Erol KATIRCIOĞLU
Kestirmeden gidelim. Bu ülkede demokratikleşme mücadelesi yalnızca Kürtlerin sırtına yüklenecek bir yük değil. Daha doğrusu böyle olmamalı. Buradan “Başka kimler olabilir?” diye sorup “Yine döndünüz dolaştınız CHP’ye geldiniz” diyerek alayla karışık serzenişte bulunabilecek olanlara hemen söylemeliyim ki benim derdim ve burada kuracağım cümleler, CHP’nin bir kurum olarak varlığıyla hiç ilgili değil. Ama tabii ki bu partiye oy verenler ya da oy vermek zorunda kalanlarla ilgili. Çünkü onların da benim gibi demokrasi dertleri olduğunu düşünüyorum. Buradan da, İslamcı cenahtan ya da milliyetçi cenahtan tümüyle umudumuzu kestiğimiz sonucu da çıkarılmamalı kuşkusuz. Ama açık olan bir şey varsa demokrasi onların gündemlerinin birinci maddesi gibi görünmüyor. (Tabii bu cümle de sorunlu biliyorum çünkü bu çevrelerde olup da demokrasiyi talep edenler de var. Ama dedim ya mesele biraz öncelikler meselesi).
Bu ülkede ilk kez Kürtler (Kürtler diyorum ama aslında kastettiğim yalnızca Kürtler de değil, Kürtlerle birlikte davranan çeşitli mağdur kesimleri de içererek söylüyorum) “demokrasi mücadelesini” kendi kimliklerini de aşan bir “Türkiyelileşmek” perspektifi içinde Türkiye’nin gündemine getirmeye çalıştılar. Başarılı da oldular. Bu amaçla kurulmuş bulunan HDP, 7 Haziran seçimlerinde yüzde 13 gibi bir oy alarak ve de AKP iktidarını devirerek büyük bir başarı elde etti. Bu başarıdan ürken ve böyle bir “demokratikleşme” siyasetinin giderek gücünü artırabileceğini ve sonuçta başlarına bela olabileceğini gören güçler, masaları tekmeledikten sonra milliyetçi bir İslamcılığa doğru evrilmekte beis görmediler. Geldiğimiz nokta ise açık. Yine “kandan”, “kadından” konuşan, vaaz veren, zaman zaman milliyetçiliği de aşan ırkçı bir iktidar...
Kürtlerin açtığı bu yol, gündemi demokrasi olan kendilerine “laik” “batılı”, “modern” ya da bazen “sosyal demokrat” diyen insanları da gerektiriyor. Çünkü bu kesimin anlayışları ülkeyi doksan yıldır yönetiyor gibi olsa da aslında bu kesim ülkede bir azınlık durumunda ve kaderi de diğer azınlıklarla birlikte olmaktan, onlarla birlikte davranmaktan geçiyor. Benim derdim bu ve tartışmaya çalıştığım da bu. Başka kelimelerle ifade edersem, bugün kendilerini “laik” “batılı”, “modern” ya da bazen “sosyal demokrat” olarak niteleyen, bugüne dek CHP’ye oy vermiş ya da oy vermek durumunda kalmış insanların artık kendi siyaset yolları üzerinde yeniden düşünmeleri gerektiğini söylemeye çalışıyorum. Üstelik örgütlenme konuları gibi beni aşan konularla ilgili olarak da bunları söylemiyorum. Benim söylediklerim yalnızca bu insanların nasıl bir Türkiye hayali kurduklarını, nasıl bir demokrasi ve nasıl bir kamu alanı arzu ettiklerini yeniden düşünmeleri gerektiği, o kadar. Örneğin kendi kimlikleri dışındaki kimliklerle nasıl bir ilişki içinde olmayı düşünüyorlar? Kürtlerle, Alevilerle, Müslüman Sünni kesimlerle nasıl ortak bir kamu alanında yaşamak istiyorlar? Çevredeki komşu ülkelerle ilişkilerin nasıl bir çerçevede sürmesini istiyorlar? Ekonomide devlet olmalı mı? Ya da ne kadar olmalı? Mustafa Kemal Atatürk’e olan sevginin devletleşmiş (ya da mitleştirilmiş) bu haliyle devam etmesinden mi yanalar yoksa bu sevginin daha insancıllaştırılmasından ve daha objektif olmasından mı yanalar? AB’den mi yanalar, yoksa her iki taraf bakımından da ayak sürümekten başka bir anlam taşımayan bu ilişkinin böyle devam etmesinden mi yanalar?
Tabii ki bu soruları daha da artırabilirim. Dedim ya Kürtlerin dışında olan ve “demokrasi” konusunda derdi olduğunu düşündüğüm, “laik” “batılı”, “modern” kesimlerin şimdiye dek, oy verdikleri siyasi parti tarafından dahi kendilerine sorulmayan bu soruları sormaları, cevaplar üretmeleri ve siyaset yapmaya başlamaları gerekiyor. Çünkü bu mesele önümüzdeki ve muhtemelen daha karanlık olacak günlerde fikri ve vicdani benzeşen insanların daha başarılı olabilmeleri için bir gereklilik.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.05.2025
21.05.2025
13.05.2025
1.04.2025
6.03.2025
20.02.2025
12.02.2025
5.02.2025
29.01.2025
16.01.2025