Selçuk UZUN
Der Zor´un Ermeniler için ne anlama geldiği konusuna değinmeyeceğim. Sadece iki Ermeni ağıtından alıntı yapacağım:
“Der Zor dedikleri büyük kasaba / Kesilen Ermeni gelmez hesaba / Osmanlı efratı dönmüş kasapa.” Diğer ağıtta şöyle: “Der Zor çölünde şaşırdım kaldım / Yitirdim anamı, yitirdim babamı / Oy anam, oy anam, halimiz yaman! / Der Zor çölünde kaldığım zaman.“ Der Zor, kesilen Ermeni´nin hesabının bilinmediği, tüm Osmanlı´nın „kasap“ olduğu ve Der Zor, orada kalanın halinin yaman olduğu bir yer. Eğer Der Zor´da 1916 yılında olup bitenleri bilirseniz, bu ağıtların çok "hafif” kaldığını anlarsınız.
1916 yılında Der Zor´da ne olup bittiğini konsoloslardan öğrenmeye başlayalım.
Amerika´nın Halep Konsolosu Jesse B. Jackson, Büyükelçi Henry Morgenthau’ya gönderdiği raporda, 3 Şubat 1916 tarihi itibariyle Halep ve Şam civarları ile Fırat nehri boyunca Der Zor’a kadar olan bölgede toplam 486.000 kişinin hayatta olduğunu bildirmekteydi. İttihat ve Terakki Hükümeti’nin Ermenilerin yeni yerleşim yerlerindeki toplam nüfusu, müslüman nüfusun % 10’unu aşamayacak şeklindeki emrini uygulamak için Der Zor’da yaz aylarında birçok katliam yapıldı. Yaklaşık 200.000 civarında Ermeni´nin imha edildiğini yazarlar tarihçiler.
Bölgede olup bitenleri yakından izleyen Almanya’nın Aleppo (Halep) Konsolosu Rössler, 27 Nisan 1916´da, Der Zor Mutasarrıflığı için „20 Nisan tarihinde Der Zor’da görev yapan bir Türk subayından öğrendiğime göre, Der Zor mutasarrıfı yerli halkın % 10’u kadar Ermeni’yi orada (Der Zor’da) bırakıp gerisini Musul’a sürmek üzere emir almış „ şeklinde bir rapor gönderir.
Rössler ayrıca Halep ve Der Zor hakkında ayrıntılı raporlar yazmış, 29 Temmuz 1916´da Alman Başbakanı Bethmann Hollveg’e gönderdiği raporda, Der Zor Mutasarrıflığı’ndaki Ermenilerin 17 Temmuz itibariyle bölgeyi terk etme emri aldıklarını bildirir. Merkezi Hükümet yerli nüfusun % 10’u kadar Ermeni’nin kalmasına karar vermiştir. Rössler „son geriye kalanların imha edilmeleri gerekecek“ der. Bu amaca uygun olarak Der Zor Mutasarrıfı Suad Bey görevden alınmış yerine „zalim bir kişi göreve atanmıştır.“
Rössler ayrıca „Fırat yakınlarına sürülen Ermenilerin yavaş yavaş imha sürecine ilişkin güvenilir bir kişinin raporu“ başlığını taşıyan bir rapor da gönderir. Rössler yüksek rütbeli Alman bir memurun tanıklıklarını aktarır: Bana 18 Temmuz’da Sabka-Hammam-Meskene yolunun parçalanmış elbise parçaları ile dolu olduğunu anlattı. Sanki oradan bir ordu geçmiş gibiydi. 6 aydır Meskene’de bulunan bir Türk eczacı, sadece Meskene’de 55.000 Ermeni’nin gömülü olduğunu söyledi. Aynı rakam ondan bağımsız olarak bir Türk subay yardımcısı tarafından da söylenmişti. Der Zor’dan 16 Temmuz’da Ermenilerin tekrar sürgüne devam edeceği haberi geldi. Ayın 17.’sinde tüm dini liderler ile önde gelen erkekler tutuklandı. 22 Temmuz’a kadar tüm Ermeniler tekrar sürgüne gönderildiler. Daha önce merkez hükümetin, Ermenilerin oradaki yerlilerin % 10’unu geçmemeleri yönündeki emir, geride kalanların temizlenmesi ile uygulanacaktı. Ayrıca başka bir değişiklik te, büyük bir ihtimalle insancıl mutasarrıf Suat Bey’in Bağdat’a atanması ve yerine acımasız halefinin gelmesi.
