İhsan DAĞI

İhsan DAĞI
İhsan DAĞI
DİKEN Tüm Yazıları
Bir ülkenin toplu intiharı
19.02.2013
2188

 Suriye’de facia devam ediyor. Yüz binlerce kişi ülkeyi terk etti. Kalanlar sürekli ölüm tehdidi altında. Esed yönetimi kendi şehirlerine SCUD füzeleri atıyor. Ülke harabeye döndü...

Ne kadar sürecek bu?

Esed’in bu yazın sonunu görmesi zor ama imkânsız değil. Muhalefetin mücadelesi sürüyor ama henüz total bir başarıdan hayli uzak. Bu yaz sonuna kadar Esed’i gönderemezlerse rejim ve mevcut durum kalıcı hale gelebilir.

Muhalefet yeniden yapılandı, temsil düzeyi yükseltildi. Kuzey’de Türkiye’nin de gayretleriyle Özgür Suriye Ordusu ve Kürtlerin örgütü PYD arasında bir anlaşmaya varıldı. Muhalifler bazı bölgeleri kontrol altına aldılar ama güçleri kısa sürede Esed rejimini devirebilecek düzeyde görülmüyor.

Libya’da olduğu gibi ‘paralı askerler’ savaşmıyor Esed’in saflarında. Kendilerinin varlıklarını rejimin varlığıyla eş gören bir sosyal tabanı var rejimin. Bunlar son iki yılda yaşananlarla Esed’e daha da bağlandılar. Savaş giderek sekteryen bir içeriğe büründü. Ordu beklendiği gibi çökmedi, önemli ölçüde Esed’in arkasında duruyor. Büyük ve acımasız bir savaş makinesi bu. Muhalifleri tamamen ortadan kaldıramaz bu savaş makinesi ama muhalifler tarafından da yenilgiye uğratılmaları bugünkü sayıları ve silahlarıyla çok zor.

Muhalefetin ‘devrim’ yerine ‘uzlaşı’ya yönelmesi Suriye’de savaşı durduracak yeni bir süreç başlatabilir. Zaman zaman bu yönde sinyaller geliyor ama muhalefet biraz daha zorlamak niyetinde ‘devrim’i. Ancak Esed bu yılı da atlatırsa artık ‘geçiş modelleri’ne razı olmaz.

Sanırım Suriye muhalefeti, Esed’e karşı yalnız olduklarını biliyorlar. Başlarda var olan, bölgesel veya uluslararası bir müdahale beklentisi artık neredeyse yok…

Ne Türkiye gibi bölge ülkeleri ne de Amerika ve hatta NATO doğrudan bir müdahale eğiliminde değil. Esed’in katliam dozunu artırması ve hatta kimyasal silah kullanması bile bu eğilimi değiştirmez. Suriye’de yaşananlar maalesef uluslararası toplum için ‘rutin’ bir sıradanlığa büründü.

Türkiye bu aşamadan sonra muhaliflere daha ileri düzeyde bir destek vermez. Doğrudan bir askerî müdahale ise söz konusu bile olamaz. Olsaydı, uçağı düşürüldüğünde, sınırda vatandaşları Suriye’den yapılan top atışıyla vurulduğunda yapardı bunu. Artık bir yandan Kürt meselesinden çıkış çabalarıyla, öte yandan da yaklaşan yerel ve cumhurbaşkanlığı seçimleriyle daha içe odaklı bir Türkiye göreceğiz. Zaten hükümet çoktandır Suriye’ye ilişkin iddialı açıklamalar yapmayı bıraktı. Rejimin hızla devrilmesini sağlayarak bölgesel liderliğini Suriye üzerinden fiilen inşa etmeye yönelik stratejinin işlemediği anlaşıldı ve bırakıldı.

Bölgedeki diğer aktörlerden Suudi Arabistan ve Katar’ın Suriye’de süreci değiştirecek bir etkileri yok. Mısır devrim sonrası haklı olarak içerinin inşasına odaklanmış durumda. Bölgesel ilgisi en fazla Filistin meselesini kucaklar.

ABD de ilgisiz. 2012 yılı, Amerikan seçimlerini beklemekle geçti. Seçimlerden sonra yönetimin Suriye konusunda daha sert, rejim değişikliğini zorlayıcı bir noktaya gelmesi bekleniyordu. Yeniden seçildikten sonra Obama’dan gelen mesaj hiç de bu yönde değil. Geçen hafta Kongre’de yaptığı konuşmada en çok alkışı 34 bin Amerikan askerinin bu yıl Afganistan’dan çekileceğini açıkladığında aldı. Amerikan kamuoyunda, Kongre’de ve Beyaz Saray’da Suriye’ye daha ileri düzeyde bir müdahale fikri yok. İlgileri içerde, yeni bir savaşa bulaşmak istemiyorlar ve Esed sonrası desteklenecek bir alternatif göremiyorlar.

Bu şartlarda Suriyeli muhalif güçler Esed’le tek başlarına savaşacaklar veya barış yapacaklar. Türkiye, PKK ile kendi barışını ararken Suriye’de de barış arayışlarına destek vermeli. Savaşa yarım destek yerine barışa tam destek daha ‘ahlaki’ bir dış politika olmaz mı?

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar