Hilâl KAPLAN
Bir gün, bir kafes, kuş aramaya çıkmış.
Franz Kafka
Böyle diyor, Pınar Selek; üç beraat kararının ardından nasıl verildiği belli olmayan müebbet hapis kararına: 'Beni katil yaptılar.'
15 yıl önce, tarihî Mısır Çarşısı'nda gerçekleşen patlama sonucu 7 kişi öldü, 100'ü aşkın kişi yaralandı. Akla ilk gelen, terör saldırısı ihtimaliydi. Soruşturma başlatıldı, keşif yapıldı, deliller toplandı. Bomba uzmanı polis yetkililerinin hazırladığı altı tutanak ve raporda belirtilen ortak nokta, bomba bulgusuna rastlanmadığıydı.
Patlamadan iki gün sonra, sosyolog Pınar Selek gözaltına alındı. Hakkındaki suçlamanın Mısır Çarşısı patlamasıyla ilgisi yoktu. Yöneltilen suçlama 'terör örgütü üyesi olmak'tı. Yedi gün boyunca kimseyle görüştürülmedi. Filistin askısı ve elektrikle işkence edildi. Yoğun işkence gördüğü, sonraki süreçte alınan tıbbi raporlarla ortaya çıkarılmış olsa da, işkence sonucu çıkan kolu için, emniyette düşerek kolunun çıktığı yönünde tutanak düzenlendi. Tutuklanmasından on gün sonra, DGM savcısı 'PKK terör örgütünün üyesi olduğu' suçlamasıyla, Selek hakkında 10 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası verilmesi talebiyle dava açtı. Hâlâ Mısır Çarşısı patlamasından bahseden yoktu.
Selek'e dava açıldıktan üç hafta sonra 21 kişi PKK örgütü üyesi olmak suçlaması ile yakalandı. Yakalanan kişilerden birkaçı, poliste –pek muhtemel olarak özgür iradeleri(!) ile ve hiçbir baskı altında kalmadan(!) verdikleri- ifadelerinde, eylemlerin talimatını, bombaları Pınar Selek'ten aldıklarını beyan etti. Hatta içlerinden Abdülmecit Öztürk adındaki birisi, Mısır çarşısındaki patlamanın da kendi eylemleri olduğunu ve bombayı Pınar'la birlikte planlayıp eylemi birlikte gerçekleştirdiklerini iddia etti. Sonradan ifadesinin işkence altında zorla alındığını itiraf edecekti.
Böylelikle Selek'i kurban edecek kurgu netleşmişti. Buna uygun kılıfı hazırlamak üzere Prof. Sevil Atasoy başkanlığındaki heyete rapor hazırlatıldı. İlginçtir, bu sefer bilirkişi heyeti, önceki tüm polis raporlarıyla çelişecek şekilde, patlamanın bomba kaynaklı olduğuna karar verdi. Ve evet, Sevil Atasoy'u doğru hatırlıyorsunuz. Birinci Ordu'dan 'Şato' diye bahsettikleri, Ümit Sayın'la görüşmeleri Ergenekon dosyasına giren, Ergenekon davasına polis zoruyla getirilen ve ifadesinde üniversitedeki koltuğuna kök salmak için Hurşit Tolon'la görüştüğünü itiraf eden kişi... Selek'in üç kez beraat ettiği ama ısrarla Yargıtay'ın bozduğu, sonunda da mahkemenin başkanına rağmen müeebbet hapse mahkûm edildiği dava boyunca hazırlanan 11 bilirkişi raporundan sadece ikisi patlamanın bomba kaynaklı olduğuna karar getirmişti. Bunlardan birisi Sevil Atasoy başkanlığında hazırlanandı, diğeri de Jandarma Kriminal Dairesi'nce hazırlanandı. Ancak, heyetteki beşinci üye olan ODTÜ öğretim üyesi profesör, bu rapora katılmadığını belirterek, kendisi ayrı bir rapor yazdı. Son olarak da, ODTÜ'den bir başka bilirkişi heyetinin verdiği ve Jandarma Kriminal Laboratuvarı'nda hazırlanan raporun çelişki ve yanlışlıklarını ortaya seren yeni bir rapor dosyaya girdi.
Buna ek olarak, İstanbul Üniversitesi Kimya Fakültesi, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı, Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Dairesi ve Adli Tıp Kurumu Genel Kurulu'nun raporu ise patlamanın bomba menşeili olduğu iddiasını çürütüyordu.
Sonuçta Selek, aynı dava ve bulgular çerçevesinde üç kez beraat etti. Davaya eklenen hiçbir yeni veri ve kanıt olmamasına rağmen, son duruşmada müebbet hapse mahkûm edildi. Üstelik dosyadan Abdulmecit Öztürk'ün adı da çıkarıldığı için, Mısır Çarşısı patlamasından da tek başına sorumlu tutuldu.
Selek'i, 28 Şubat yargısı mağdurlarından biri olarak görüyorum. Mirzabeyoğlu'nu hedef gösterip, işkencelerden geçirip sonunda kanıtsız delilsiz terör örgütü lideri yapan zihniyetle, Selek'i hedef gösterip, işkencelerden geçirip sonunda kanıtsız delilsiz katil yapan zihniyet aynıdır. Ne yazık ki üzücü olan, aynı zihniyetin bazıları tarafından hâlâ sürdürülüyor olmasıdır. 28 Şubat'ın salâsını okuyanların, çok aceleci davrandığını bir kez daha görüyoruz maalesef.
*Dava avukatlarından Akın Atalay'ın 'A'dan Z'ye Pınar Selek Davası' yazısından faydalanılmıştır.
Yazarlar
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları









































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2019
27.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
24.04.2019
16.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
8.02.2019