23 Ekim 1916´da Konsolos Rössler, 1 yıldır Der Zor’da bulunan Antepli Hosep Sarkisyan’ın anlattıklarını şöyle aktarır: Zeki Bey’in gelmesi ile yeni sürgünler başladı. Temmuz ve Ağustos aylarında Sabka, Der Zor, Meyadin, Ana ve diğer yerlerdeki 15.000’den fazla sürgünü Marrat köyüne götürme oradan da 2-4 bin kişilik karavanlarla tekrar sürgüne gönderme emri verdi. Hosep’in kafilesi 1.700 kişiden oluşuyordu. Habur nehri kıyısındaki Şedadiye’de Çerkezler tarafından baskına uğrarlar. Tüm kafile elbiselerine kadar soyulur. Elbiseler Araplara dağıtılır. 3 saat sonra Karadağ mevkiinde Çerkesler tarafından ikinci kez baskına uğrarlar. Ve kafile katliama uğrar. Hossep bir arabaya binmiş mutasarrıf Zeki Beyi görür. Katliam yapan Çerkesleri „bravo“ haykırışları ile cesaretlendirmektedir. Çerkeslerin birçok kere baskınına ve katliamına maruz kalan kafileden 31 kişi sağ kalır.
Beatrice Rohner’in raporunda da şunlar yazılıdır: 20 Nisan’da Meskene’ye vardığımda 3500 sürgün Ermeni ve 100 yetim çocuk buldum. Meskene geçici bir durak olmasına rağmen bazıları arabacı, fırıncı gibi işlerinde çalışıyor. Geriye kalanlar dileniyorlar. Hastalar çadırsız ve örtünecek birşey olmadan yakıcı sıcakta duruyorlar. Hükümet ne ekmek ne de çadır veriyor. Meskene’de iken Bab’tan bir kafile geldi. Anlatılamaz bir durumdaydılar.“ Rohner ayrıca hergün büyük kafileler halinde Ermenilerin Musul istikametine gönderildiğini yazar.
Hacinli Keshishyan ailesinden sadece 9 kisi Der-Zor çollerinden sag çikabildi.
5 Eylül 1916´da Aleppo’dan Alman diplomat Hoffmann, İstanbul’daki Büyükelçiliğe şu raporu gönderir. Fırat kıyısından Der Zor’a kadar herbirinde 1-2 bin kişinin bulunduğu küçük kamplar var. Son seyahatimde gördüğüm 20-30 bin Ermeni insani düşünen mutasarrıf yönetiminde biraz nefes alabilmişlerdi. Ancak birkaç ay önce yeni atanan şimdiki acımasız mutasarrıf Çerkes Zeki Bey, birkaç zanaatkarın dışındaki herkesi ve 1.200 çocuğu tekrar sürgüne gönderdi. Duyduğuma göre Habur nehri civarlarında genel kanıya göre katledildiler veya herhangi bir şekilde öldüler. El-Hammam yakınlarında aileleri olmayan 6-700 Ermeni hükümete çalışıyorlar. Kış soğuğu gönderilenleri kesinlikle ortadan kaldıracaktır. Der Zor’dan resmi olarak Musul’a gönderilenlerin akibeti konusunda, son aylarda kaç kişinin oraya geldiğini Musul Konsolosundan sordum. Bana verilen bilgiye göre, 15 Nisan’da 19.000 kişilik 4 kafile iki ayrı yoldan Der Zor’dan çıktılar. Habur nehri kıyısındaki bir kampta birleştiler. 22 Mayıs’ta, yani 5 hafta sonra bu kafileden yaklaşık 2.500 kişi, aralarında birkaç yüz erkek Musul’a vardılar. Kadınların ve kızların bir kısmı yolda Bedevilere satıldı. Geri kalanlar açlık ve susuzluktan yolda öldüler. 3.5 aydan beri Musul’a yeni kafile gelmedi. Gerçek, Der Zor’daki halkın düşüncesine ve bunu kanıtlayan gerçek bilgilere göre yeni Çerkes mutasarrıfın hükümdarlığı altında, Der Zor’dan gönderilenlere Fırat-Habur üçgeninde kısa süren bir muamele yapıldığıdır. Ölenlerin çocukları için kurulan yetimhaneler henüz dağıtılmadı. Buradaki sürgün komiserinin yardımcısı yönetici hemşire resmi olarak, bu yetimlerin Konya’daki büyük ulusal yetimhaneye gönderileceklerini, Türk ismi alacaklarını ve Türk gibi (yani müslüman) yetiştirileceklerini açıkladı.
