Hasan CEMAL
BRÜKSEL
Tayyip Erdoğan’la MİT Müsteşarı Hakan Fidan ‘çözüm süreci’ne aynı gözlükle mi bakıyorlar?
İkisinin de Kürt meselesi hakkındaki ‘nihai oyun’ları aynı mı?Bilemiyorum.
Ama bu ikili arasında, izlenecek yol konusunda görüş ayrılıkları olduğu anlaşılıyor.
Şu söylenebilir:
Fidan İmralı’ya gidip Öcalan’la görüşüyor; Ankara’ya gelip Davutoğlu cephesi ile başbaşa veriyor; sonra gün geliyor, İmralı’da taraflar arası görüşmeler için büyük, diktörtgen bir masa bile yapılıyor; dahası, izleme heyeti kurulması için karar alınıyor.
Ama sonra olan oluyor.
Ankara-İmralı hattında işler bazı bakımlardan tam rayına oturuyor derken, Tayyip Erdoğan patlıyor:
“Nereden çıktı bunlar?.. Kürt sorunu da yok, masa da yok, taraf da yok!”
Erdoğan’ın sık sık tekrarlanan bu gibi hâlleri, anlaşılan o ki, MİT Müsteşarı Fidan’ı bunaltıyor bazen, ‘vücut kimyası’nı bozuyor.
Hatta, Erdoğan’la bu iş böyle nasıl gidecek havasının, yalnız Hakan Fidan’da değil, ‘Davutoğlu cephesi’nde de kendini belli ettiği söylenebilir.
Belki de bu havadır, Hakan Fidan’ın bir ara MİT Müsteşarlığı’ndan istifasına yol açmış olan...
Erdoğan'a göre elindeki en büyük koz Öcalan
Peki ya Öcalan açısından Erdoğan’ın bu hâlleri sürpriz mi?
Ya da önce şöyle sorayım:
Kürt sorunu ve çözümle ilgili nihai oyun konusunda Öcalan’la Erdoğan aynı pencereden bakıyor olabilirler mi?
Hiç sanmıyorum.
İkisinin arasındaki makas farkının öteden beri büyük olduğunu, gittikçe de büyüdüğünü düşünüyorum.
Erdoğan, çözümü sadece PKK’nın silah bırakmasına, (nitekim Erdoğan dünkü Diyarbakır konuşmasında da artık yapılacak tek şeyin 'silahların gömülmesi' olduğunu tekrarladı) bir afla dağdakilerin inmesine endekslemiş durumda.
Bunun dışında Kürt sorununa ilişkin olarak yapılması gerekenlerin yapıldığını, atılabilecek adımların atıldığını düşünüyor.
Ben bunu Erdoğan’ın kendi ağzından 2008 yılı Mayıs ayında dinlemiş, Barışa Emanet Olun isimli kitabımda da yazmıştım.
Şunu da belirtmek lazım.
Erdoğan, elindeki ‘en büyük koz’un Öcalan olduğuna inanıyor.
Yani Öcalan’ın İmralı’dan çıkması...
Erdoğan, son tahlilde bu ‘kart’ı kullanarak Öcalan’ı çözüm süreci konusunda kendi istediği noktaya çekeceği kanısında...
Hâlâ öyle mi bilemiyorum, ama buna bir zamanlar kesin inanıyordu.
Kendi kendisiyle dolu tek adamların kaderi
İşte tam bu noktada şu söylenebilir:
Erdoğan, Öcalan’ı küçümsedi, küçümsüyor.
Kendi kendisiyle dolu ya da eski deyişle meşbu ‘tek adamlar’ın kaderi budur.
1980’lerin başında Suriye diktatörü Hafız Esad da böyle bir havadaydı. Şam’daki Apo’yu kullandığını sanırken, Apo’nun da onu kullanabileceğine ihtimal vermemişti.
1999 sonrası da farklı değildir.
İmralı’daki Öcalan eliyle, Öcalan kullanılarak PKK’nın bölünüp bitirileceği, devletin özellikle asker kanadında genel kabul gören bir görüştü.
