Hasan CEMAL
Yıl 1933.
Hitler Almanya'da son darbesini vurur ve Nazizm devlete tamamen el koyar, Almanya da özgürlüklere tümüyle veda eder.
Alman üniversitelerinde temizlik başlar. Hitler'e biat etmeyen akademisyenler kendilerini ya sokakta ya hapiste bulur.
Faşist baskının özellikle hedef seçtiği Yahudi akademisyenlerAlmanya'dan kaçar, sürgünde yaşama yolunu tutarlar.
Çünkü yalnız özgürlükleri değil, can güvenlikleri de tehdit altındadır.
Aynı yıl, İngiltere'de bir örgüt kurulur:
Tehdit Altındaki Akademisyenler İçin Konsey. (The Council for At-Risk Academics, Cara)
Cara'nın kuruluş amacı, Hitler'den kurtulmak isteyen Alman Yahudisi akademisyenlere yardımcı olmaktır.
Cara'ya destek için Albert Einstein 1933'de Londra'da, Royal Albert Hall'de yaptığı konuşmada şöyle der:
Özgürlük olmasaydı,
Shakespeare de, Goethe de, Newton da, Faraday de, Pasteur de, Lister de olmazdı.
Sonraki yıllarda, kısa adı Cara olan Tehdit Altındaki Akademisyenler İçin Konsey'in el uzattığı, yardımcı olduğu akademisyenlerden 16'sı Nobel Ödülü kazanacaktır.
Cara bugün de faaliyet gösteriyor.
Ortadoğu'dan, Suriye'den, Afrika'dan, Türkiye'den zorda olan, özgürlüğünden olan akademisyenlere yardım elini uzatmaya devam ediyor.
Financial Times geçen haftaki FTWeekend'de Cara'nın bugünkü faaliyetlerine bir tam sayfa ayırmıştı.
İlgiyle okudum.
Bugün Türkiye'de de gittikçe yoğunlaşan bir beyin göçü yaşanıyor.
Çünkü, üniversitelerde soluk alıp vermek gitgide zorlaşıyor.
Türkiye'de akademik özgürlüklere her geçen gün veda ediliyor.
Demokrasi ve hukukun yok edildiği bir korku ortamı yerleşmiş durumda üniversitelere.
Oysa, üniversite demek özgürlük demek.
Üniversite demek özgürce düşünmek, eleştirmek, sorgulamak demek.
Üniversite demek serbestçe, korkusuzca yazıp çizmek demek.
Türkiye'de artık böyle bir iklim yok.
Üniversite sizlere ömür!
Ne yazık ki öyle.
Bu nedenle birçok değerli akademisyen ya sürgünü seçiyor.
Ya da suskunluğa gömülüyor.
Mücadele yolunu seçenler de var ama... Onlar da ya işlerini kaybediyor, ya mahkeme kapılarında birikiyor ya da hapsi boyluyorlar.
Barış için Akademisyenleri unutmadınız değil mi?
Türkiye üniversitelerinden 1128 akademisyen savaşa karşı çıkmıştı, barışı savunmuştu.
Seslerini yükseltmişlerdi.
Bu ülkenin akademisyen ve araştırmacıları olarak Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının Sur'da, Silvan'da, Nusaybin'de, Cizre'de, Silopi'de ve daha pek çok yerde yaşadığı haftalarca süren sokağa çıkma yasakları yüzünden yaşam hakkı, özgürlük ve güvenlik hakkı, işkence ve kötü muamele yasağı başta olmak üzere anayasal hak ve özgürlüklerinin ihlal edildiğini dile getirmişlerdi.
Barış Akademisyenleri seslerini böyle yükseltince, Saray iktidarıtarafından hainlikle, alçaklıkla, teröristlikle, terör yardakçılığıyla suçlanmışlardı.
Sonra gözaltına alınmışlar.
Tutuklanmışlar.
Mahkemeyi, hapsi boylamışlardı.
Bugün de haklarında peyderpey dava açılmaya devam ediyor.
Barış Akademisyenleri'nden birinin şu sözlerinin altını çiziyorum:
Barış istemenin, çatışma yerine uzlaşmayı, ölüm yerine yaşamı desteklemenin nesi kötü?
Bu insani davranış nasıl suç olabilir?
Ne yapmalıydım?
Kafamı kuma gömüp gerçekleri gözardı mı etseydim?
Tüm bunlar olurken, aymazlık içinde konforlu yaşamımı sürdürmeyi mi yeğleseydim?
1933 Hitler Almanyası’ndan 2018 Erdoğan Türkiyesi’ne bir çizgi çekiyorum.
Hem uzun hem çok kısa bir çizgi bu.
Ve bu çizgide özgürlükleri savunmanın, 'akademiya'nın, demokrasinin yanında saf tutmanın ne kadar çetin bir uğraş olduğunu bir kez daha düşünüyorum.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
28.11.2024
12.11.2024
24.10.2024
27.08.2024
20.04.2024
9.04.2024