Der Zor´da 1916 yılının sonuna kadar olup bitenleri konsoloslar böyle aktarıyorlar. 1915 yılının Ekim/Kasım ayında Ras Ül Ain ve Halep´e binlerce Ermeni kafilesi gelir. Bu aylarda Doğu Anadolu´da tehcir genelde sona ermiştir. 1916 yılının Ocak ayında Aleppo kuzeyindeki kamplar kapatılır ve burada kalanlar Der Zor´a gönderilmeye başlanır. Hergün sadece açlık ve hastalıktan 150-200 kişinin can verdiği Der Zor´a akın akın Ermeni kafileleri gelmeye başlar. 1916 yılının ortalarına kadar genellikle açlık ve hastalık nedeniyle ölümlerin hüküm sürdüğü toplama kamplarında, Anadolu´nun dört bir yanından gelen Ermeni kafileleri nedeniyle kapasitenin üzerinde bir yığılma olur. Bu durumdan kurtulmak için Ermeni kafileler Musul´a gönderilmeye başlanır. Çölün ortasına sürülen kafilelerin çoğu açlıktan ölürken, bir kısmı da yöredeki Çerkes, Çeçen ve Arap çeteleri tarafından katledilirler. Eldeki bilgilere göre 1916 Temmuz ayına kadar Der Zor Mutasarrıflığı yapan Ali Suad Bey, eldeki olanaklar ölçüsünde Ermenilere iyi davranır. Onlara iş imkanı sağlar, daha iyi yaşam koşulları için civardaki köylere dağıtır, elinde ne varsa adeta seferber eder. Talat Bey´in müslümanların % 10´u kadar Ermeni bulundurulması emrini bir çeşit görmezlikten gelir, genellikle uygulamaz, Ermenileri çeşitli yerlere dağıtır. Ancak Talat Bey´e „Ermenilere iyi davranıyor“ diye şikayet edilir. Talat Paşa, Halep ve Der Zor´a 1916 ortasında iki atama yapar. Halep`e Abdulahat Nuri, Der Zor´a Salih Zeki.
Daha sonra „Zor“ soyadını kullanan Salih Zeki´nin 1913 yılında Alaşehir (Manisa) kaymakamlığı yaptığı ve bölgedeki Rum tehcirinde aktif rol aldığına ilişkin bilgiler bulunmaktadır. Der Zor´a atanmadan önce ise Kayseri Everek (bugünkü Develi) kaymakamı idi. Ayhan Aktar´ın „Yüzbaşı Torosyan’ın hikayesi“ başlıklı yazısında, 1915 yazından itibaren Everek´ten Ermenilerin İttihatçı Zeki tarafından sürüldüğünü, şehrin biraz dışında kafilelerin çeteler tarafından önce soyulup sonra da öldürüldükleri anlatılır. Torosyan ailesi, oğulları subay olduğu için hemen tehcir edilmez. Sonra Kaymakam Zeki, oğullarının savaşta öldüğünü söyler ve Torosyan ailesini de çöle sürer. Sarkis Torosyan´ın ailesi İslahiye´de katliama uğrar yalnız kızkardeşi Bayzar kurtulur ve Suriye´ye ulaşır. Torosyan´ın daha sonraki hayatı kısaca bu yazıda anlatılmaktadır.
