Ayşe Böhürler
Güncel birçok olayı konuşurken “aksayan yönleri nasıl gideririz” sorusunu sormaktan ziyade konuyu dedikoduya kurban veriyoruz. Kuşkusuz hatalar yanlışlar sadece kendi toplumumuzda olmuyor. Dünyanın her yerinde benzer dertler benzer sorunlar yaşanıyor. Sonuçta her şey insanla başlayıp onunla bitiyor. Bireysel ve toplumsal yönetim, yasaların da dinlerin de bilimsel disiplinlerin konusu olarak da aslında bize çok şey söylüyor. Mesela Kur’ân-ı Kerim Ra’d Suresi 11. âyet meâlen, “Siz kendinizde olanı değiştirmedikçe Allah da sizin durumunuzu değiştirmez” derken bize değişimin değişmeyen yasalarından birisini söylüyor. Toplumsal değişim öncelikle herkesin kendinde yapacağı değişimle başlıyor. Kesin olan değişim öyle gökten zembille düşmeyecek, bizimle olacak.
Yönetim bilimi bugün üniversitelerde farklı disiplinlerin altında okutuluyor. İnsani tecrübeler, ortak aklın ürettiği formüller yönetimde verimliliği artırmanın yöntemleri “hiyerarşiyoloji” denilen bir bilim dalı haline gelmiş durumda. Bu nedenle yönetim sorunlarını çözerken dedikoduya dayalı bilgilere değil yönetim ilkelerinde aksayan noktalara odaklanmanın sonuç alacağına inanıyorum. Hangi kademede olursa olsun “yönetimi verimli hale getirmek” ve “algı yönetimi” bir arada ele alındığında ancak doğru sonuçlara ulaşılabilir. Bunun için de yepyeni keşiflere de ihtiyaç yok, yapılmış birçok bilimsel çalışmaya bakmak bile bize yol gösterebilir.
Hiyerarşinin bilimsel verilerle prensiplerini ortaya koyan isimlerin başında Kanadalı bir eğitimci olan Peter Laurence geliyor. Hiyerarşiyi işletmenin altın kurallarını Peter Prensipleri anlatıyor. Diyor ki: Hiyerarşilerde insanları ya atıyorsunuz ya terfi ettiriyorsunuz. Ne yapıyorsunuz, mevcut pozisyonda yeterli olanı terfi ettiriyorsunuz. Terfi ettirdiğiniz adamın bir sonraki pozisyonda yeterli olup olmadığını ise bilmiyorsunuz. Peter prensipleri burada devreye giriyor. Diyor ki; hiyerarşilerdeki genel eğilim her bir terfi ettirdiğiniz adamın, terfi ettiği noktada yetersiz olmasıdır. Böyle olduğu için de sistem burada donar ve kalır. Böylece hiyerarşi ve durağanlık bir üst aşamaya terfi edemeyecek yetersizlikte kişilerin oluşturduğu basamaklardan oluşur. Bu durum da sistemi tıkar. Bunu aşmanın yolları test edilmiş önerilerden geçiyor. Amaç sistemin verimli hale gelmesini sağlamak için bilimsel yöntemlerin devreye sokulmasının sağlanması. Elbette bu da tek başına yeterli değil! Bunun yanına Ali Saydam’ın deyimiyle “ortak bir ruhi birlik” oluşturulmasını sağlayacak algı yönetimini de eklemek gerekiyor. Türkiye yeni bir yönetim sistemine doğru evrilirken yönetimde verimlilik anlayışının bilimsel açılımlarıyla uygulanması için de büyük fırsatlar doğuyor.
KAMU DİPLOMASİSİ
Avrupa toplumlarına yönelik bir algı yönetimi yapıldığı ortada. Fransa’da yayınlanan bildiri bunun örneklerinden sadece birisi. Hollanda’da bir ders kitabında yer verilen Türkiye aleyhine sözler gibi, çoğu sivil hayattan yüzlerce örnek verebiliriz. Sivil kelimesinin altını çiziyorum. Çünkü bu örneklerin birçoğu sivil hayattan. Bunlara karşı yapılacakların yolu da yine sivil hayattan geçiyor. Kamu diplomasisini bu süreçte çok daha etkin ve güçle, sanattan spora, yemekten kültüre birçok alanda devreye sokulması gerekiyor. Elbette biz ne dersek diyelim Avrupa’nın tarihinden siyasetinden kaynaklanan önyargılar değişmez. Ama etkilenir, en azından etkilenecek kesimlere ulaşılır.
İSTANBUL KÜLTÜR ÇALIŞTAYI
Fikir güzel, inşallah sonuçları da güzel olur. İstanbul’a dair bir çalıştay yapma fikri Kültür Bakanımız Sn. Numan Kurtulmuş’tan gelmiş. Bu fikri uygulayan ise İstanbul İl Kültür Müdürlüğü. 11-12 Mayıs’ta Lütfi Kırdar’da 11 ayrı başlıkta ayrı komisyonlarda “İstanbul” konuşulacak. Amaç 10 bin yıllık bir tarihe sahip İstanbul’un tarihi kültürel kimliğinin korunması, değerlerinin geleceğe taşınması için “ortak aklı” ortaya çıkarmak. Farklı disiplinlerin, akademisyenlerin, sanatçıların, yöneticilerin konuya dahil edildiği “İstanbul-Kültür Çalıştayı”nın sonunda bir rapor hazırlanacak. Burada İstanbul’a dair bir öneriler zinciri ve yol haritası ortaya çıkacak. Bu tespit ve değerlendirmelerin yapıcı ve yenileştirici, zamanın değişim hızını ve ruhunu yakalayan politikalara dönüşeceğine inanıyorum.
HUZURDA DİRİLİŞ
Bu hafta haberdar olup etkilendiğimi projelerden bir diğeri de Eyüp Belediyesi tarafından hayata geçirilen ESTAM projesi oldu. Başlığın açılımıyla söylersek “Eyüp Sultan Tarihi Merkez Yönetimi” Huzurda Diriliş adıyla sunulan kapsamlı alan yönetimini kapsayan restorasyondan ulaşıma yaşayan ve kültürü yaşatan 67 projeden oluşuyor. Kısmen yaşayan; tarihin içinden bugüne kapı açan; bugünü de kapsayan geniş bir alana yayılmış bir açık hava müzesi gibi. Projede tüm bunlara erişim, ulaşımdan başlayarak her şey düşünülmüş. Tarihin restorasyonun yanı sıra yaşaması ve yaşatılmasına örnek teşkil eden bir alan yönetimini içeren bu projenin örnek oluşturmasını dilerim.
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları


































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
30.05.2020
29.06.2019
13.04.2019
30.03.2019
9.02.2019
26.01.2019
19.01.2019
12.01.2019
5.02.2019
29.12.2018