü edilse bile hayata geçirilmesi zor görünüyor.
İran her şeye kadir değil
IŞİD’in tasfiyesi sonrasında yeni ve kanlı bir iç savaşa, Kürt-Arap, Sünni-Şii çatışmasına girişmeyi bölgenin hükümetlerinin göze alması kolay bir şey değil. Irak’ın İran’dan açık destek almadan böyle bir işe girişmesinin ise intihardan farkı yok.
Halen sahada çok sayıda Haşdi Şabi gibi silâhlı İran milisleri bulunsa bile, böyle bir hamlenin kendisine müdahale için zemin yoklayıp fırsat kollayan ABD’nin arayıp da bulamadığı bir durum olduğunu, İran gibi köklü bir devletin görmemesi de mümkün değil.
Sorular çok ama uzatmanın anlamı yok!
İç savaşa girişmeden bir halkın kaderini belirlemek
Eğer yukarıda sorulan ve sorulmayan soruların muhataplarından olağanüstü bir önleyici hamle gelmezse, iki hafta sonra Irak kuzeyinin Kürtleri ile bölgenin azınlığı olan diğer halklar sandık başına gidip kendi iradelerini ortaya koyacaklar.
Hem de silaha başvurmadan, çatışmadan ve kan dökmeden. Barışçı yollardan…
Barzani yönetimine ve referandum yapılmasına muhalif Kürtler ile bağımsız bir Kürt devletini kendileri için riskli bulan farklı etnik, dini ve mezhebi topluluklardan bazıları, olumsuz yönde oy kullanacaklarını ifade ediyor. Az sayıda oldukları da söylenemez. Ama genel kanaat bölgedeki seçmen çoğunluğunun tercihinin bağımsızlığın kabulü yönünde olacağı.
Sorunun hem içinde hem dışında
Bu yazıda asıl paylaşmak istediğim PKK’nın, yöneticilerinin ve yan kuruluşlarının bu bağımsızlık referandumuna nasıl yaklaştığı.
Biliyoruz, PKK Türkiye kökenli bir örgüt olmakla beraber, Kürtlerin bulunduğu ülkelerin hepsinde partisi, muhtelif kuruluşları, kampları, silahlı güçleri bulunan bir yapılanma. Merkezi karargahı Irak’ta, İran sınırına yakın Kandil’de. Ayrıca, Türkiye sınırına yakın çok sayıda askeri kampı bulunuyor.
BM’nin uhdesinde bulanan ama fiilen bu örgüt tarafından yönetilen bir mülteci kampı da söz konusu.
PKK her ne kadar 1978 itibariyle Türkiye’de kurulmuşsa da, baştan beri politik vizyonu Türkiye’yle sınırlı kalmadı. Kürtlerin bulunduğu bütün ülkelere dair iddialı görüşler ileri sürdü, hepsinde silahlı siyasal faaliyeti ve örgütlenmesi söz konusu. Bölgesel bir örgüt durumunda.
PKK “Hayır” derken…
Bu bakımdan, kendisinden hayli farklı bir yol izleyerek Kuzey Irak Kürtlerini bağımsızlığın eşiğine getiren KDP’nin ve lideri Barzani’nin bu referandumuna PKK’nın nasıl yaklaştığını görmek ve anlamak da, meseleyi bir bütün olarak değerlendirmek bakımından yararlı olacak.
İlk açıklama KCK eş başkanı Cemil Bayık’tan geldi. News Channel TV’ye konuşan Bayık “bağımsızlığın bir hak olduğunu ancak toplumsal alanda yaşanan sorunlar yumağı içerisinde referanduma gidilmesinin başarı getirmeyeceğini” ileri sürdü. Referandumu “içerideki ve dışarıdaki sıkışmışlığın sonucu” olarak gören Bayık, bununla birlikte “referandumun demokratik bir hak olduğunu” da kaydetti, buna “kimsenin de karşı çıkmaması gerektiğini” ilave etti (www.nerinaazadi.com.net, 13.06.2017).
Kısa bir süre sonra PKK Yürütme Komitesi üyesi Duran Kalkan’dan yeni bir açıklama geldi. Aynı kanalın (News Channel TV’nin) “Ülkeden” isimli programına katılan Kalkan, “Kürdistan bölgesinde yapılacak bağımsızlık referandumunun propaganda amaçlı olduğunu” öne sürdü. “Kürtlerin devlete ihtiyacı olmadığını” savundu. Söz konusu referandumun aslında “PKK’yi toplumun gözünden düşürmek için yapılmak istendiğini” iddia etti. Hattâ “Kürdistan bölgesinin referanduma ve bağımsızlığa hazır olmadığını” iddia ilave etti. Biraz da tersten Marksist teori dersi (!) verdi. “Devlet bir baskı ve sömürü aracıdır…O nedenle önemli olan devlet olmak değil, önemli olan toplumun kendini örgütlemesi ve yönetmesidir” dedi (www.nerinaazadi.com.net, 20.06.2017)
16 Ağustos 2017’de ise PKK’nın Irak Kürdistan bölgesindeki örgütlenmesi olan Kürdistan Özgür Toplum Hareketi (Tevgera Civaka Azadiya Kurdistan) Kerkük’te yaptığı resmi açıklamada bağımsızlık referandumunda ”hayır” diyeceklerini ve bu yönde kampanya yapacaklarını duyurdu. Açıklamayı eş başkan yardımcısı Tara Hisen yaptı.
Açıklamada ”Güney Kürdistan iktidarı, özellikle de KDP’nin yönetiminde yaşamış olduğu başarısızlık ve yenilgiyi gizlemekle beraber, aile ve parti çıkarlarını korumak için halkın gündemine referandumu koymuştur” iddiası yer aldı.
Buna ilaveten “Mesut Barzani’nin amacı referandum yoluyla kanuni olmayan iktidarını uzatmak istemektedir... Bu karar kanuni olmadığı gibi, bir parti kararıdır. Aynı zamanda referandum konusunda siyasi bir mutabakat oluşmamış, içeride ve dışarıda bunun alt yapısı hazırlanmamıştır... Referandum süreci var olan sorunları çözemeyeceği gibi, var olan tehlike ve krizleri de çoğaltabilecektir... Referandumun milliyetçi ve mezhepçi çatışmalara neden olmaması için bugünden itibaren halkların ve inançların birliği kurumlaştırılmalıdır” şeklinde eleştiri ve görüşler dile getirildi (www.tr.zernews/2017/08/Pkk-kurdistan-bagimsizlik-referandumu-resmi-aciklama.htlm).
Bitirirken, referandumun bölge Kürtlerinin yararına ve barışçı sonuçlar üretmesini diliyorum.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları














































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.11.2023
19.08.2023
6.05.2023
28.04.2023
17.04.2023
29.03.2023
22.03.2023
9.03.2023
15.11.2022
9.09.2022