KARL Marx cumhuriyetçiymiş...

Lâf söyledi balkabağı, onu dinledi asma yaprağı diye işte buna denir!

Ama Kalpazan Komünist Partisi’nden bir ağababa 29 Ekim öncesi böyle buyurmuş.

Eh, övgüsüne mazhar olduğu neo-Nazi Karanlıkçılar gibi dışı kızıl içi hâkî bu avene şimdiye kadar utana sıkıla sürdürdüğü ulusalcılığı artık açık açık sahipleniyor.

Kendisi de cumhuriyet ayini düzenledi ya, minareye bir kılıf uydurmak gerekiyor.

Dolayısıyla da gelsin Das Kapital yazarı!

***

ÖNCE, 1. Enternasyonal kurucusunun Amerikan İç Savaşı sırasında Cumhuriyetçi Parti lideriAbraham Lincoln’e Londra’dan gönderdiği bir tebrik mektubunu cımbızla seç...

Sonra da köleci Güney’in rakip Demokrat Parti’yi desteklediğini vurgulayarak “bakın, Marxdemokrat değil cumhuriyetçiydi” diye militanlarına ulusalcılığı biraz daha şırıngala...

Aman ağam, aman paşam, aman yoldaşım!

Bari bir de “Marx Atatürkçüydü” diye ağzındaki baklayı tam çıkart da sen sağ ben selâmet şu 29 Ekim mitingini “Şahikalar yaratan bir ırkın ahfadıyız” güftesiyle başlat!

***

FAKAT doğru, monarşist olacak hâli yok, Karl Marx tabii ki cumhuriyetçiydi.

Artı, demokrat falan da değildi!

Bunları söylemek malumu ilâm etmektir. Boş gevezelik der geçip gidersiniz.

Ancaak, eğer bir fener alayı eksiğiyle düzenlediğin cumhuriyet ayini öncesinde böyle bir kelam buyurursan lâfı nereye getirmek istediğin, yani o sahte komünizmini Kemalizmin kuyruğuna takmak için bin bir dereden su getirdiğin öyle bir sırıtır ki, Stalin bile gizleyemez!

İmdii...

***

İMDİSİ şu ki, gerçi sonradan Engels’le yazışırken pirelendiğini ifade etmişti ama aynı Marx,Lincoln’ün katli ertesinde başkan olan ve bilumum yurttaş haklarını çiğneyerek köleci Güney’le uzlaşmak siyaseti güden Andrew Johnson’a da destek mektubu göndermişti.

Şimdi ben de buradaki açığa yüklenip Karl Marx’ın esaretçiliğe cevaz ve taviz verdiğini söylesem böylesine ilkel bir mugalâta kepazeliğin daniskası olmaz mı?

Kaldı ki, ayrıntısına girecek yerim yok ama ABD’deki siyasi ayrışma tarihsel olarak bizim yoldaşın basitleştirdiği gibi öyle cumhuriyetçi- demokrat ekseninde gerçekleşmemiştir.

Aksine, sonradan ikiye ayrılan kurumun adı bizzat Cumhuriyetçi Demokrat Parti’dir!

Ve aslına bakarsanız da bütün bunlar hiçbir şey ifade etmemektedir.

Çünkü ne Marx’ın bir buçuk asır önce Lincoln’e tebrik yollamış olması “komünist” (!) yafta taşıyan bir partinin 29 Ekim’i ulusalcı ayine dönüştürmesini meşrulaştırır; ne de tersi bir argüman demokratlığın cumhuriyetçiliğe evla olduğuna dair bir tezi doğrular!

***

TEKRAR dünkü yazıma, yani sözkonusu ulusalcılığın bir hezimet ve intikam ideolojisi olduğu gerçeğine dönüyorum.

İşte Kalpazan Komünisti, neo-Nazi Maocusu, ultra-faşist Doktorcusu falan...

Eğer bu Stalin çömezleri aslında Mustafa Kemal’e bile ait olmayan bir Kemalizm’den medet umarak işi artık cumhuriyet ayini düzenlemeye vardırıyorlarsa bunun tek nedeni var:

1989 Devrimi Duvar’ı yıktığında hem kendi habis mevcudiyetlerini, hem de totaliter ruhiyatlarını artık sınıf ideolojisi temelinde sürdüremeyeceklerini anladılar. Gerçek dank etti.

Dolayısıyla da son çare olarak o mevcudiyeti ve o ruhiyatı, heyhat kitleleri çok daha fazlasıyla cezbeden milliyetçilik, ırkçılık ve şovenizm ekseninde korumaya çalışıyorlar.

Ve bugün Marx’ı cumhuriyetçi yapıyorlar, eminim yarın Atatürkçü dahi yaparlar...

[email protected]