Olmadı, tutmadı.
PKK bölünmedi, -2004’deki sarsıntıya rağmen- gücünü koruyabildi.
Öcalan’ı kullanabileceklerini sananlar, kendilerinin de kullanılabileceğini çok fazla hesap etmediler.
1999’dan beri, bunca yıldır İmralı’da hapis olan Öcalan tek başına yaşadığı hücreden, PKK ile Kürtlerin Suriye ve Ortadoğu’da sahne almaları dâhil, dışarıda olanı biteni, yazın bir kenara, Erdoğan’dan çok daha iyi okuyabildi.
Erdoğan'ın hayal kırıklığı
Bu arada, Erdoğan’ın bir hayal kırıklığından söz edilebilir.
Erdoğan, 7 Haziran öncesi Öcalan’dan PKK’ya dönük silah bırakma ve bunun için kongre toplama çağrısı bekledi.
Öcalan bunu yapmadı.
Çünkü, yıllar önce PKK olarak dağa piknik yapmak için çıkmadıklarını biliyordu; ‘çözüm’ün sadece ‘silah bırakmak’tan geçmediğinin elbette farkındaydı; silahı bırakıp siyasete geçilmesinden yanaydı ama bunun için önce Ankara’da bazı adımların atılması gerektiğini de biliyordu.
‘Erdoğan cephesi’nden 7 Haziran öncesi bu adımlar gelmeyince, Öcalan da dağa, PKK’ya Ankara’da beklenen çağrısını yapmadı.
Erdoğan’ın şimdiki sinirli halleri, büyük ihtimalle bu hayal kırıklığından kaynaklanıyor.
Erdoğan’ın kafa yapısı, Öcalan’ın meçhulü değildi
Bir soru daha:
Erdoğan’ın Kürt meselesine dönük bu hâlleri Öcalan açısından bir sürpriz mi?
Pek ihtimal vermiyorum, sürpriz değil.
Öcalan, Erdoğan’la Kürt sorununda nereye kadar gidilebileceğini görmüyor değil.
Oslo sürecini de, İmralı sürecini de başlatırken, Erdoğan’la kendisi arasındaki makas farkını yerli yerine oturtmuştu Öcalan.
Birbirinin devamı sayılabilecek bu iki süreç, Türkiye’de silahların susmasını, parmakların tetikten çekilmesini sağladı.
Ateşkes kamuoyunda, hem Türkler, hem Kürtler arasında geri dönüşü çok zor bir realite olarak benimsenmişti.
Öcalan bu ‘realite’nin elbette farkındaydı. Bununla birlikte bir noktayı gözardı etmedi:
Ankara-İmralı hattının işlemesi, Kürt meselesinin, PKK’nın ve tabii lider olarak kendisinin ‘Türk kamuoyu’nda her geçen gün meşruiyet kazanmasına yol açacaktı; bunun için de Ankara-İmralı hattı kesilmemeliydi; yoksa Erdoğan’ın kafa yapısı Öcalan’ın meçhulü değildi.
'Milliyetçi muhafazakârlık’la süreç yürümez
İyi güzel de...
Öcalan, Tayyip Erdoğan’ın kafa yapısını, Erdoğan’ın yapabileceklerinin sınırını biliyordu da, Erdoğan cephesi Öcalan konusunda hayal mi kuruyordu?
Bunu öne sürmek de güç.
Ama bir nokta çok açık:
‘Erdoğan zihniyeti’yle, Erdoğan’ın genlerinde yer etmiş ‘milliyetçi muhafazakârlık’la çözüm süreci bundan böyle yürümez.
Bunun için gerçekten yeni bir Türkiye şart.
Erdoğan’ın ‘eskiler’den farkı yok çünkü...
7 Haziran sonrası Türkiye’nin Erdoğan’sız bir çözüm sürecine hazırlanmasında yarar var.
İyi pazarlar!
Yazarlar
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Karamsarlık yaymak’ 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYargıda yine mi temizlik başlamış? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
28.11.2024
12.11.2024
24.10.2024
27.08.2024
20.04.2024
9.04.2024