Mehmet TIRAŞ

“BENİM HÜZÜNLÜ OROSPULARIM.”
28.10.2023
815

Resimde görülen yazar Gabriel Garca Marguez’in 2004 yılında raflarda yerini alan romanı.

Romanın yazarını tanıtarak başlayayım Kolombiya kökenli Meksikalı, “1982 yılında Nobel Edebiyat Barış Ödülünün sahibi.”

Latin Amerika’nın ünlü yazarlarından Marguez 17 Nisan 2014 yılında aramızdan ayrılarak edebiyat severleri yasa boğdu.

Romanın hikâyesi Kolombiya’ da geçiyor.

Roman  müzmin bekar yaşlı çapkın  bir gazetecinin, doksanıncı yaş günü için kendine doğum gününde, özel bir aşk armağan etme hikayesini konu ediyor.

Romanın  baş karakteri doksan yaşındaki yaşlı çapkın   gazetecidir.

Genelev işleten patroniçe Rosa Cabarcas ve reşit olmayan yaşlı gazetecinin aşık olduğu genç sevgilisi Dalgadiana’da önemli diğer karakterlerden dir.

Rama’nın baş kahramanı doğum gününde kendine armağan olarak “kız oğlu bir kızla” geceyi geçirerek, yaşlı gönlüne hediye vermeyi hayal ettiği bir program amaçlar.

İlk aklına gelen uzun zamandır aramadığı Aşk sırlarını paylaştığı ve parayla kendine kadın ayarlayan değişmez müşterisi olduğu, gizli genelev işleten patroniçe Rosa Cabarcas olur.

Cabarcas’ı Telefonla arayarak kafasından geçen plan ve programını anlatır.

Genelev patroniçesi de, “bugün olur” deyince yaşlı gazeteci yalnız der, “kız oğlu kız olacak” şartını vurgular.

Patroniçe “neyi kanıtlamak istiyorsun” diye çıkıştıktan sonra “benden haber bekle seni arayacağım” deyip telefonu kapatır.

Kart gazeteci doğum gününde kendine armağan edeceği gecenin planı ve  hazırlıkları telaşında ve Rosa Carbaras’tan gelecek telefonun heyecanı içindedir.

Telefonu çalar…

 Telefonun Genelev patroniçesinden geldiğini sanarak heyecanla  açar ama arayan çalıştığı  gazeteden genel  yayın yönetmenin sekreteridir.

Şu tarihte ve saatte hiçbir yere randevu vermeyin ve gazete de olun, gazetenin yayın yönetmeni sizle özel görüşmek istiyor der.

Yaşlı gazeteci herhalde yönetmen benim işime son verecek diye aklından geçirir.

Çünkü gazetenin yayın yönetmeni yaşlı gazeteciyi daha önce, “aşk ve seks üzerine yazdığı yazılarının ahlaki olmadığı” ahlaki olmadığı için ikaz etmiştir.

Bir plan yapar, istifa edeceğim blöfünü yapmaya karar verir.

 Yaşlı gazeteci her zaman olduğu gibi çok bakımlıdır.

Mevsimine göre uyumlu ve güzel giyinir.

Günün en az iki saatini kendini hazırlamakla geçirir.

Giyimi ve kuşamı ile etrafında dikkat çeker.

Evden çıkmadan evine yirmi yıldır temizliğe gelen genç etine dolgun kadınla da değişmez cinsel fantezisini yaşar.

Kadın da yaşlı gazetecinin fantezisini bildiği için ona göre giyinir, çok kısa kilotu görünen eteğiyle arkasını dönerek domalıp kendini gözlediğini bildiği yaşlı gazeteciyi tahrik ederek, temizlik yapmaya başlar…

Yaşlı gazeteci hemen kadının arkasına geçer  kilotonu sıyırıp arkadan kadını düzerken;kadın beyefendi;“arka girmek için değil çıkartmak içindir” sen arkadan hiç öne geçmedin ama ben hala bakireyim ve sana yirmi yıldır aşığım, diye sitem eder.

