Orhan Kemal CENGİZ
Sanki üzerimizde bir kara büyü var.
Karanlık bir ormanın dibinde birileri oturmuş, Türkiye’nin bezden maketlerine, ellerindeki siyah şişleri batırmışlar ve “bu ülke asla özgür olamasın,” demişler gibi…
“Özgürlük!” diye yola çıkan herkes, gücü eline geçirdiğine, kendine benzemeyenlerin ümüğüne çöküp, nefesini kesiyor, gün yüzü göstermiyor.
Herkesin özgür olacağı bir ülkeyi bir türlü yaratamıyoruz.
12 Eylül darbesi karşısında, özgürlükçü geçinenlere bir bakın.
Onlar hesapta bütün darbelere karşılar, darbecilerin adları anıldığında lanetler okuyorlar.
Ama, bir türlü darbecilerin koydukları kurallarla ülkeyi yönetmekten vazgeçemiyorlar.
Tam 38 yıldır bu ülke 12 Eylül darbe anayasasıyla yönetiliyor.
Kendini en büyük darbe karşıtı diye tanıtan AK Parti’nin bütün yaptığı, bu kötü Anayasayı daha da kötü hale getirmek oldu.
Darbecilerin nasılsa hep bir askerin seçileceğini düşünerek, tarif ettiği Cumhurbaşkanlığı yetkilerini, yüzle çarpıp, Türk tipi Cumhurbaşkanlığı sistemi diye karşımıza çıktılar.
Darbecilerin, siyaset ve toplum üzerinde vesayet kurmak için getirdikleri bütün kurumlar, (Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’ndan,YÖK’e), daha da dejenere hale getirildi.
12 Eylül Anayasası özgürlük isteyen herkes için bir yengeç sepetine dönüştü.
Tıpkı sepetin içindeki yengeçler gibi, kim ki, dışarıya çıkmak istiyor, diğer yengeçler, kıskaçlarını onun bedenine batırıp geri çekiyorlar.
Son günlerde tekrar gündeme getirilmeye çalışılan idam tartışmalarına bir bakın.
Bazıları, idam tartışmasını, erken seçim habercisi olarak değerlendiriyor.
İdam tartışması, yengeç sepeti düzeninin her daim kaim olması için ortaya atılmış bir yemdir sadece.
İsteniyor ki, İyi Parti, CHP, HDP birbirlerinden idam üzerinden ayrışsınlar.
Herkes birbirini çekiştirsin ve bu düzen hiç bozulmadan devam etsin.
İşte tam da bu atmosfer içinde Selahattin Demirtaş’ın, cezaevinden Meral Akşener’e gönderdiği mesaj çok önemliydi.
Bir sabah ansızın kahvaltıya gitmekten söz etti Demirtaş.
Kahvaltı önerisini ve Demirtaş’ın kaleme aldığı “Geniş tabanlı demokrasi ittifakı için ilkeler,” önerilerini çok önemsiyorum.
O ilkelerin en başında “Çağdaş bir anayasanın toplumsal sözleşme ruhuna uygun olarak yapılması,” önerisi yer alıyor.
Kahvaltı önerisinin, nasıl cevaplandığını biliyorsunuz, “kan davalısının” bile eve misafir geldiğinde reddedilmeyeceğini söyledi Akşener.
İyi Parti’nin bazı yetkilileri de, en klasik şablonlara sarılıp, “ilk önce sen PKK’ye terörist de” minvalinde konuştular.
Halbuki, Demirtaş’ın önerdiği ilkelerden birisi de “her türlü şiddetin sona erdirilmesi için,” inisiyatif geliştirilmesiydi.
Neden İyi Parti ve HDP, 1982 Anayasasının yarattığı cendereden çıkmak için bir araya gelemesin?
Neden her iki parti de tabanlarına, yarışmanın sonucu için değil, ama âdil bir yarışın nasıl olacağını konuşmak için bir araya geldiklerini söyleyemesinler?
Bu ülkede, basının, akademinin, sivil toplumun özgür olması, özgürce konuşabilmesi için; mahkemelerin bağımsız ve tarafsız olması için, bütün ihalelerin üç beş iş insanı tarafından alınmasını engellemek için, bir araya gelmek, konuşmak çok mu zor?
Güçlükler sadece İyi Parti’nin milliyetçileri için mi geçerli?
Mesela, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Kürtlerden Akşener’e oy vermesini istemek HDP’liler için çok mu kolay?
Ama eğer, temel ilkelerde anlaşılırsa, Türkiye 12 Eylül Anayasasının yarattığı cendereden çıkacaksa, Cumhurbaşkanı sadece Parlamenter sistemdeki yetkilere sahip olacaksa, bu neden mümkün olmasın?
Yengeç sepetinden çıkmaya niyetiniz var mı sizin?
Eğer öyleyse, Demirtaş’ın kahvaltı önerisi harika bir başlangıçtı; lütfen “kan davası” gibi laflarla daha en baştan sofranın tadını kaçırmayın.
Yazarlar
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.05.2023
17.04.2023
28.05.2022
13.10.2021
9.09.2021
30.12.2020
23.12.2020
21.12.2020
15.12.2020
3.02.2020