Atilla YAYLA
Türkiye hükümet sistemi tartışmalarını parlamenter sistem ve başkanlık sistemi üzerinden yürütüyor. Yarı başkanlık pek gündeme gelmiyor. Parlamenter sistemi savunanlar da var başkanlık sistemini savunanlar da. Hepimizin malûmu olan, her iki sistemin de demokrasiye uyduğu ve dolayısıyla her ikisinin de demokratik ve meşru olduğu. O zaman, bunlardan birini savunanların diğerini savunanları demokrat olmamakla, bazen, aşırı durumlarda olduğu gibi, hain olmakla, demokrasiye ve memlekete ihanet etmekle suçlaması hem anlamsız hem de haksız. Hükümet sistemi tartışmalarının, yani sistemleri savunma ve eleştirilerin, karalama, dışlama amaçlı ve spekülasyona dayalı olarak değil ortak iyiye ulaşma amaçlı ve hem bilgiye hem sağduyuya dayalı olarak yapılması bize faydalı olur.
Parlamenter sistemi savunanların belli başlı argümanları şunlar: 1) Türkiye uzun sayılacak bir parlamenter sistem tecrübesine sahip. Bu birikimi bir yana atıp yeni bir sisteme yönelmesi mantıklı değil. 2) Parlamenter sistem partiler arasında uzlaşmayı ve gücü paylaşmayı teşvik eder. Bu yüzden daha demokratiktir. 3) Parlamenter sistemden vazgeçersek kuvvetler ayrılığından iyice uzaklaşmış oluruz. 4) Başkanlık sistemi tek adam diktatörlüğü doğurur.
Türkiye’nin 1876’dan beridir aksayarak da olsa yürüyen bir parlamenter sistem tecrübesine sahip olduğu bir ölçüde doğru. Ne kadar fark edilmekte bilmem ama bu olgunun itirafı aynı zamanda Osmanlı İmparatorluğu’nun tam bir diktatörlük olduğu ve Cumhuriyet ile demokrasiye geçildiği iddialarının da altını oyuyor. Bu ayrı bir tartışma konusu. Bu tecrübe elbette bir birikime yol açmış olmalı. Ancak, bu birikimin sonucu esas itibariyle demokratik siyasal kültürün ve davranışın güçlenmesi olacağına göre parlamenter sistemden vazgeçmek söz konusu birikimi tamamen kaybetmek anlamına gelmez. Bu birikim hükümet sistemi değişikliğiyle hemen ortadan kalkmaz. Kurulacak olursa başkanlık sisteminde de demokrasimize katkıda bulunmaya devam eder.
Parlamenter sistem uzlaşmayı teşvik edebilir ama bu garanti değildir. Mesela siyasetin aşırı parçalı olduğu İtalya’da sonu gelmez koalisyon süreçleri uzlaşma kültürünü yeterince teşvik etmişe benzemiyor. Ayrıca bu ilişki tersinden de okunabilir. Belki de parlamenter sistem, daha doğru deyişle koalisyon hükümetleri tecrübeleri, demokratik müzakere ve uzlaşma kültürünün zaten gelişmiş olduğu yerlerde hayat bulabilir. Diğer taraftan partiler arası siyasal güç paylaşımının faydaları yanında zararları da var. Koalisyon hükümetleri istikrarsız oluyor. Siyasî başarıları herkes sahiplenirken başarısızlıklar ortada bırakılıyor. Koalisyon hükümetlerinin çalışması çeşitli mahfiller tarafından kolayca engellenebiliyor.
Parlamenter sistemi başkanlık sistemi karşısında kuvvetler ayrılığına dayanarak savunmak teoriye de tecrübeye de aykırı. Parlamenter sistem tam bir kuvvetler ayrılığının bulunmadığı veya yumuşak kuvvetler ayrılığının bulunduğu bir sistem olarak bilinir. Parlamenter sitemde başbakan normal şartlarda başkanlık sitemindeki başkandan daha kuvvetlidir. Bunu sebebi hükümetin Meclis çoğunluğuna dayanmak zorunda olması yüzünden iktidarın hem yürütmeyi hem de parlamentoyu, yani kanun yapma gücünü, elinde tutmasıdır.
Başkanlık sistemi her halükârda diktatörlüğe yol açmaz. Kötü, yani kuvvetler ayrılığına gereken önem verilmeden dizayn edilirse ve insan hakları kuvvetli anayasal güvencelere bağlanmazsa böyle kötü sonuçlar verebilir. Diğer taraftan, muhalefet, yani CHP, bunu söyleyerek kendi genel söylemiyle de bir anlamda çelişkiye düşüyor. Erdoğan’ın başkan seçilirse diktatör olacağını söylemek sıklıkla dile getirilen zaten diktatör olduğu iddialarıyla bağdaşmamakta. Muhalefetin bu konuda bir karar vermesi gerekir. 1960’larda, 1970’lerde Latin Amerika’da başkanlık sisteminin birçok defa diktatörlükle sonuçlandığı da doğru olmakla beraber, demokrasinin gelişmesi sayesinde Latin Amerika’da durum değişti, bu kıtada başkanlık sisteminin doğal sonucu artık diktatörlük olmuyor.
Diğer taraftan parlamenter sistemin bazı dezavantajlarından da söz edilebilir. En başta geleni yürütmenin istikrarsız oluşudur. İtalya buna iyi bir örnek. O kadar ki sonunda İtalyanlar seçimlerde % 40 oy alacak partinin koltukların daha da çoğunu alarak iktidara gelmesini, bu olmazsa en büyük iki parti arasında bir ikinci tur yapılmasını ve böylece ülkenin tek parti hükümetine kavuşmasını sağlayacak seçim sistemi düzenlemeleri yapma yoluna girmek zorunda kaldılar. Benzer bir sorun Türkiye’de de var. Ülkemizde 1950’den beridir 70’e yakın hükümet kuruldu. Hükümetlerin ortalama ömrü 8 ay, ki bu da AK Parti’nin on yılı aşan tek başına iktidarının yükselttiği ortalama. Bu açık bir siyasal istikrarsızlık demek. Türkiye açısından hükümetlerin kısa ömürlü ve çok partili olması istikrarsızlığa, hükümetlerin başarısızlığına, sorumluluk ve başarıların paylaşılamamasına ilâveten bir sorun daha yaratıyor: Bürokratik vesayet sistemine payanda olma. Nitekim bürokratik vesayet odakları eskiden beridir güçlü tek parti hükümetlerini değil çok parçalı koalisyon hükümetlerini sevdi. Bunun sebebi bu durumda hükümetleri daha kolay atıl bırakabilecek, kontrol edebilecek olmaları. Siyasî tarihimiz bürokratik iktidar odaklarının Adalet Partisi, ANAP ve AK Parti nezdinde özellikle güçlü ve istikrarlı hükümetlerden rahatsız olduğunu gösteriyor.
Görüldüğü üzere parlamenter sistemin her sistem gibi artıları da var eksileri de.
Yazarlar
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları





























































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.04.2021
24.04.2020
12.02.2020
13.11.2019
28.07.2019
28.05.2019
22.05.2019
14.05.2019
12.05.2019
18.04.2019