Kendine aşık olduğunu söyleyen arkadan düzüştüğü kadının sözlerinden sonra, yaşlı gazeteci kitabın adını da;

Benim Hüzünlü Orospularım” kor.

Yaşlı gazeteci Pazar günleri aşk ve seks üzerine yazılar yazmaya devam etmektedir.

“Aşk bir ruhsal durum değil bir burç işaretidir. Seks ise insanın aşkı bulamadığında elinde kalan bir tesellidir” diye de yazar.

Yayın yönetmeni yaşlı gazetecinin yazılarını ahlaki bulmaz ama çok büyük bir okur kitlesi olduğundan, yaşlı gazetecinin işine son vermeye cesaret edemez.

Yaşlı gazeteci yaşadığı beldede tanınan meşhur bir gazetecidir,başta oturduğu mahalle sakinleri olmak üzere, tanıdığı kadın-erkek bir yere giderken, “iyi düzüşmeler” diye kart gazeteciye espri yaparlar.

Niye bu zamana kadar evlenmedin  diye soranlara  orospulardan fırsat kalmadı” der.

“Hasta mısınız” diye soranlara yaşlı adam benimki  aşk hastalığı” diye karşılık verir.

Yaşlı gazeteci haftanın en az iki-üç  gecesini genelev mahallesinde para ile birlikte olduğu kadınlarla geçirir.

Genelevde bilinçli geçirir…

Ülkeyi yöneten bakanlar, Valiler,Belediye başkanları genelevde beraber oldukları  güzel ve  genç kadın sevgililerine devlet sırlarını anlatırlar.

Yaşlı gazeteci de bu kadınlarla görüşerek seksin ne kadar etkili bir duygu olduğu üzerine yazılar yazar.

Kart gazetecinin Aşk üzerine yazdığı yazılar gazetede en çok okunan yazılardır ve gazetenin birinci sayfasından yazıyı anons ederler.

Gazetede çalışanlar kart gazetecinin sütunun adını “Piç mudurra” lakabını takarlar.

O kadar zamparadır ki yaşlı gazeteci “50 yaşına kadar birlikte olduğu kadınların listesini tutar ve hayatından 514 kadın geçer.”

 Elli yaşından sonra birlikte olduğu kadınların listesini tutmayı bırakır.

Bir gün tıklım tıklım dolu dolmuşta  yolculuk ederken arkadan kulağına bir kadın fısıldar, “hala düzüşüyor musun, kimi düzmeye gidiyorsun kart zampara” der?

Arkasını dönüp baktığında mesleği hemşire olan eski sevgililerden biridir, birlikte dolmuştan inip bir yerde oturup uzun uzun sohbet ederler.

Hemşeri kadın yaşlı gazeteciye emekli olduğunu,bostan işleriyle uğraşan bir Çinli ile  evlendiğini, yani serçe parmağımla evlendim  diye  gülerek  espri yapar.

 Hemşeriye göre dünyada tek başına ölmekten daha büyük bir felaket olamaz.

“ İyi ki Çinli ile evlenmişim” der ve ilave eder çok mutluyum.

Ardından kadın birden iç çekerek, çeyrek yüz yıldır görüşmüyoruz “Farkında mısın”, ilk defa seni yatakta karşılamıyorum der.

Eski sevgilisi yaşlı gazeteciye “artık yaşlandın, doğum gününde beraber olacağın kızla hayatını birleştir”,der. Yaşlı gazeteci de eski sevgilisi   ile  sohbetinden çarpıcı bir sonuç çıkarır:

 İnsanı hayatta heyecanlandıran ve dinç tutan mutlu aşklar değil, mutsuz aşklar olduğunu öğrenir.”

