Nuray MERT
Cumhurbaşkanı’nın, “ya bizdensiniz, ya terör destekçisi” ifadesi ile çok vahim bir eşik daha aşıldı. Dahası, yeni terörist tanımı ile, yani “terörist sadece silahlı olmaz, köşe yazarı da, akademisyen de, sivil toplum örgütü de olur” tarifi ile artık “düşünce ve ifade özgürlüğü diye bir şey yok, ağzınızdan çıkan her şey aleyhinize delil olarak kullanılabilir” denmiş oldu. “Ya bizdensiniz, ya kırk satır, ya kırk katır” denmiş oldu. “Ya bizdensiniz ya da çekecek çileniz var”, “ya bizdensiniz, ya da biz sizi bizdenyapmayı biliriz” denmiş oldu. “Bizden olmayana terörist muamelesi yaparız, görürsünüz gününüzü” denmiş oldu. Nitekim, hemen ardından barış çağrısı yapan bildiriyi imzalayan, üç akademisyen düşünceleri doğrultusunda yaptıkları basın toplantısı nedeni ile tutuklandı.
Kıskaç altında
Bu ülkede yaşayan herkes, “ya iktidar zihniyetini, ya terörü desteklemek” seçimi ile kıskaç altına alınamaz. İktidar zihniyetini şu veya bu nedenle desteklemeyen herkes neden terörü destekliyor olsun? Belli ki, asıl mesele, terör bahanesi ve yaftalaması ile muhalefet eden herkesi sindirmek, susturmak. Sinip susmalıyız ki, “Neler oluyor, niye oluyor, iktidarın izlediği siyaset dışında çıkış yolu yok mu” gibi sorular sorulamasın. Yoksa, ne demek “terörist sadece silahlı olmaz?” Velev ki çok saçma, çok yadırgatıcı, çok marjinal bir görüş dile getirilmiş olsun, herhangi bir söz, yazı, ifade terörü nasıl desteklemiş olacak? Kim köşe yazısına, akademisyenin ne dediğine bakarak eyleme geçiyor? Var mı, olabilir mi böyle bir durum? Veya, masum insanlara yönelik şiddet, kim ne derse desin, kamuoyunu şiddeti mazur görmeye ikna edebilir mi, var mı bunun örneği? Düşünce ve ifade özgürlüğü tam da, “söz şiddetin yerini aldığı ölçüde şiddet alan kaybedeceği için” önemlidir. Demokrasiler tam da bu nedenle fikir özgürlüğünü önemserler.
Biliyorum, “demokrasiymiş, düşünce özgürlüğüymüş, insan hakkıymış, boş verin bunlar aramıza fesat sokmak için Batılıların dolaşıma soktuğu zehirli fikirler” diye düşünen, zamanında da bu kavramlar üzerinde hiç düşünme gereği duymadan sadece iktidar mücadelesi için araçsal olarak benimseyen iktidar çevreleri için, yukarıda söylediklerimizin hiçbir karşılığı yok. O kadar ki birisi, “Başkaları ne der diye çekinmeyelim, gerekeni yapalım” demiş. Bence de kafalarındaki tek sorun “başkalarıne diyecek” ise, koyversinler gitsin; zaten uzun süredir yaptıkları bu.Belli değerleri, telakkileri içine sindiremeden, sadece araçsal ve geçici olarak sahiplenenlerin iktidarının geleceği nokta buydu, artık ona da ihtiyaçları kalmamış, olay bu.
Zil takip oynamak
Bu arada, siyasetçiler bir yana, iktidar destekçisi yazar, çizer, aydın, akademisyen takımdan pek çok insanın, başka fikirden olan diğer yazar, çizer, aydın, akademisyenlerin iktidar tarafından bastırılıp, ezilmesi karşısında adeta zil takıp oynaması, aralarından “Fikirlerimiz ayrı ama o başka, bu insanların baskı ile susturulması başka” diyen birinin çıkmaması, sadece utanç verici. Eline kalemi alanın, “fazlasıyla hak ettiler” demekte yarışması, dünün pısırıklarının iktidara sırtını dayayınca aslan kesilmesi, üç kelimeyi bir araya getirmediği halde bilge geçinenlerin kaleminden kan damlaması, aydın düşmanlığında siyasetçiler ile yarışması, nereden baksanız hazin bir tecelli. Ama şaşacak bir şey yok, otoriter rejimlerin en kötü neticesi ahlaki düşüştür.
Belli ki, cadı avı dalgası daha da büyüyecek, zor zamanlar yaşayacağız, iktidar girdiği çıkmaz sokakta çok can yakacak. Zaten, bırakın düşünce özgürlüğünü, cadı avını, iş geldi, mehter marşı ile şehir kuşatmaya kadar vardı. Bu koşullar altında bir eski milletvekilinin, iktidar korosundan bir TV kanalında, yaşından başından utanmadan, Diyarbakır Bağlar’da, Hizbullahçıların “teröristlere pabuçbırakmayacağını” iftiharla ileri sürmesine şaşmamak lazım. Ama tüm bunlar karşısında, dehşete düşmek lazım, itiraz etmek, karşı durmak lazım. İsterlerse, “teröre destek” diye korkutsunlar, kendinden emin olan, bu türden karalamalara pabuç bırakmaz; özgürlükleri, barışı, doğru bildiğini savunmaktan geri durmaz. Yoksa, sahiden “terör” kazanır.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.03.2025
23.02.2025
16.02.2025
11.11.2024
14.06.2024
5.05.2024
6.11.2023
14.10.2023
2.10.2023
24.09.2023