Barış Soydan
Her gecenin bir sabahı, her krizin bir sonu var. Ama sabah güneşli bir güne uyanmakla fırtınalı, kapkara bir göğe uyanmak farklı şeyler... Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) bu hafta krizin hafiflediğini açıkladı. "Kriz hafifledi" demedi elbette ama ikinci "çeyrekte" (Nisan, Mayıs, Haziran) ekonominin ilk çeyreğe göre yüzde 1,2 büyüdüğü yönündeki açıklaması öyle yorumlandı.
TÜİK'in açıkladığı verilerde manipülasyon olduğu yönündeki kuşkular bir yana, yüzde 1,2'lik büyümeye bakarak krizde en kötünün geride kaldığını söylemek mümkün.
Ama en kötünün geride kalmış olması güneşli günlerin geri geldiği anlamına gelmiyor. En kötünün geride kaldığını, şimdi sırada biraz daha az kötünün olduğunu gösteriyor.
Konut fiyatlarının artıp artmayacağından tutun, AKP ve Erdoğan'ın gelecek seçimde ne kadar oy alacağına kadar birçok sorunun yanıtı Türkiye'nin krizden nasıl, hangi hızda çıkacağını bağlı.
Krizden sıçrayarak mı çıkacağız, sürünerek mi? İşte bütün mesele bu.
Türkiye 2001 Krizi'nde dibe vurduktan sonra basket topu gibi sıçramıştı. 2001'de yüzde 6 daraldıktan sonra 2002'de yüzde 6,3, 2003'te yüzde 5,3 ve 2004'te yüzde 9,4 büyümüştük.
Bu sefer böyle olmayacak. Bütün ciddi iktisatçılar ve uluslararası kuruluşlar Türkiye'nin önümüzdeki birkaç yıl boyunca yüzde 1-2, bilemedin 3'den fazla büyüyemeyeceği konusunda hemfikir.
Bu, krizden sürünerek çıkmak demek.
31 Mart seçimlerinde iktidar partisinin aldığı yenilginin temel sebebinin ekonomik kriz olduğu konusunda sanırım herkes hemfikir. Kriz biterse AKP'ye kızan seçmen partisine geri döner mi?
Bu soruyu ekonomi ile seçim sonuçları arasındaki ilişkiyi inceleyen ve bu konuda ekonometrik bir model geliştiren Prof. Ali Akarca'ya sordum.
TÜİK'in ekonomik büyüme oranını açıklamasından bir gün sonra ekonomideki gidişatın Erdoğan ve AKP'nin oylarını nasıl etkileyeceğini konuştuk.
Önce kısa bir hatırlatma: Prof. Akarca'nın ekonometrik modeline göre kişi başına ekonomik büyümedeki 1 puanlık artış, iktidar partisinin oyunu 1 puan artırıyor. Enflasyondaki 1 puanlık artış ise iktidar partisinin oyunu 0,15 düşürüyor.
İktidar partisinin oylarını ekonomi dışında etkileyen faktörler de var. İktidar olmanın avantajı ve "iktidar yıpranması" gibi...
Prof. Akarca'nın hesabına göre son seçimde MHP'nin oyları çıkarıldığında AKP'nin oyu yüzde 35'e inmiş durumda.
Eğer krizde en kötüsü geride kalmadıysa ve ekonomi bir dip daha yapacaksa (Örneğin iktisatçı Ümit Akçay bu görüşte, "Krizde henüz dip görünmedi") AKP'nin oyları muhtemelen yüzde 30'un da altına inecek demektir.
Ama eğer dipten dönüş başladıysa Ali Akarca'nın modeline göre AKP'nin oyları yukarıya doğru biraz kıpırdayacak.
Ne kadar kıpırdayacağı krizden sıçrayarak mı, sürünerek mi çıkacağımıza bağlı. Eğer ciddi iktisatçıların ve uluslararası kurumların tahmin ettiği gibi Türkiye önümüzdeki yıllarda yüzde 1-2'den fazla büyümezse AKP'nin oyları hepi topu 1-2 puan artar. Taş çatlasa yüzde 40'ı geçemez.
Ama bu sefer daha önce olmayan bir faktör var. Veya iki faktör: Babacan ve Davutoğlu.
Krizin etkisi + AKP içi muhalefetin partileşmesi, AKP için 'The End' demek.