Eski sevgilisinden ayrıldıktan sonra yaşlı gazeteci  randevu saatinde gazeteye gider ve yayın yönetmenin odasına girer girmez, ne söyleyeceğini sormadan gazeteden istifa ettiğini söyler.

Yayın yönetmeni şaşırır ne istifası deyip salona davet eder,gazetede çalışanların alkışlarıyla üzerinde doksan tane dizili mum ışığı ile süslenmiş görkemli doğum günü pastası ile  karşılanır ve şaşırır…

Çalışanlar yaşlı gazeteciye değişik hediyeler vererek sürpriz bir doğum günü partisi yaparlar.

Yaşlı gazeteci bu sürpriz karşısında bende gazeteden  istifa etmeyi şaka olarak söylemiştim der.

Yaşlı gazeteci lavaboya gittiğinde kendisine ilgi duyan ve doğum günü hazırlayanlardan  gazetede çalışan kızlardan biri; kırmızı rujla aynaya yazdığı, ”kaplan avını uzakta aramaz” yazısını okur.

Lavabodan dönünce yaşlı gazeteci  kıza o kadarda ilgisiz değilim diye mesaj vermeyi de ihmal etmez.

Yaşlı gazetecinin aklından çıkmayan Dalgadiana’ dır.

Doksan yaşında doğum gününde kendine  hediye edeceği,bir sefer uykuda görüp aşık olduğu reşit olmayan bakire genç kızla hayalinde olan planına döner  ve genelev patroniçesini arar.

Patroniçe “kız seni çok beğenmiş,o gece çok yorgunmuş ilgilenmediği için çok pişman bu akşam seni saat onda evinde bekliyor” der.

Yaşlı gazeteci heyecanlanır ve gideceği saati beklemeye başlar ama saat bir  türlü ilerlemez,kızın evine  gititğinde;Dalgadiana’yı yatakta yarı çıplak kendini hazırlamış ama  yine işinden dolayı yorgun düşüp uyku da bulur.

Onu seyretmekten çok büyük zevk alır, 15 yaşında genç sevgilisinin vücudunda organlarının üzerinde ellerini dolaştırır ve kulağına “sen benim ruhumsun” der.

Yaşlı gazeteci aşık olduğu tekstil atölyesinde düğme dikerek çalışan ve çok yorgun düşen, yoksul bir ailenin kızı  olan genç sevgilisiyle cinsellik yaşamaktan çok; Dalgadiana’dan  duymak istediği,” seni seviyorum sözüdür.”

Yaşlı gazeteci hayatının son yıllarını veya günlerini âşık olduğu reşit olmayan genç sevgilisi Dalgadiana ile birlikte geçirmeye başlar.

Genç sevgilisi Dalgadiana yaşlı gazeteciye; “kendine aşık olduğunu” söylemesi  ile kart gazeteci kalbinin yerinden fırlar gibi olduğunu hisseder…

Aşktan ölüme uzanan  süreci genç sevgilisi Dalgadiana’yı seyretmekle yetinerek;gerçek yaşam buydu işte, kalbim kurtulmuş, yüz yaşımdan sonra herhangi bir gün mutlu bir can çekişmesi içinde aşktan ölmeye mahkum olmuştu, der.

Marguez,”kitapta olmaz denilecek yaşlılığın dramatik hüznünü ve hayatın tezadını tutkulu ve coşkulu bir aşka dönüştürür.

Aşkın bir cinsellik olmadığını şiirsel bir şekilde anlatırken.

Okurlarına da edebi bir lezzet  sunarak akıcı bir dille, ”Benim Hüzünlü Orospularım”ı armağan ediyor.”

Eleştirim:”Benim romanda  gördüğüm eksiklik, yazar romanın hikayesinin geçtiği yerde toplumun tarihinden,sosyal  yaşantısından, geleneğinden ve  kültüründen  bahsederek, okurlarını bilgilendirmeliydi diye düşünüyorum.” M.T.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar