Burhanettin DURAN
Gül'ün "geniş mutabakat" oluşmadığı gerekçesiyle 24 Haziran'da aday olmayacağını açıklamasıyla çatı aday arayışı sona erdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın karşısına çıkmasa da Gül'ün bu niyeti taşıdığını açıkça belirtmesi AK Parti hareketinden ne kadar uzaklaştığını gösterdi.
Böylece AK Parti tabanından parça koparma emeline ulaşamayan muhalefet cenahında ise İP'den sonra CHP, HDP ve Saadet de önümüzdeki birkaç günde kendi adaylarını ilan edecek. Ancak Meclis seçimlerinde ittifak arayışı bitmediği gibi, Kılıçdaroğlu'nun "her kesimikucaklayacak" aday arzusu da dinmedi.
Kılıçdaroğlu, adaylarının "kavgacı" olmaması, "kavgayı kendisinin yapması" hususunda ısrarcı. Anlaşılan, Muharrem İnce tarzında CHP tabanını hareketlendirecek bir ismi değil; İlhan Kesici gibi "her kesime ulaşma" profili olduğunu düşündüğü bir adayı öne sürecek.
Tabanını da parti lideri olarak kendisi hareketlendirecek. Bu yaklaşımını da "bir siyasi partiningenel başkanının, cumhurbaşkanı adayı olmaması" ve "80 milyonun 'Evet bu benim cumhurbaşkanımdır' demesi lazım" argümanları ile meşrulaştırıyor.
Söz konusu argümanları kendisinin cumhurbaşkanı adayı olmamasının ana gerekçesi olarak kullanıyor. Meclis'te ve partisinin başında kalmak için bu mazerete sığındığı ve bu yüzden cumhurbaşkanı adayı olmadığı söylenebilir.
Ancak Kılıçdaroğlu her seçenekte risk altında; aday olsa da olmasa da...
Aday olursa kaybedecek ve Meclis dışında kalarak parti liderliğini yitirecek. Olmazsa, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yeni sisteme göre cumhurbaşkanı seçilmesinin faturası Kılıçdaroğlu'na çıkarılacak.
Peki o halde Kılıçdaroğlu'nun planı ne?
Meclis'te muhalefetin çoğunluğu ele geçirmesi için çabalayan Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı orada kilitleyerek, yeni sistemin çalışmadığını göstermeyi hedefliyor.
Bunun yolunun da "kavgacı" bir aday çıkarmamaktan ve kendisinin Erdoğan'ı karşısına alacak ve görülmemiş sertlikte bir söylem kullanmasından geçtiğini düşünüyor.
"Öfkeli" Erdoğan'a karşı "ekonomi bilen, sakin" bir aday ikilemi oluşturmak istiyor. Böylece, Erdoğan'ın enerjisini Erdoğan'a karşı kullanmış olacak. Ve parlamenter sisteme geri dönüşü bu "sakin" aday ve muhalefetin olası Meclis çoğunluğu ile temin etmeyi arzuluyor. Bu amaçla ittifak planları yapıyor. Ancak Kılıçdaroğlu'nun arzusu, nehri tersine akıtmak kadar zor bir şey...
Türkiye'nin cumhurbaşkanlığı sistemine geçişin adımlarını 2007'den bu yana teker teker attığını görmezden geliyor. İlk adım halkın cumhurbaşkanını seçmesi kararıydı. İkincisi aktif bir cumhurbaşkanının 2014'te seçilmesiydi.
Son adım ise 16 Nisan referandumu ile yeni sistemin kabulüydü.
Ve bunların hepsi güvenilir bir lider sayesinde, Erdoğan'ın hamleleriyle oldu. Gelinen noktada parlamenter sisteme dönmek için aday göstermek siyaseten zayıf pozisyonu kabul etmek demek.
Zira karşıda, daha önce "bilinmeyen" cumhurbaşkanlığı sistemine halkı ikna eden Erdoğan var. Ve bu seçimde yeni sistemi kurmak için oy isteyecek. Yani değişimi kurumsallaştırma ve istikrarı yapısallaştırma iddiasında.
Halbuki muhalefet adayları halkın yürütme erkini doğrudan seçme seçeneğinden vazgeçmesi için oy isteyecek. Artık parlamenter sisteme dönüş süreci bilinmeyene ve kaosa işaret ediyor.
Burada, yine de, AK Parti'nin dikkat etmesi gereken bir husus var.
Cumhurbaşkanlığı sistemine geçiş ve kurumsallaşma süreci Meclis çoğunluğuna ihtiyaç duyuyor.
Sistemin baştan iyi işletilmesi gelecek sıkıntıları da bertaraf edecek. Bu yüzden Erdoğan'ı cumhurbaşkanı seçtirmek yetmez; milletvekili seçimlerinde de büyük gayret gösterilmeli.
Cumhurbaşkanı adayları netleştikten sonra kampanyada asıl mücadele Meclis üzerine olacak vesselam.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları










































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.02.2022
19.05.2021
15.05.2021
30.04.2021
24.04.2021
17.04.2021
6.01.2020
3.01.2020
13.10.2020