Fehim TAŞTEKİN
'Arap Baharı’ diye etiketlenen süreç, Türk dış politikasının mayasını bozduğu gibi istihbarat devleti olmanın yolunu da açtı. Belki Arap Baharı’nın Türkiye’ye en mühim mirası budur. ‘Tek adamlık’ rejimler gölge adamların çantasında biriken sırlarla yürüyor.
Sıra dışı hevesleri diplomasi kaldırmaz. Diplomasi kayıttır, kuraldır, teamüldür. Kalıplara uymayan, çuvala sığmayan, çizgileri aşan gündemleri kovalayacak kanal istihbarattır. MİT Başkanı son yıllarda kritik bütün dış temaslarda arzı endam ediyor. Kamuoyuna kapalı ziyaretler çok daha fazladır.
‘Arap Baharı’ diye etiketlenen süreç, Türk dış politikasının mayasını bozduğu gibi istihbarat devleti olmanın yolunu da açtı. Belki Arap Baharı’nın Türkiye’ye en mühim mirası budur. ‘Tek adamlık’ rejimler gölge adamların çantasında biriken sırlarla yürüyor.
Devletlerarası ilişkilerde diplomasinin yerini gizli servis almaya başlamışsa sıra dışı, norm dışı, kanun dışı iş oranı artıyor demektir. Elbette diplomasi alanında işlerinin bir kısmını istihbarat şeflerine havale etmeyen tek bir devlet çıkmaz. Ama Dışişleri’nin işini artan oranda istihbarata havale etmek başka bir dönüşümle izah edilebilir.
***
Suriye’deki isyan dalgasının başında “Ne nedir, kim kimdir” bulmacasının başına oturanlar evvela “Suriye bir istihbarat devletidir” tanısıyla karşılaşırdı. Vekâlet savaşıyla rejim değiştirme oyunu, tabiatı gereği Türk istihbaratının rolünü de büyüttü ve çeşitlendirdi. CIA ve MI6 binlerce kilometre öteden gelip oyun oynar da Teşkilat-ı Mahsusa’nın halefi kendi bölgesinde oynamaz mı? Ayrıca Türkiye, Kudüs Gücü’yle asimetrik savaş yürüten İran’dan geri kalacak değil ya! Milis gücü oluşturmak, militan devşirmek, silah sevk etmek, eğitip donatmak, kumpas kurmak, suikast tertip etmek bu tür işlerin tabiatında var. Fakat bu işler sadece milis güçleriyle oyun oynamakla sınırlı kalmıyor.
Orta Doğu’daki rejimlerin röntgenini çıkardığımızda asıl işlerin istihbarat seviyesinde döndüğünü görürüz. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın geçen hafta “Suriye ile alt düzeyde dış politika yürütülüyor” derken sözünü ettiği seviye… İddialara bakılırsa Suriye Genel İstihbarat İdaresi Başkanı Ali Memluk da geçen ay Antalya’ya teşrif edip Türk meslektaşlarıyla görüştü. Hiç de sürpriz sayılmaz. Hele Şam’daki Büyükelçilik iş bilmezlik eseri kapatıldığından beri normal. Rusların aracılığıyla yürüyen mesajlaşmalar bir kenara bazı işadamları ve emekli askerlerin de Şam-Ankara arasında kanal olduğu söylenegeldi. Ama kast ettiğim ‘istihbarat devleti’ olma emaresi, bu özel döneme mahsus ilişki kanallarının ötesinde bir durum.
***
Türkiye’nin girdiği yolun nereye çıktığını görmek için Orta Doğu’daki örneklerine yakından bakmak fikir verebilir. Mesela Mısır İstihbarat Şefi, İsrail gibi belalı bir devletle ilişkilerin görüldüğü dümende oturur. Filistinli örgütleri hizaya sokmak da onun işidir. Arap Baharı’nın emekli ettiği eski şef Ömer Süleyman bu alanlarda efsaneydi. Araplarla kritik temaslarda adı hep öne çıkardı. Yakın tarihe kadar diplomasi ve istihbarat kelimeleri yan yana geldiğinde zihinlerde canlanan isim eski Suudi İstihbarat Şefi, Ulusal Güvenlik Sekreteri ve Washington Büyükelçisi Prens Bender bin Sultan idi. Ali Memluk da az değildir. Son zamanlarda Memluk, Şam’la yeni başlangıç yapmak isteyen ülkelerin başkentlerinde dolaşır hale geldi. Ama Suriye’nin sorunlu dış ilişkiler ağı nedeniyle Memluk’un manevra alanı, Bender bin Sultan’ınkiyle kıyaslanamayacak kadar dardır. Emekli edilen Bender bin Sultan ne hikmetse geçenlerde Independent Arabia’ya anı penceresini açıverdi. Bu sır küpündeki azcık şeffaflık pek şüphe çekici ama bir Suud istihbarat şefinin eli nerelere kadar uzanır sorusunu aydınlatan bilgiler faydalı olabilir. Tabii olayın diğer tarafları konuşmadığı sürece anlattıklarının ne kadarı doğru bilemeyiz.
Prens Bender’i İran-Irak savaşı sırasında dönemin İran Dışişleri Bakanı Ali Ekber Velayeti ve Irak Dışişleri Bakanı Tarık Aziz ile birlikte New York’ta gizli görüşmeler yaparken görüyoruz. Yine 2007’de Lübnan’da Hizbullah ve Suud destekli blok arasında çatışma çıktığında Tahran’da pazarlık yaparken… Tahran’dan hemen sonra ABD Başkanı George W. Bush ile aynı masada…
Suud-İran bölgede köşe kapmaca oynarken dini lider Ali Hamaney’le görüşen, Ali Ekber Velayeti ve Ali Laricani gibi rejimin köşe taşlarıyla hep temasta kalan Prens Bender.
Prens Bender’in mesaisinin önemli bir bölümünü Suriye alıyor. Prens Bender’in Hafız el Esad’ın 2000’de ölümünün ardından kritik bir görevi vardır: Beşşar el Esad’ı Suud çizgisine çekmek. İsrail’le barış girişimleri dahil Şam ile Washington arasındaki kritik mesajlaşmalarda devreye giren ve Hafız el Esad’la her toplantısının en az üç saat sürdüğünü belirten Prens Bender baba Esad’ı oğul Esad’dan farklı anıyor:
“Beşşar’ı bir şey olmadan önce de tanıyordum. Bir şey olduğunu düşünmeye başlamasından sonra da. Hafız ile Beşşar arasındaki fark, yeryüzü ile gökyüzü arasındaki fark kadardır. Baba Esad tam bir adamdı. Şimdiki ise hâlâ bir çocuk. Babası dürüsttü. Çocuğun söylediği yalanlar ise doğru sözlerinden daha fazla.”
Hatta iddiasına göre ölümünden hemen önce Hafız el Esad, Prens Bender’den Beşşar’la konuşup biraz ufkunu açmasını da rica etmiş!
Faruk el Şara, Velid el Muallim, Abdülhalim el Haddam, Mustafa Tlass o vakitler Prens Bender’in Şam’da sıklıkla buluştuğu isimler arasında.
Prens Bender sistemi dönüştürme niyetini koruduğu ilk yıllarında Beşşar el Esad’ın Paris’te Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac ve Londra’da Britanya Başbakanı Tony Blair ile görüşmesine de ön-ayak oluyor. Bu ilişkinin altındaki mantık şu: Arap dünyasının ‘akil kralı’ ekseni kaymasın diye bir çocuğun elinden tutuyor, baba gibi. ‘Çocuk’ ve ‘baba’ kelimelerinin geçtiği bir sürü diyalog!
Beşşar el Esad’ın Rusya’nın Soğuk Savaş döneminden bir müttefik olduğunu hatırlayıp Moskova’ya uçması ancak iktidarının beşinci yılında mümkün olabildi. 2003’teki Irak işgalinden sonra sıranın Suriye’ye geleceğine dair tehditler ve Lübnan’da eski Başbakan Refik el Hariri’nin öldürülmesi sonrası Şam üzerinde artan baskılar Esad’ı Moskova ve Tahran’a itti. Bu yönelim Prens Bender’in siciline başarısızlık olarak giriyor. Beşşar’ın özellikle İran’la ilişkileri geliştirme eğilimi, Lübnan iç siyasetini dizayn etme ısrarı, Hariri’yi istifaya götüren baskılar ve nihayetinde ‘faali muğlak’ bir bombalı saldırıyla öldürülmesi Prens Bender’in Şam’daki verimli toplantılarının da sonunu getiriyor.
***
2011’de Suriye’de gösteriler patlak verince Suudiler için de intikam vaktiydi. Bu dönemde Prens Bender’in Rusya lideri Vladimir Putin’le görüşmelerinden çok çarpıcı bir anekdot medyaya sızdırılmıştı. Prens, Rusya’yı Kafkasya’daki selefi cihatçılarla vurabileceklerini ima ediyordu.
Bender bin Sultan ya da Ali Memluk istihbarat devleti denildiğinde meseleye ayna tutan figürlerdir. Bu tür ülkelerin bagajları, diplomasi ayağı için fazla netamelidir. Türkiye’de cari siyaset, kendi diplomatik birikimini değersizleştirip bu türden perde arkası becerileri gurur vesilesi yapar hale geldi. Fakat dış ilişkilerde kayıtdışı oranı kabardıkça rejimlerin karakteri de değişiyor. Ya da rejim karakterini yitirirken karanlık ilişkiler ağı genişliyor.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
18.06.2025
29.05.2025
10.03.2025
6.03.2025
3.03.2025
27.02.2025
24.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
7.02.2025