Aslen Çerkes olan Salih Zeki´nin Der Zor´a atanmasıyla, burada Ermeniler için başka bir dönem başlar. Der Zor´daki toplama kampları yağma edilmeye başlanır. Çerkes, Çeçen ve Arap Bedevi çeteleri bizzat Salih Zeki´nin emirleri sonucu resmen katliama başlarlar. Katliamdan önce tutuklama, işkence, idamlar, soygun, gasp, tecavüz, salgın hastalık, açlık Ermenileri kırıp geçirir. Der Zor´daki Ermenilerin sayısı Talat Paşa´nın emrine göre müslüman nüfusun % 10´unundan fazladır. Salih Zeki 1916 sonuna kadar nüfus azaltma işini layıkıyla becerir. Yaklaşık 200 bine yakın Ermeni´nin katledildiği tahmin edilmektedir. Bölgede bulunan konsolosluklar, diğer yabancılar, Alman ve Ermeni tanıklar, Salih Zeki´nin özellikle gaddarlığını anlatırlar. Salih Zeki katliamlara özel arabasıyla eşlik eder, ortalık yerde Ermeniler kesilirken „bravo“ haykırışları ile onları teşvik eder. Der Zor Ermeniler için yok olmanın, inanılmaz acıların bir sembolü. Der Zor´da Salih Zeki, gaddarlığın, vahşetin, insan oğlunun varabileceği en uç barbarlığın bir sembolü olarak bilinir. Der Zor Mutasarrıfı Salih Zeki, Çeçen infazcılara „Rüşvete niye ihtiyacınız var? Şayet istediğiniz paraysa, evvela onları öldürün, sonra paralarını alın… Imparatora hizmet ediyorsunuz, bu sebepten, işiniz meşru.“ diye akıl verirken, Tasviri Efkar muhabiri Agah Bey´in „ Senin için 10.000 Ermeni imha etti diyorlar“ demesine karşılık verdiği yanıt ta „meşhurdur“: “Benim namusum var. On bine tenezzül etmem. Daha çık bakalım.” Der Zor´da olup bitenleri Kevorkian , „soykırımın ikinci aşaması“ olarak nitelendirir ve Salih Zeki de “katliamın celladı” olarak anılır. Alman Ludvig Schraudenbach Muharebe adlı kitabında Salih Zeki´den „Avrupai şık giyimli vali bizi çok iyi karşıladı“ diye yazar ve „Ermeni çocukların kütüklere bağlanıp ateşe atılması“ dahil şoke edici mezalimlerin bu bölgede gerçekleştirildiğini anlatır.
Der Zor Mutasarrıfı Salih Zeki, Kasım 1916’da İstanbul’a çağrıldığında, beraberinde Ermeni kurbanlarından rüşvet aldığı on binlerce altınla dolu sandıklar bulunduğu söylenir.
Divan-ı Harb-i Örfi mahkemelerinde ikinci bir „Deyr-i Zor Tehciri“ davası, Salih Zeki hakkında açılır. Sanık firardadır. Dava kısa sürer ve 28 Nisan 1920´de Salih Zeki idam cezasına çarptırılır. Davanın karar sureti şöyledir: „Zor Sancağı´na tehcir edilen Ermenileri katl ve imha ve mallarını gasb ve yağma eylediği iddiasıyla sanık olup, halen firarda bulunan eski Zor Mutasarrıfı Zeki Bey hakkında icra kılına muhakeme neticesinde, adı geçenin Osmanlı memleketlerinin muhtelif memleketlerinden Zor Sancağı´na tehcir ve iskan edilmiş olan birçok Ermenileri çetecilerden tertib ve teşkil eylediği atlı ve yaya çeteler marifetiyle ve tekrar tehcir bahanesiyle diğer bölgelere sevk ederek yolda giderlerken kendisinin de hazır bulunduğu halde mağdurlara alenan topluca hücum ve üzerlerinde bulunan nakitlerini ve mallarını yağmalamak ve birçoğunu da Habur Havtasının mecra yerlerinde feci surette katl ve imha ettirdiği ve gayri müslim birçok şahitlerin yemin ederek ve sırasıyla vaki olan şahitlikleri ve tahkikat evrağı içeriği ve kendisinin firarda bulunması gibi deliller ve kanuni ipuçlarından oluşan vicdani kanaat ile gerçeklik derecesine ulaştığından adı geçen Zeki Bey´in o yüzden gasb ve yağma ve insanları katletme alçaklığı gerektiren işin faili olmak üzere cezalandırılmasına ve (...) maddelerine uyarak idamına ve haczedilmiş mallarının usul dairesince idare ettirilmesi ve sözü geçen cinayetlerde dahl ve iştirakleri soruşturma evrakında açıklanan Zor eski Mebusu Nuri Efendi ve adı geçen Zeki Bey´in mutasarrıflığı zamanında Jandarma ve Nizamiye Kumandanlıklarında ve Polis komiserliğinde bulunmıuş olanlar ve zikredilen eylemler gözü önünde cereyan ettiği halde yasal girişimlerde bulunduğu anlaşılamayan mahalli savcısı haklarında yasal takibat yazılmasına gıyaben ve oybirliğiyle karar verilmiştir.“ (Tehcir ve Taktil, Divan-ı Harb-i Zabıtları, Vakahn N. Dadrian, Taner Akçam, Istanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, Aralık 2008)
Salih Zeki yargılanması sırasında firardadır. 1918/19 yılında Bakü´de karşımıza çıkar. Kasım 1916`dan Bakü´de ortaya çıkışına kadar geçen sürede Salih Zeki hakkında bilgilere ulaşamadım. Büyük bir ihtimalle arandığını, tutuklanacağını ve yargılanacağını anladığı için, Mondros mütarekesinden sonra bir kısım Ittihatçıların yaptığı gibi Bakü`ye gittiği söylenebilir.
