Kürşat BUMİN
Son birkaç gündür Şahin Alpay ve Mehmet Altan’ın AİHM’ne başvuruları sonrasında çıkan karar konuşuluyor. Bu değerlendirmeler içinden ikisi özellikle ilgimi çekti. Bunlardan birincisi Prof. Yaman Akdeniz’in yorumu. Akdeniz, her iki kararda da Sözleşme’nin 5/1 ve 10. Maddelerinin ihlal edildiğine karar verildiğini ancak “şaşırtıcı bir şekilde” 18. Maddenin araya girmediğine dikkat çekiyor:
“18. madde haklara getirilecek kısıtlanmanın sınırlandırılmasıyla ilgili ve tek başına incelenen bir madde değil. 5. ve 10. maddeyle birlikte incelenmesi talep ediliyor (…) bu bütün gazeteciler için geçerli bence, tutukluluk halinin amacı, başvurucuların soruşturulması veya yargılanması değil, gazeteci olan başvurucuların ve benzer şekilde farklı görüşteki insanların susturulması, olası yeni muhaliflerin de bu şekilde caydırılmasıdır. O bakımdan 18. maddeyi, Türkiye’de sistemik bir sorun olduğunu göstermesi açısından incelemesi gerekirken AİHM, ‘Bunu incelemeyeceğim’ diyor. AİHM’nin bu kararlarını hayal kırıklığı olarak değerlendiriyorum.”
İsterseniz Akdeniz’in sözünü ettiği 18. Maddeyi de hatırlayalım:
“Madde 18 Haklara getirilecek kısıtlanmaların sınırlanması Anılan hak ve özgürlüklere bu Sözleşme hükümleri ile izin verilen kısıtlamalar öngörüldükleri amaç dışında uygulanamaz.”
Doğrusu bence de AİHM’nin Sözleşme’yi fazla “idareli” kullandığını ileri sürebiliriz…
AİHM kararına ilişkin dikkatimi çeken ikinci değerlendirmeyi ise Prof. İbrahim Kaboğlu dile getiriyor:
“AYM’nin kararda gecikmesini İHAS md.5/4’e aykırı saymaması, AYM’yi kollaması nedeniyle en az denetimle yetinmesi şeklinde yorumlanabilir. Gerçekten 16 ay gibi bir süre, davanın karmaşıklığı ve AYM’nin iş yükü ile açıklanamaz.
Sonra, İHAM’ın, AYM’ye bireysel başvuru yolunun etkili olduğuna dair umudunu koruması, bu kez kendini kollaması bakımından bir yerindelik sorunu olarak görülebilir. Bununla birlikte, bu görüşünü sürdürmesi, aslında Anayasa Mahkemesi’ne sorumluluk yüklemekte. Bu sorumluluk, kuşkusuz, kanunlaşan kanun hükmünde kararnameler açısından da geçerli.”
Bu iki alıntıyı yapmamın nedeni kararın “eksiklikleri”ne işaret etmesinden dolayı. Yoksa AİHM’in aktaran ve irdeleyen birçok metin de önümüzdedir. Düşünebiliyor musunuz, Hürriyet gazetesi bile (utangaç biçimde olsa da) sözünü ettiğimiz gelişmeye yer verdi! (Hürriyet’ten bu şekilde söz ederken gazetenin yazarlarından Taha Akyol ve Sedat Ergin’in konumuzla ilgili çabalarını unutuyor değilim.)
Gelelim yazının başlığında yer alan sorunun cevabına… İşin üzerinde çok az durulan bu faslı da ben özetlemeye karar verdim. Tahmin etmişsinizdir mutlaka, Strasbourg’da Türkiye’yi temsil eden ve karara katılmayan “yargıç” Ergin Ergül’ün kaleme aldığı muhalefet şerhinden söz ediyorum.
Söz konusu “yargıç” hakkında bilgilerim özellikle iki habere dayanıyordu. Bunlardan birincisi ve yakını Cumhuriyet’te gözüme çarpan şu haberdi:
“Kayyım yönetimindeki Koza Altın İşletmeleri Yönetim Kurulu Başkanı İHM’ye ‘kayyım’ atandı: Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Türk yargıcı Işıl Karakaş’ın gazeteciler Şahin Alpay ve Mehmet Altan’ın başvurularına ilişkin dosyadan çekilmesi üzerine yerine kayyım yönetimindeki Koza Altın İşletmeleri Yönetim Kurulu Başkanı olan Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı Ergin Ergül atandı.”
