Sezin ÖNEY
German Marshall Fund’ın Transatlantik Eğilimler Araştırması’nın 2013 sonuçlarında ön plana çıkan iki konu oldu.
Birincisi, Türkiye kamuoyu, artan ölçüde siyaseten “yalnız hareket edilmesini” tercih ediyor. İkincisi, Türkiye kamuoyunun yarıdan fazlası, ülkenin dış politikasını destekliyor.
Yıllarca Milliyet’in Brüksel muhabirliğini yapan, yakın zamanda da bu büronun kapatıldığına tanık olan Güven Özalp arkadaşımızın, Amerika’nın Sesi için yaptığı haberde dikkat çektiği gibi (belki de Güven’in yıllarca emek verdiği büronun bir günde ‘tarih’ olması örneğinin de gösterdiği şekilde) Avrupa Birliği’ne olan destek düştükçe düşüyor.
Türkiye’nin uluslararası ilişkilerde “yalnız hareket etmesi” gerektiğine inananlar, yüzde 38.
Türkiye’nin dış politika çizgisini destekleyenler, yüzde 51.
AB üyeliğine olumlu bakanlarsa, yüzde 44.
Askerî harcamalarında artışı destekleyen tek NATO üyesi ülke kamuoyunun Türkiye’de olduğunu da belirtmek gerek.
Bu verilerin ortaya çıkardığı, sadece siyasete yön verenler için değil, kamuoyu olarak da, “yalnız ve güzel” (ve hatta, askerî harcamalar verisine bakılırsa, “korkutucu”) olmayı tercih eden bir ülkenin portresi.
Savaş, Türkiye’yi değiştiriyor.
İlginç şekilde, kendi içindeki savaş, 30 yılda çok yavaş etkileyebildi de Türkiye’yi; sınırındaki savaş çok hızlı dönüştürüyor.
Suriye’deki iç savaşa yönelik politikalar, Mavi Marmara’dan beri Türkiye’nin dış politikasında giriştiği, “davaların ülkesi” ve “jeostratejik büyük oyunların sessiz ve derin aktörü” yönelimini güçlendirdi. İstihbarat temelli alicengiz oyunları ve kurnaz işbirlikleri yeğlendi.
Oysa dünyada farklı akımlar da var.
Benimsense, Türkiye’nin kendi içinde de demokratikleşmeyi, insan hakları ekseninde insani dönüşümü sağlayabilecek akımlar.
Uluslararası kamuoyunda, insan hakları açısından fark yaratabilmek için “utandırma” diye bir mekanizma var mesela.
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi’nin kınama kararları, uluslararası insan hakları örgütlerinin raporları, uluslararası medyanın insan hakları ihlallerine dikkat çeken haberleri; ”utandırma” sürecinde sıklıkla kullanılan yöntemler bunlar...
1980’ler ve 90’larda, dünya basınında en çok yer verilen, ses bulan insan hakları ihlalleri haberleri Latin Amerika’dan olmuş.
Bugün, hep o coğrafyanın ülkelerinin darbeleri geride bıraktığından, asker-sivil ilişkilerinde gerilim yaşamadığından, insan hakları ihlallerini büyük ölçüde sorun olmaktan çıkardırdığından bahsedebiliyorsak, biraz da bundan mı?
İnsan haklarının iyileştirilmesi süreçlerinde “utandırmanın” rolünü araştıranlardan biri de, San Diego Üniversitesi’nden siyaset bilimci Emilie M. Hafner Burton. Burton’un dünya genelinden 200’e yakın ülkenin demokrasi sicili ve “utandırma” mekanizmasının hak ihlallerinin düzeltilmesindeki etkisini araştıran, 1975’ten 2000’lere, 25 yıllık süreci kapsayan bir çalışması da var.
Burton, Güney Amerika’nın neden 1980’ler ve 90’larda uluslararası medyada sık sık konu edildiğini de araştırmış. “Neden” sorusunu cevaplamak için çok detaylı bir de çalışma yapmış; özellikle ABD ve Britanya basınının “Latin Amerika’da ilgi gösterdiği ülkelere yönelik ekonomik ve siyasi çıkarları mı ön planda aslında” sorusuna da odaklanmış.
Siyaset bilimciye göre, o dönemin ilgisinin kaynağının, çıkarlardan çok demokrasinin kendisine yönelik alaka olduğu. Burton görüştüğü bir gazetecinin, 1980’ler ve 90’larda, Güney Amerika’ya ilişkin yoğun haber yapılmasına ilişkin şu sözlerine dikkat çekiyor; “Bölgedeki demokratik fırsatlar, farklı bir kanal sunuyordu. Asya ve Afrika’da o zamanlar yaşanan çok daha büyük sorunlar vardı belki ama Latin Amerika’da, dünya genelinde geniş kitlelere hitap edebilecek bir demokrasi potansiyeli vardı”.
Türkiye’nin demokrasi eksikliklerine olan dünya ilgisi de, belki de benzer bir demokrasi potansiyelinden kaynaklanıyor; utandıran keşke Türkiye’nin kendisi olsaydı tabii...
Yazarlar
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.10.2025
28.09.2025
25.04.2025
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024