Bu tarihten itibaren Salih Zeki´yi bambaşka bir yerde bambaşka bir ilişkiler içinde görüyoruz. Özellikle Salih Zeki merkezli bilgileri şöyle derlemek mümkün.
1918/19 ve sonraki yıllarında Bakü adeta İttihatçı kaynamaktadır. Halil (Kut) Paşa, Küçük Talat, Bahaeddin Şakir, Nuri (Kıllıgil) Paşa başta olmak üzere birçok İttihatçı bu bölgeye sığınmışlar hem de bu bölgede faaliyet göstermektedirler. 1920 yılının özellikle Mayıs ayından sonra Ittihatçılarla Türkiye Komünist Teşkilatı (TKT) nın yolları şu veya bu şekilde kesişmiştir. 1920 baharında Bakü´de „Türkiye Komünist Fırkası/Gruppası“ adını verdikleri İttihatçıların kurduğu oluşumun Azerbaycan´a Kızıl Ordu´nun girmesinden sonra Mustafa Suphi tarafından dağıtılması ve birçok İttihatçıyı uzaklaştırması ve Yeni Yol Gazetesini kapatması sonucunu doğurmuştur. Daha sonra İttihatçılarla TKF arasındaki ilişkiler gergin bir durum almıştır. Ancak kendi ifadesiyle „Türkiye teşkilatının telif ve tercüme şubesini idare“ eden başta Küçük Talat olmak üzere İttihatçıların bir kısmı hala TKF´dedirler. Küçük Talat, Cemal Paşa´ya gönderdiği 8 Eylül 1920 tarihli mektubunda „Mustafa Suphi ile kısmen eski aşinalık, kısmen bazı yoldaşların bana hürmet ve itimadı böyle bir faaliyette bulunmak imkanını veriyor.“ şeklinde yazmıştır. ( Emel Akal, „Dr. Şefik Hüsnü´nün bir konuşmasında ve İttihat ve Terakki Erkanının yazışmalarından Mustafa Suphi“ başlıklı yazı.) Salih Zeki ile ilgili doğrudan bir bilgi de Cemal Paşa´nın 5 Temmuz 1920 tarihli ve Talat Paşa´ya yazdığı mektupta bulunmaktadır: „ Bizim Türklerden bir takım gençler komünist namıyla ortaya atılmış. Bir vakit ki İfham muhariri Mustafa Suphi Bey de bunların başına geçmiş. Bunlara ahiren bizim Küçük Talat ile Zor mutasarrıfı Salih Zeki Bey ve Darülfünun muallimlerinden oldukları haber verilen Ahmet Cevat ve Halim Sabit Beyler de iltihak etmişlerdir. Bu grup elyevm Bakü´de icrai faaliyet ediyor.“ (age)
Tüstav Yayınları tarafından yayınlanan Süleyman Nuri´ nin „Uyanan Esirler“ adlı anı kitabında da Salih Zeki hakkında bilgiler vardır. Süleyman Nuri, Kızıl Ordu´nun Azerbaycan´a girmesinden önce ve daha sonra Türk komünistlerinin faaliyetlerinden bahsetmektedir. 1920 yılının Nisan/Mayıs ayları Azerbaycan´ın Kızıl Ordu´nun kontrolüne girdiği aylardır ve Mustafa Suphi henüz Bakü´ye gelmemiştir. Süleyman Nuri anılarında bu faaliyetlerde Doktor Fuat Sabit, Yakub ve diğer kömünist arkadaşlardan bahsetmektedir. Ancak Salih Zeki´nin adı geçmemesine rağmen büyük bir ihtimalle onun da bu grup içersinde yer aldığı söylenebilir. Çünkü Bakü ve Azerbaycan´da propaganda ve teşkilat işlerine hız verildiğini anlatan Süleyman Nuri, Azerbaycan Komünist