Meclis’in açılış töreninde yaşananlar bir erken seçim olmazsa önümüzdeki dört yılda yaşanacakların açık göstergesidir. AKP Genel Başkanlığı ve Cumhurbaşkanlığı sırasında partizanca yönetim gösterdiği, yolsuzlukların üzerine gidilmesini engellediği, tarihte eşi görülmemiş hukuksuzluklara imza attığına inanılan bir cumhurbaşkanına sivil itaatsizlik...

 Cumhurbaşkanı Erdoğan Meclis salonuna girdiği anda milletin yüzde 60’ını temsil eden kesim yerinden kımıldamadı. Bu, “Seni başkan yapmayacağız” sloganının bir başka versiyonu “Sana cumhurbaşkanı muamelesi yapmayacağız” demenin kibarcasıydı açıkçası.

 Erdoğan’ın dili ve icraatları toplumun yüzde 60’lık kesimiyle arasında ciddi bir uçurum yarattı. Bu gerçeği görmeyen, bu gelişmeye neden olanlardan hesap sorma fikrinden vazgeçenlerin sonu parlak olmayacaktır. Yeni seçilmiş vekillerin halktan aldıkları mesaj budur.

 AKP ne kadar çabalarsa çabalasın, ne kadar sahip çıkarsa çıksın, ne kadar kırmızı çizgi ilan ederse etsin, Erdoğan ve Saray’ı önümüzdeki Meclis’te sürekli hedefte olacak, tartışılacak ve sorgulanacaktır.

 DÜŞMÜŞ BİR HÜKÜMET AMA...

 Erdoğan’ın örtülü ödeneğini kaldırmayan veya saraya yapılacak harcamalara olumlu oy kullanan muhalefet vekillerinin veya partilerinin geleceği olmayacaktır.

 Burada en zayıf halkanın CHP olma ihtimali yüksektir. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın uzun siyaset hayatı boyunca etkin bir görevde bulunamamış (kısa süren Enerji, Maliye ve Dışişleri Bakanlığı hariç) Deniz Baykal üzerinden yaptığı hamle, kendisi açısından doğru ve yerindedir.

 AKP’nin düşmüş bir hükümet konumunda olmasına rağmen bürokraside atamalara devam etmesi, Paralel ilan ettiği insanlara operasyonlara devam etmesi, olası bir AKP-CHP koalisyonunda herşeyin eski hamam, eski tas devam edeceğine olan inancının bir göstergesidir.

 Bu koalisyonun temel varlık nedeni, ekonomiyi toparlamak ve Kürt sorununun çözümünde önemli adımlar atmak olacaktır. Ancak geçmişle hesaplaşma konusunda heveslenenlerin fazla umutlu olmaması gerektiği ortadadır.

 GEÇMİŞE SÜNGER ÇEKMEK...

 Yolsuzluklar konusu dört bakanın Yüce Divan’a sevki üzerinden bir süre soğutulur ama konunun tamamen kapatılması, HDP’nin de destek vereceği bir genel af üzerinden gerçekleşecektir.

 Abdullah Öcalan’a da özgürlük yolunu açacak bir genel af, yolsuzluklar kadar, AKP’nin son döneminde tartışmaya açılmış tüm icraatlarını sıfırlayacaktır. Geçmişe sünger çekip yeni bir anayasayla geleceğe bakma dönemi böyle başlatılabilecektir.

 Çok fazla karamsar olmamak lazım çünkü bu ülkede haksızlık, yolsuzluk ve hukuksuzlukların hesabı hiç bir zaman sorulmamıştır, bundan sonra da sorulmaz. Yolsuzluk yapmaya niyetli siyasetçinin en büyük güvencesi budur.

 Partiler arasında yapılacak böyle bir işbirliğinin tek yararı yeniden hukuk devletine dönüş, yeni bir anayasa ve toplumsal barış olabilir.