İyi ama 2001 Krizi'nde yaşanan şey neden yeniden yaşanmasın? Türkiye krizden neden bir kez daha sıçrayarak çıkmasın?
Geçen yazımda 2001 Krizi'nde evimi satış hikayemi anlatmıştım. Evin fiyatı ben sattıktan birkaç yıl sonra iki-üç katına yükselmişti.
TIKLAYIN - Barış Soydan yazdı: Konut fiyatlarında dibi gördük mü? Yoksa düşüş sürer mi?
Bu, Türkiye ekonomisinin 2001 Krizinden basket topu gibi sıçrayarak çıkması sayesinde mümkün olmuştu. Yüzde 9,4 büyüyen bir ülkede konut fiyatlarının katlanarak artmasından daha doğal ne olabilir?
O dönemde sadece konut fiyatları değil AKP'nin oyları da katlanmış, 2002 seçimlerinde yüzde 34,4'ten 2007'de yüzde 46,5'e çıkmıştı.
Türkiye siyasi tarihinin "örüntüleri" 2001'den çıkışın tekrarlanmasına imkan tanımıyor. Tek parti iktidarlarının hiçbiri, ilk dönemlerinde ulaştıkları ekonomik büyümeyi bir daha tekrarlayamadı. Bunun istisnası yok. (Sebeplerine birazdan geleceğiz.)
DP'nin ilk döneminde kişi başına gelirdeki büyüme oranı yüzde 6,9, ikinci döneminde yüzde 2,2, üçüncü döneminde sadece yüzde 1,3'tü.
Demirel liderliğindeki AP'nin tek başına iktidara geldiği ilk dönemde kişi başına gelir yüzde 4,4 büyümüştü. AP'nin ikinci döneminde büyüme oranı yüzde 1,3'e düştü.
ANAP'ın ilk döneminde kişi başına ortalama gelirdeki büyüme yüzde 4,4, ikinci döneminde yüzde 0,9 idi...
AKP'nin ilk döneminde kişi başına gelirdeki ortalama artış oranı yüzde 5,9 oldu. Ama ikinci dönemde yüzde 1,5'e düştü. Üçüncü ve dördüncü dönemlerde yüzde 2,2 ile sınırlı kaldı. İçinde bulunduğumuz dönemin ortalaması, kuvvetle muhtemel bunun da altında olacak.
Prof. Ali Akarca'nın hesabına göre Türkiye eğer 1950-2015 arasında, tek parti iktidarlarının ilk dönem ortalaması olan yüzde 5,4'le büyümüş olsaydı, kişi başına gelir şimdikinden 5,5 kat fazla olacaktı.
Neden böyle oluyor? Neden büyük umutlarla iktidara gelen partiler her seferinde ekonomiyi ellerine yüzlerine bulaştırıyor?
Prof. Ali Akarca, bu soruya siyaset bilimciler Hall ve Nishikawa'nın çeşitli ülkelerin ekonomilerini inceleyerek geliştirdiği bir tezden yola çıkarak cevap veriyor.
Hall ve Nishikawa'ya göre iktidar partisi içinde farklı güç odaklarının bulunduğu (Onlar bu odaklara "Veto oyuncuları" adını veriyor), istişare mekanizmasının iyi kötü işlediği dönemlerde ekonomi başarılı performans gösteriyor. İstişare zayıfladıkça, yani söz ve karar az sayıdaki odağın veya tek kişinin elinde toplandıkça, ekonomide yanlış yapmaya ve yapılan yanlışlarda ısrar etmeye başlıyorlar.
Şu anda iktidar partisinde ekonomide yapılan yanlışlardan geri dönülmesi için Erdoğan'la didişmeyi göze alabilecek biri var mı?
Kim, faizler düşünce enflasyonun da düşeceği tezinin hiçbir iktisat kitabında yer almadığını, bu tezde ısrarın ekonomiyi uçuruma sürüklediğini Erdoğan'a söyleyebilir?
Kimse.
Tek parti iktidarları hep böyle. Önce çıkış sonra iniş. Hem ekonomide hem siyasette.
Hem de sandıkta.
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları








































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.06.2022
11.05.2022
7.03.2022
17.02.2022
7.02.2022
18.11.2021
15.11.2021
8.11.2021
2.11.2021
25.10.2021