Partisi yayın organı „Komünist“ gazetesinin 3 Mayıs 1920 tarihli nüshasında „Azerbaycan ve Bakü´de mevcut Osmanlı Türklerinden Komünist Partisi´ne yazılmak isteyenlerin Türk şair Feyzullah Sacid´e“ müracaatları hakkında bir ilan yayınlandığını anlatır. Aynı gazetenin 14 Mayıs 1920 tarihli nüshasında da“Umum Türkiyeli asker ve zabitana“ başlıklı bir bildiri yayınlanmıştır. Bu bildiride Türk Komünist askeri kıtası kurulacağı belirtilmiş ve programı da eklenmiştir. Bu bildirinin altında da Salih Zeki, Yakub, Abid Alimof ve Süleyman Nuri imzaları bulunmaktadır.
Salih Zeki aynı zamanda Doğu Halkları Kurultayı delegesidir. Yine Süleyman Nuri´nin „Uyanan Esirler“ adlı anılarını anlattığı kitaptan devam edelim. „Türkiye Komünist Partisi Teşkilat Bürosunun Yeniden Teşkili ve Üçüncü Enternasyonal“ başlıklı bölümdeyiz. Süleyman Nuri anlatıyor: „Tiflis´te Orjonikidze´den aldığım talimat üzerine Bakü´ye geldim. Bakü´de mevcut Türk komünistleri arasında Azerbaycan Komünist Partisi merkez komitesinin birinci katibi Kirof´un yardım ve gösterisiyle Salih Zeki, Abid Alimof, İsmail Kadir ve İsmail Hakkı´nın (Kayserili) iştirakiyle benim de dahil olduğum beş üyeden ibaret bir Türkiye Komünist Partisi teşkilat bürosu teşekkül etti ve derhal faaliyete başladı. M.Suphi ve arkadaşlarının feci surette öldürülmelerinden sonra bunlardan boş kalan yerleri doldurmaya çalışmak ve Türkiye´deki mevcut teşkilatlarla bir an evvel rabıta kurmak lazımdı. Ilk iş olarak da M. Suphi ve arkadaşlarının feci akıbetlerinin intaç eden topluca Türkiye seyahatinden dersi ibret alınarak Türkiye Komünist Partisi teşkilat bürosu Saliyef Adil´i, Tairof Hayderi ve Müftüzade Salahiddin´i Balkanlara ve henüz işgal altında bulunan Istanbul´a ve bu yolla Türkiye´nin diğer yerlerine gönderdiler. Katibi olarak hizmetinde bulunduğum teşkilat bürosu Salih Zeki´yi ve beni Moskova´da toplanacak olan Komünist Enternasyonalinin Üçüncü Kongresi´ne delege olarak seçtiler ve 1921 Haziran ayı sonlarında emrimize verilen bir yük vagonu içinde 19-20 gün gayet ağır şartlar altında yolculuk ettikten sonra Moskova´ya geldik ve her ikimizi Gorki „Tverskoy“ caddesindeki lüks otelin beşinci katında iki yataklı odalardan birine yerleştirdiler. Daha henüz kongre açılmamıştı. Otel lokantasında kahvaltı ediyor, öçle ve akşam yemeklerimizi yiyor, boş vakitlerimizi de otelin kıraathanesinde mütalaa ile meşgul oluyorduk. Moskova´yı hiç bilmediğimiz için biz yalnızca dışarı çıkamıyor ve ancak topluca ekskursiyon gezintilerine katılıyorduk. Bir gün otel salonlarından birinde tanımadığım, Salih Zeki´nin tanıdığı bir adama rastladık; Salih Zeki´nin daha Türkiye´den tanıdığı bu adam kendisiyle