Hadi ULUENGİN

Gerilim stratejisi
9.02.2015
2084

 BAŞLIKTAKİ deyim siyasetbilim terminolojisine yaklaşık kırk sene önce girdi.

İfade, sol ve sağ terörizmin İtalya’ya “barut yılları” yaşattığı döneme uzanır.

Bununla, Roma’da otoriter, hattâ totaliter bir yönetime zemin yaratabilmek için kâh gizli servislerin, kâh da belirli odakların her iki tarafı da manipüle ettiği kastediliyordu.

Yani Çizme Yarımadası’ndaki tansiyon tedhiş aracılığıyla kasten had safhaya tırmandırılmaktadır ki, kamuoyu böyle bir yönetimden başka çare kalmadığı fikrini onaylasın.

Fakat, haydi haydi komplo teorisi kokan bu hipotez daha sonraki adli, idari ve parlamenter soruşturma komisyonlarına rağmen hiçbir zaman ispatlanamadı.

Ama yine “gerilim stratejisi” yetmişli yıllardan itibaren lügate mal oldu. İmdii…

***

İMDİSİ şu ki, ister sözlük tanımı henüz yarım asra bile varmamış, ister Roma’daki iddia fantazmagorik bir hezeyan olarak kalmış olsun, öz itibariyle hiçbir şey değişmiyor!

Çünkü başka adlar altında da olsa “gerilim stratejisi” her zaman ve her yerde zaten ezelden beri uygulandı. Dün de uygulanıyordu, bugün de uygulanıyor…

Belli bir hedefe ulaşmak amacıyla tansiyonu tırmandırmak ve bunun için de şiddet eksenli yöntemlere başvurmak en marjinal gruplardan en devasa devletlere ve en kıtıpiyos şeflerden en ünlü liderlere, tarihteki sayısız aktör tarafından yine sayısız defa pratiğe geçirildi.

Emsalleri saymakla bitmez. Modern zamanlardan iki kısa örnekle yetineyim.

***

HİTLER geleneksel muhafazakâr partileri kendi iktidarına razı edebilmek için hem SA ve SS milisleriyle Almanya’da terör estirdi, hem de komünistleri bilhassa şiddete tahrik ederek sözkonusu partilerin kızıl organizmadan duyduğu endişeyi dehşete dönüştürdü.

Öte yandan, gerek Rus Narodyana Volya örgütü, gerekse 19. yüzyıl sonu 20. yüzyıl başı Avrupa anarşistleri düzenledikleri tedhiş eylemlerini daima kendi hedeflerine ulaşmanın “gerilim stratejisi” eksenine oturttular. Teorik çerçeveyi bu zeminde açıkladılar.

***

FAKAT yukarıdaki örneklerden veya daha başkalarından yola çıkarak zıt tarafların danışıklı- dövüş içinde olduğunu söylemek yine komplo teorisi kategorisine girer!

Ne Alman komünistleri Hitler’le dirsek temasındaydı, ne de Narodyana Volya üyeleri Çarlık polisinin hizmetkârı durumundaydılar.

Lâkin nesnel olarak ve belirli bir süre için ortak rotada buluştukları doğrudur!

Nitekim, zaten Weimar Cumhuriyeti’nden nefret eden o Alman komünistler hem sosyal demokratlarla ittifakı reddederek, hem de Nazilerin tırmandırma provokasyonuna gelerek aynı Nazilerin aynı Cumhuriyet’i katletmesine çanak tuttular.

Sübjektif açıdan hasımdılar ama o anki ortak hedef o cumhuriyet olduğu içindir ki objektif olarak “gerilim stratejisi”nde birleştiler.

Hâki gömleklilerin hesabı tuttu ve kazandılar. Kızıl bayraklılar ise mahvoldular.

Öte yandan, Narodnik terör otokrasinin daha da çok zaptileşmesi ve genel liberal evrime daha çok set çekmesi için Çarlık rejimine altın tepsi içinde fırsat sundular

Birincinin “gerilim stratejisi”ni ikincinin “gerilim stratejisi”ne yenik düştü.

***

ŞÜPHE yok, işte şu an Türkiye’de de böyle bir “gerilim stratejisi” yaşıyoruz.

Zahiren hasım gözüken ama kumar restini yeşil çuhalı bile değil kan kırmızılı ve ortak blöflü bir masada çeken her iki tarafın da kimler olduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz.

Fakat tabii ki galibi öngöremiyoruz ve zaten öngörmek de nasip olmasın!

Tek temennimiz masaya vurulacak bir tekmeyle bu pespaye oyunun dağıtılması ve bu iki pervasız kumarbazın başımızdan ve kaderimizden def edilmesidir…

[email protected]

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar