Osman CAN

Osman CAN
Osman CAN
Tüm Yazıları
Direnme hakkı?
7.02.2015
1829

 CHP lideri Kılıçdaroğlu “direnme hakkı”ndan söz etti. Bu sözün Türkiye’de hangi tarihsel gerçekliğe hitap ettiğini görmezden gelsek, herhalde üzerinde birkaç dakika dahi durmaya gerek görmezdik. Ama öyle değil...

Şöyle diyor Kılıçdaroğlu: “Bir ulusal kurtuluş savaşı başlatmak zorundayız. Anayasası askıya alınmış, parlamentosu baskı altında bir toplum var. Bu süreç biraz daha devam ederse, halkın direnme hakkı ortaya çıkacaktır.”

“Anayasası askıya alınmış, parlamentosu baskı altında” lafını “hangi evrende yaşıyor?” sorusuyla da geçiştirebilirdik, eğer aynı lafları tekrarlayan Prof. lakaplı akademisyenler olmasaydı tabii...

Direnme hakkı daha çok doğal hukuk eksenli teorik bir tartışmanın konusu. Belirli şartlar altında devletin yasalarına ve tedbirlerine karşı çıkmayı veya bunlara itaati reddetmeyi anlatır. Bunu “sivil itaatsizlik” ile karıştırmamak gerekir. Sivil itaatsizlikte belirli bir yasanın yanlışlığına dikkat çekmek için ona uyulmaz. Ama yasaya karşı gelmenin sonuçlarına katlanılır. Direnme hakkında ise sisteme, en azından siyasi iktidarın varlığına karşı duruş söz konusudur.

Doğal hukuk bakımından anlam ifade eden bu tanım, kişilerin gerçekten de pratik hayatta böyle bir hakkı olduğu anlamına gelmez.

Pratikte de böyle bir hak ancak çok istisnai durumda kabul edilebiliyor. Böyle bir istisnaya insanlığın sükût ettiği “nasyonal sosyalizm” gibi rejimler örnek verilebilir.

Direnme hakkının hukuki metinlere girdiği iki örnek var. Nasyonal sosyalizm yıkımını yaşamış Almanya’da anayasanın 20. Maddesi’nin 4. Fıkrası’na göre “demokratik özgürlükçü anayasal düzeni ortadan kaldırmaya girişin herkese karşı, başka bir yol bulunmadığı takdirde, tüm Almanların direnme hakkı vardır.”

Almanya nasyonal sosyalizm rejiminden sonra ona karşı bir tedbir mahiyetinde ve çok özel bir hassasiyetin ifadesi olarak böyle bir düzenlemeye anayasada yer vermiş durumda. Ancak bu durum, her kafası esen siyasetçinin, devletin her yanlış olduğuna inanılan uygulamalarına karşı, halkı sokaklara davet edebileceği anlamına gelmiyor.

Diğer bir nokta da böyle bir düzenlemenin demokratik olmayan bir deneyim yaşamış bir ülke tarafından demokrasi dışı tutumlara karşı bir tedbir olarak anayasaya yerleştirilmiş olmasıdır.

Bugün Türkiye yeni bir anayasaya kavuştuğunda, biz de tek parti diktatörlüğünü, katliamları, inkâr ve asimilasyonları, darbeleri, cunta rejimlerini ve elli yıllık vesayet rejimini bir daha yaşamamak için anayasaya öyle bir madde koyabiliriz. Yüzyıllık bir karanlık bir daha tekrarlanmasın diye...

Böyle yaparsak, Almanya örneğiyle kıyaslanabilecek duruma geliriz.

Direnme hakkından bahseden bir başka metin daha var. O da 27 Mayıs darbesinin ürünü olan 1961 Anayasası. Bu anayasanın başlangıç kısmında “Anayasa ve hukuk dışı tutum ve davranışlarıyla meşruluğunu kaybetmiş bir iktidara karşı direnme hakkını kullanarak 27 Mayıs 1960 Devrimi’ni yapan Türk milleti...” ifadesi geçiyor.

Milletin iradesine tecavüz eden bir harekete “devrim” demenin alçaltıcı yönü bir yana, neticede burada ifade dilen “direnme hakkı”, askeri-sivil-seçkinci bir sınıfın millete, onun meşru temsilcilerine ve demokratik işleyişe karşı gerçekleştirdiği cinayetin adıdır. Demokrasiye karşı bir direnmedir. Halka rağmen halkçılığın, inkâr ve asimilasyon yahut katliamcı pratiklerin, ırkçılığın, nasyonalist bir sol ucubenin, siyasal mürebbiyeciliğin, Frankoculuğun başkaldırısıdır. Hadi lütfedelim de “faşizmin başkaldırısıdır” demeyelim.

Ve bunun aktörü, müsebbibi, hazırlayıcısı ve bu hareketin parsasını toplayan geçtiğimiz günlerde “direnme hakkı”ndan söz eden şahsın lideri bulunduğu CHP’dir.

“Anayasa ve hukuk dışı davranışlar nedeniyle meşruiyetini kaybetmiş” bir iktidara karşı direnme hakkından söz eden darbecilerin, darbe ile aynı anayasayı tümden yürürlükten kaldırarak yok ettikleri gerçeğini hatırlatalım ve gerisini sonraki yazıya bırakalım...

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yorumlar (2)
  • Sağlıkcı

    Sağlıkcı

    31.01.2013 07:59

    Sayın Solmaz, senin yazının altına not düşüyorum, bu beceriksiz iktidar partisi yöneticileri yüzünden ne bu hastane biteri ne de Düzcenin dertleri. Bu ve buna benzer sorunların peşini bırakmayın.

  • Tiryakinim

    Tiryakinim

    31.01.2013 07:45

    Tarzan döktürmüş sün yine... havada,karada, uçana, kaçana hiç boşun yok. Böyle devam et.

Yazarlar