biraz hoşbeş ettikten sonra Ankara Resmi Hükümet Partisinin Kominternin Üçüncü Kongresi´ne gönderdiği delegesi Tevfik Rüştü Aras olduğu anlaşıldı. M. Suphi ve arkadaşlarının daha henüz kanları kurumadan ve Ankara Halk Iştirakiyyun Partisi´nin bütün üyeleri cezaevlerinde ağır cezalar altında inlerken, Tevfik Rüştü Aras´ın Ankara Resmi Komünist Partisi´nin mümessili olarakMoskova´ya Komünist Enternasyonali Üçüncü Kongresi´ne delege olarak gelmesi bizim hemen dikkat nazarımızı çekti. Sonra arkadaşım Salih Zeki, Tevfik Rüştü Aras´ı ve onun aralarında bulunduğu Türkiye ve Ankara´daki çevreleri gayet iyi bildiği için de Tevfik Rüştü Aras hakkında müsbet herhangi bir fikir edinmemize imkan yoktu.“
1921 yılının Ekim ayında Moskova ve Kars anlaşmalarının imzalanmasından sonra Bakü´de bulunan TKP teşkilat bürosu kendini fesh eder. Ve büroda çalışanlar çeşitli alanlara çalışmaya gönderilmiştir. Süleyman Nuri´nin anılarında Salih Zeki´nin adı bir daha geçmez. Salih Zeki faslını burada bitirmeden biraz geriye Mustafa Suphi ve arkadaşlarının Türkiye´ye gelmesinden önceki döneme dönelim.
1920 yılının Temmuz ayında, Türkiye Komünist Teşkilatı Merkez Komitesi üyesi (Kayıt ve Tevzi Şubesi Müdürü olan ve Nahçıvan’da teşkilatın şubesini açmakla görevlendirilen) Salih Zeki´nin , TBMM Hükümeti ile işbirliğini sağlamak ve çalışmalar yapmak üzere Türkiye´ye gönderildiğini biliyoruz. Süleyman Sami de Ankara´ya doğru yola çıkmıştır. Salih Zeki ve arkadaşları Ağustos ayında Kazım Karabekir Paşa ile Erzurum'da görüşür. Salih Zeki, Bolşevik idare tarzının kabul edilmesi gerektiğini, bu amaçla 1 Eylül'de Bakü'de yapılacak olan Türk Komünistlerinin toplantısına Anadolu'dan sekiz-on delegenin gönderilmesini ve kendisine Erzurum'da teşkilat yapması için müsaade edilmesini ister. Kazım Karabekir bu konuda gizli olarak Albayrak Heyeti ile görüşmesini salık verir. Daha sonra Kazım Karabekir, Salih Zeki ile yaptığı görüşmeyi Mustafa Kemal´e aktarır. 3 Ağustos tarihli telgrafta Salih Zeki´nin söylediklerini şöyle özetler: „Varlığımızı korumak ancak Bolşevik sistemini kabul ile mümkündür. Anadolu’nun bazı yerlerinde komünist teşkilatına girmiş kimseler varmış. Erzurum’da açık veya gizli teşkilat yapması için kendisine müsaade etmeliymişim..." Kazım Karabekir "Mustafa Suphi ve arkadaşlarının, emniyetle memleketimize gelmek için, Salih Zeki'nin ne tarzda karşılanacağını beklediklerini sanıyorum" diye de ekler. Kazım Karabekir, Salih Zeki´ye, Ankara’ya giderek hükümetle görüşmesini tavsiye eder. Erzurum ve civarında temaslarda bulunan Salih Zeki, daha sonra Ankara´ya gitmek üzere Trabzon´a hareket eder. Ancak Ankara´ya gitmez ve tekrar Bakü´ye döner.
Yukarıda yazılanları ilk defa ben dile getiriyorum iddiasında değilim kuşkusuz. Daha önceleri Sait Çetinoğlu, Taner Akçam, Emrah Cilasun gibi yazar ve araştırmacılar bu konuya değinmişlerdi. TKP`nin kuruluşunda ve sonraki yıllarda İttihatçıların varlığı bir gerçek. 1918/21 yılları arasında Bakü´de „Türkiye Komünist Fırkası/Gruppası (TKF) adlı bir örgütlenmenin varlığı malum. Ve bu İttihatçıların kurduğu örgütün Mustafa Suphi tarafından dağıtıldığı, yerine Türkiye Komünist Teşkilatı (TKT) kurduğu da biliniyor. Ancak bu yeni teşkilatlanmada İttihatçıların hepsinin tasfiye edilmediği de ortada. En azından Küçük Talat´ın hala yeni teşkilatta varlığını sürdürebildiği de kendi ifadesinden anlaşılmakta. Eski Der Zor Mutasarrıfı Salih Zeki´nin de „kurucu“ üye, „Merkez Komitesi“ üyesi olduğu da tartışma götürmez bir durum. Öte yandan Salih Zeki´nin TKP adına Türkiye´ye gönderildiği, Kazım Karabekir olmak üzere birçok kişi ile görüştüğü de hem TKP açısından hem de “Milli Mücadele” cephesi tarafından bilinen bir durum. Yine öte yandan o yıllarda TKP adına hareket eden Süleyman Sami ve Mehmet Emin´in de durumları tam olarak aydınlığa kavuşmuş değil. Bu son iki kişi hakkında „ajan“, „İttihatçı ajan“, „Milli Mücadele´nin ajanı“ gibi sıfatlarla birçok suçlama da bilinmekte. Ayrıca bu iki kişinin Mustafa Suphi ve arkadaşlarının katledilmesi olayından kurtuldukları da biliniyor. Öte yandan Mustafa Suphi´nin yanında Trabzon´a kadar götürdüğü içinde 8.000 altın olduğu iddia edilen bir bavuldan da söz edilmektedir. Hatta kimi yazarlar bu bavul nedeniyle öldürüldüğünü bile iddia edebilmektedirler.
Aslında benim bu yazıyı yazmamın çıkış nedeni, 3-4 yıl önce başladığım Ermeni tehcirindeki sivil ve askeri yöneticilerin daha doğru bir deyimle tehcirde önemli görevler üstlenmiş olan İttihatçıların biyografileriyle ilgili idi. Salih Zeki adı beni 1916‘dan 1918/21 yıllarındaki TKP´ne götürdü. Esas amacım TKP tarihine ilişkin birşeyler yazmak değil. Son günlerde yeni TKP kurulması girişimlerini duyunca ve „Suphi´den Bilen´e Gelenek Yaşıyor“ pankartını da görünce, herşeyden önce „Dante´nin Cehennemi“nden TKP`ne giden yolda „TKP Merkez Komitesi üyesi“ Salih Zeki´yi hatırladım. “Der Zor dedikleri büyük kasaba / Kesilen Ermeni gelmez hesaba / Osmanlı efratı dönmüş kasapa.” Gerçek tam boyutuyla ve biraz da „tarihin acı bir cilvesi“ olarak karşımda durunca, sadece hatırladım ve eğer gerçeği söylemem gerekirse „içim burkuldu“. Belki biraz da duygusal nedenlerden dolayı. Sanırım sorun bir geleneğe ve/veya siyasi bir geçmişe sahip çıkarken, „kötüleri“ veya „işimize gelmeyenleri“ ayıklayıp, sadece „iyiye“ sahip çıkmaktaki „beceride“ yatmakta. Ancak tarihte olup bitenleri de yok saymak „siyasi bir etik“ olarak ne kadar doğru acaba? Bir dönem bu partinin saflarında yer alanlar olarak sırtımızda oldukça fazla bir yükün olduğu tartışma götürmez. Bu yükü nasıl sırtlayacağımız ve/veya bu yükün altından nasıl kalkacağımız ise meçhul.
Yazarlar
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYargıda yine mi temizlik başlamış? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Karamsarlık yaymak’ 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKSUUDİLER UNUTMAK İSTİYOR AMA OLMUYOR 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.06.2013
12.05.2013
1.02.2013
9.01.2013
14.12.2012
17.10.2012
24.08.2012
25.05.2012
9.05.2012