Şaşırtıcı değil mi? Bergama’da ilk altın madeni işletme ruhsatını alarak o güzelim ovanın hakkından gelmekle işe başlayan, patronu “FETÖ’cü” suçlamasından dolayı aranıp yurtdışına çıkınca “kayyım”a teslim edilen bir işletmenin yönetim kurulu başkanlığından söz ediyoruz…
Unutmuyoruz: Son görevi AİHM’de Türkiye’yi temsil eden bir “yargıç”…
Ergin Ergün adını internetten aratınca başka enteresan bilgilerle de karşılaştım. Hem de bu sefer (gerçekten enteresan!) Alpay-Altan kararına tek muhalefet şerhi yazan “yargıç”ın adı, meğer 2010 yılında da bir AİHM dosyasına karışmış. Özetleyecek olursak: Hrant Dink için AİHM’ye “dostane”çözüm başvurusu yapmaya hazırlanan bakanlıklar arasında iletilen dosyaya ilişkin bir çatışma çıkmış. Dönemin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, AİHM’ye sunulan Hrant Dink savunmasını Adalet Bakanlığı’nın hazırladığı açıklaması yaparken Adalet Bakanlığı’ndan dosyayı Dışişleri’ne sevk eden bürokrat (mealen) “Bu bizim işimiz değil, savunmayı hazırlamak Dışişleri’nin görevidir” diyerek karşı çıkmış. Dink ailesinin AİHM’ye yaptığı başvuruya karşı Türkiye’nin verdiği savunmada “Dink, Nazi liderine benzetilmiş ve Dink’in koruma istemediği için korunmadığı” gibi gerekçeler sıralanmış. Davutoğlu, sorumlu olarak Adalet Bakanlığı’nı gösterirken, “Oradaki arkadaşlar davayı kaybetmemek için böyle bir savunma hazırlamış” demiş… Sonuç olarak Dışişleri’nin söz konusu dosyayı hazırlayan bürokrat olarak nitelediği Ergin Ergül de buna isyan etmiş…. Falan filan…
Ergin Ergül’ü son olarak “Başbakanlık Müşteşar Yardımcılığı”na kadar uzanan bürokrat geçmişini burada kesip AİHM’de Türkiye’yi temsile uygun gördüğümüz “yargıç”ın farklı yönlerine bakacak olursak:
Ergül, internette yer alan onlarca sayfa bilginin şahit olduğu gibi “Mevlana aşığı” diyebileceğimiz bir bürokrat-yargıç. Mevlana’ya ilişkin değerlendirmelerinden birkaç satır aktarmazsak haksızlık etmiş oluruz:
“Görüldüğü üzere, çok yönlü ve evrensel bir bilge ve düşünür olan Mevlana, eserlerinde çağlar öncesinden, düşünce gücü ve stratejik düşünmeye ilişkin günümüzde gelinen anlayışa paralel tespitlerde bulunmaktadır”
(Mevlana’nın değeri tabii ki tartışılamaz; ancak bu alıntıda dikkat çeken husus “Mevlana’nın eserlerinde (…) stratejik düşünmeye ilişkin günümüzde gelinen anlayışa paralel tespitler bulunmaktadır” yargısı değil midir!)
“Yargıç” bu tespitinde ısrarlı da:
“Bu çerçevede Mevlana’nın eserlerinde özellikle de Mesnevi’de, diğer bilimsel ve güncel birçok konunun yanı sıra günümüzde başarılı ve sonuç alıcı strateji, politika ve projeler ortaya konabilmesi için gerekli ilkeleri bulmak mümkündür. Bu bağlamda, stratejik düşünme ve planlama, hedef ve vizyon belirleme, eylem planları oluşturma gibi yeni ve tamamen batı kaynaklı sanılan bir çok konunun, aslında yanı başımızda olduğu halde değerlendirmediğimiz hikmet hazinelerimizden gelen gerekli ve değerli kavram ve araçlardan başka bir şey olmadığı görülmektedir”(!)
“AİHM kararı karşısında kaleme alınan muhalefet şerhinin esinlendiği kaynakları anlar gibiyiz!”diyebilir miyiz?
“Yargıç”ın AİHM’den çıkan karara katılmamasının nedenlerini de -kendi kaleminden- bir sonraki yazıda gözden geçirelim…
Yazarlar
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.05.2018
7.02.2018
21.04.2018
11.04.2018
27.03.2018
23.03.2018
10.03.2018
2.02.2018
16.02.2018
8.02.2018