Hasan Bülent KAHRAMAN
Biliyorum çok eskidi, sonradan yayınlanan birçok akademik makale, kitap ve tezle çok eleştirildi ama gene de Morris Janowitz'in bazı önermeleri ve bilhassa ürettiği bazı kavramlar içinde yaşadığımız sivil- asker ilişkilerini anlamakta çok yararlı olabilir.
Janowitz, 1960'ta yayınladığı, sivil-asker sosyolojisi/siyaseti konusundaki ilk kitabı,Professional Soldier: A Professional and Political Portrait (Profesyonel Asker. Profesyonel ve Siyasal Bir Portre) başlıklı kitabında Amerikan ordusunu esas alarak sivil-asker ilişkilerinin nasıl geliştiğini irdeliyordu. 800'e yakın general ve 600 civarında askeri bürokratla mülakatlar yapmış ve bazı sonuçlara varmıştı.
Birincisi, askerlik sistematiği mutlakiyetçi ve pragmatik olmak üzere iki yapı/ metot içinde gelişiyordu. Mutlakiyetçilik, zafere ve askeri başarıya odaklanmış,mutlak disiplin anlayışı içinde hareket eden, bu maksatla orduyu "dışarıya", sivil hayata kapatan yaklaşımdı. Diğeri ise askeri başarının aynı zamanda sivilleşmeyebağlı olduğunu, bunun da öncelikle teknokratlarla bütünleşmekten, orduyusivil hayata açmaktan geçtiğini kabul eden modeldi.
Gene yaptığı incelemeyle Janowitz, 2. Dünya Savaşı sonrasında orduların geniş ölçüde siyasallaştığını belirtiyordu. Siyasallaşma korkulacak bir şey değildi. Sivilleşmeyi yani disipliner/ mutlakiyetçi modelin dışına çıkmayı getirdiği gibi, bu anlayış ve yaklaşım, ordunun, toplumsal çeşitliliği yansıtmasına imkân veriyordu.
Janowitz'in en önemli saptamasıysa bana göre şuydu.
Sivil-ordu ilişkisi ikili bir model üstüne bina edilmişti. Ya ordunun sivilleşmesiydisöz konusu olan ya da sivil toplumun askerleşmesi/ militarizasyonu.Amerikan ordusu, bulgulara göre, daha 1960'larda bile, bir yakınlaşma/ yakınsama (convergence) modeli üretmiş, sivil kesimle/ toplumla ordu arasındaki ilişkilerde bir yakınlaşma görülmüştü. Bu militarize bir sivil toplumdan, askerin/ ordunun sivilleşmesine geçişti.
Şimdi bu teorik ve metodik analizi, Janowitz'in çığır açan kitabından 50 yıl sonra Türkiye'ye uygulayalım ve geçen hafta sonu yaşananları bu ışıkta değerlendirelim.
Çekilen sancının, yaşanan sıkıntının altında iki önemli unsurun olmadığını kim söyleyebilir?
Biz hâlâ ordunun profesyonelleşmesiyle uğraşıyoruz, bu bir. Aynı şekilde ordunun siyasallaşmasıdır bugünkü sorun. Yukarıda, "ordunun siyasallaşması" derken ürkmemek gerektiğini belirttim. Nedeni çok açık: eğer siyasallaşmazsa ordu içine dönük, dışına kapalı bir kurum olarak profesyonelleşememekte, aşırı mutlakiyetçi bir yapı içinde kalmakta, mutlak disipline bağlı bir ilişki ağına mahkûm olmaktadır.
Ordunun yenileşmesine engel bir düzen olduğu kadar bu, ordunun siyasete ve sivilleşmeye müdahalesini de doğuran ve o müdahaleleri askerin gözünde meşrulaştıran bir mekanizmadır.
İkincisi, siyasallaştığı, siyasal otoritenin kontrolü altına girdiği, profesyonelleştiği ölçüde ordu sivilleşmekte, böylece sivil toplumun militarizasyonu gerilemektedir.
Türkiye'nin bir an önce sonuna kadar götürmesi gereken koşul budur. Van der Goltz Paşa'nın getirdiği "milleti müsellaha", silahlı/ silahlanmış toplum anlayışının da, Yahya Kemal'in ürettiği ve yakın zamana kadar Türk sağının çok beğendiği, benimsediği "ordu millet" kavramının da artık unutulması, aşılması zorunludur. Böylece o askeri/ militer toplum ortadan kalkacak, tabiri caizse sivil toplum sivilleşecek, demokratik devlete geçilecektir.
Nasıl yorumlanırsa yorumlansın, teori ortadadır. Hiçbir zaman tümüyle ordu dışı bir pozisyonu savunmamış olanJanowitz, onunla aynı zamanda aynı konuda çok etkili bir kitap yayınlamış Huntington bile bu kadarını söyledikten sonra Türkiye'de ordunun kendisini bu yönde gözden geçirmesi şart. Sivillerin, siyasal otoritenin kendini yeniden değerlendirmesi de bir o kadar gerekli.
Mutlakiyetçi bir yapının devamı topluma ve siyasete verdiği zararın dışında ordunun kendisine de derecesiz zarar vermektedir. O nedenle şu yaşananlar, sivil otoritenin orduya hâkim olması, bir yakınsama olarak değerlendirilmelidir. Birsiyasallaşma,bir sivilleşmedir bu ve sevindiricidir.
Kitaplar böyle diyor!
Yazarlar
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.06.2025
13.05.2025
5.05.2025
6.03.2025
26.02.2025
13.02.2025
6.01.2025
18.11.2024
31.10.2024
23.10.2024