Hadi ULUENGİN

Ordu: Geç ve güç ama normalleşme
23.10.2013
2160

 ORDU da normalleşiyor!

Nitekim Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel’in önceki gün yapmış olduğu açıklama bunun en üst düzeydeki teyididir!

Zaten de aksi beklenemezdi

***

AKSİ beklenemezdi, zira bizzat Türkiye’nin normalleşebilmesi ancak ve ancak, çok uzun müddetanormal niteliğini korumuş bir TSK’nın da normalleşmesiyle gerçekleşebilirdi.

Ordu sıradanlaşmadığı takdirde ülke de sıradanlaşamazdı.

Buradaki normalleşmek ve sıradanlaşmak fiillerini çağımızda evrensel addedilen sivil demokrasi değerleriyle bütünleşmek anlamında kullanıyorum ki, işte şimdi oradayız!

***

ORADAYIZ ve nitekim yukarıdaki açıklamanın ilk göstergesi şudur:

Genelkurmay Başkanı kendisinin kamu görevlisi sıfatını bilhassa vurguladı.

Bu, bir legalizm beyanıdır.

Demokrasilerdeki kanuniyetçilik ilkesinin benimsendiğine dair bir taahhütnamedir.

Başka bir deyişle, o kamu görevlisi sıfatı hiçe sayarak zırt pırt siyasi hayata, yani aslında kamuya müdahil olan cihet-i askerî devri kapanmaktadır ki, normal de işte budur!

***

ÖTE yandan Orgeneral Necdet Özel genel olarak ulusalcıların, özel olarak da Ergenekon veBalyoz davası sanık ve yakınlarının “bize niye sahip çıkmıyorsunuz” yönündeki provokatif çağrılarına hukuk devleti prensiplerini hatırlatarak cevap verdi.

Yani her ordu gibi TSK’da da haydi haydi hüküm süren lonca ruhunun demokratik rejimlerde bir yere kadar gidebileceğini ve o hukuk ilkelerinin çiğnenemeyeceğini çağrıştırdı.

Artı, aynı ulusalcıların farklı askerî branşları kışkırtmak amacıyla dil pelesengi ettiği diğer provokasyon söylemlerinden duyduğu rahatsızlığı dile getirdi.

Özetlersek, Genelkurmay Başkanı’nın önceki günkü açıklaması bir yandan anormal kalmak direncini sürdüren ordu kurumunun da artık büyük ölçüde normalleştiğini ortaya koydu; diğer yandan ise hâlâ militarist ve Bonapartist eğilimlere bel bağlayarak “süngüyü ha taktı, ha takacak” hezeyanlarıyla avunan kesimin son hayallerine kibrit suyu ekti.

Fakat heyhat, bütün bunlar geç ve güç oldu!

***

EVET, geç ve güç oldu, çünkü TSK’nın kendini sorgulama süreci virajını haniyse çeyrek asır önce; yani onun Türkiye’deki ayrıcalığına imkân tanımış olan uluslararası konjonktürün radikal biçimde değiştiği 1989 Devrimi’yle dönmesi gerekiyordu.

Ne vakit ki Duvar yıkıldı, komünizm çöktü, dolayısıyla Soğuk Savaş son buldu, başta ordunun konumu, ülkemizdeki eski paradigmanın da devam edemeyeceği gün gibi aşikârdı.

Ve Halep oradaysa arşiv buradadır, bu satırların yazarı da dâhil daha o andan itibaren yukarıdaki inatçı gerçeği tekrarlaya tekrarlaya dilimizde tüy ve bilgisayarımızda hafıza bitti.

***

HÂLBUKİ stratejik önemimiz azalıyor diye paniğe kapılan eski statükonun sivil ve askerî zaptiyeleri ne yapsak da mevcudu sürdürebilsek türünden boş hesaplarla avundular.

Öngörüde bulunanları da “vatan ve ordu düşmanı” (!) diye karalamaya yeltendiler.

Oysa insanın benliğinde var olan vatan kavramı ne onların üzerine zimmetliydi, ne de bizler o vatanın daha uzun süre orduya ihtiyaç duyacağını bilemeyecek kadar saf ve böndük.

Peki de, işte Türkiye ve ordu eninde sonunda normalleştiğine göre, zaten boşu boşuna heba edilmiş olan aynı çeyrek asrın ideolojik sorumluları hâlâ niye ve niçin direniyorlar?

Eh, çünkü geç ve güç anlamaktan bile aciz olanlar ruhen anormal addediliyorlar!


[email protected]

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar