Nuray MERT
Şimdilerde söylediklerini duyan da, AK Parti’nin bu zamana kadar küresel kapitalizmle mücadele ede ede bugüne geldiğini sanır. Ekonomi kötüleştikçe, milliyetçi (nasyonel) sosyalist oldular, başı sıkışan böyle yapar.
Sanırsınız ki bugüne kadar “bir lokma bir hırka” felsefesinin takipçileriydiler. Sanırsınız ki ekonomik politikaları bugüne kadar para çevirmek üzerine zenginleşme değildi. Sanırsınız ki Körfez’den sıcak para akışı ile durumu idare etmek bunların işi değildi. Sanırsınız ki daha düne kadar “Batılılar paranın kaynağını sorup, insanı parasıyla rezil ediyorlar, biz gelen paranın kaynağını sormayacağız” diye yalvar yakar olanlar bunlar değildi. Sanırsınız ki kendi liderlerinin “adil düzen” hayali ile alay edip ekonomiden anladığı kaba saba piyasacılık olan Özal’ın peşine takılan bunlar değildi. Sanırsınız ki üç arabayı israf sayıp, çocuklarını otobüse bindiriyorlardı. Sanırsınız ki milletin malını özelleştirme diye har vurup harman savurmadılar. İnşaatla zenginleşeceğiz diye, milletin anasına kastedenlere bol keseden ihale dağıtmadılar, yoksul işçilere mezar olan inşaatların, madenlerin sahiplerinden, milletin çocukları adına hesap sordular.
Ve nihayet sanırsınız ki üretime dayalı güçlü bir ekonomi kurdular, çok başarılı oldular, dünya piyasalarını sarstılar, küresel ekonomik çevreleri rekabet gücü ile tir tir titrettiler de, emperyalistler karşı hamleye girişti. Sanki üç turist peşinde takla atan bunlar değildi, ufaktan kapı aralanınca üç beş turisti davul zurna ile karşılayanların ülkesi değil burası. Sanki, peşinde koşulan yatırımcılar, “burası artık güvenilir bir ülke değil, artık piyasa hukuku bile dinlemiyorsunuz, ne olur ne olmaz” diye değil, “çok güçlendiniz, acaip korkmaya başladık” diye paralarını çekmişler.
İşin içinde hiçbir fevkaladelik yok, bunlar yanlış siyasetler sonucu fakirleşen, işleri sarpa saran ülkelerin iktidarlarının vatandaşını teskin etmek için başvurduğu yollar. Öyle ama bu yollara düşen ülkelerin sonu sadece ekonomik kriz ve fakirleşme değil, daha kötüsü bu yolun sonunun toplumsal ve siyasal kriz olması. Zira, ekonomik zorlukları örtmenin ve aşmanın yolunun “ideolojik yükleme” olduğu noktada otoriterleşme de, toplumsal-siyasal gerilim de artarak devam eder, meşum bir sona doğru gidiş hızlanır. Bu koşullar altında, bazılarının sandığı gibi sadece iktidar zayıflamaz, tüm ülke tehlikeli bir yola girmiş olur. Tüm devlet gücünü eline geçiren iktidarlar, ekonomik krizler karşısında güçlerini yitirmemek adına daha fazla zor, susturma, sindirme siyaseti güder, daha fazla ideolojiye abanıp gerilimi daha da artırmaya girişir.
Türkiye’de yaşanan budur; dış politika hataları nasıl İslamcı, milliyetçi ideolojik yüklenme ile perdelenmeye çalışılıyorsa, ekonomide de aynı şey oluyor. Ama konu ekonomi olunca durum daha tehlikeli bir hal alıyor. Fakirleşen bir toplum her zaman sorumluluğu iktidarın yanlış politikalarında görmez, demokratik yollar ile tepki vermez, işte tam da bu nedenle iktidar sorumluluğu savuşturmak için miliyetçiliğe, İslamcılığa abanıyor. “Suçlu, iç ve dış düşmanlar, ülke ateş çemberinde, Türkiye’ye operasyon; çekiyorlar” propagandasının temeli bu. Bu çok tehlikeli bir haldir, zira bu durumda zaten fakirleşmekte olan toplumun iktidarı destekleyen kısmı, tıpkı mensubu oldukları iktidar çevresi gibi, suçu sadece “dış düşman”a değil (çünkü ona ulaşamaz), iç düşmana yükler, ona karşı bilenir. İktidar kime “iç düşman, işbirlikçi” diyorsa artık hedef odur, devlet/iktidar bir yandan iktidar destekçileri diğer yandan o hedefe yüklenir. Hapis yetmez, idam yetmez, kıyım yaşanır.
Bir de işin içine yepyeni bir düzen (Yeni Türkiye) kuracağız iddiası girince, bu düzeni kurma adına zapturaptı meşrulaştırmaya başlayınca, itiraz eden okkanın altına girer. Böyledir bu işler. Tarihte en feci örnekleri yaşandı, büyük bedeller ödendi; Hitler Almanyası “Almanya’nın başına gelenin suçlusu Yahudiler” dedi, soykırım yaşandı, “Versay Antlaşması’nı tanımıyoruz” dedi bir dünya savaşının kapısı açıldı. Stalin Rusya’sı yeni düzeni tutturamayınca, çareyi milyonlarca insanı kıymakta buldu. Mao, Çin’de Kültür Devrimi yapacağım diye, babayı oğula, komşuyu komşuya astırdı. Böylesi cehennemlerin yolu böyle döşenir. Düşman yaratmak, hele hele iç düşman yaratmak, insanları bu yönde hoyratlığa sevk etmek feci bir sona hazırlıktan başka netice vermez. İnsanlık bu tecrübeleri yaşadı, tekrar benzer yollara koyulmanın âlemi yok.
Yazarlar
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.03.2025
23.02.2025
16.02.2025
11.11.2024
14.06.2024
5.05.2024
6.11.2023
14.10.2023
2.10.2023
24.09.2023