Vedat Bilgin

Yeni bir dünya mümkün
4.02.2018
964

 Dünya meselelerinin bir yıl gibi kısa bir sürede değiştiğini veya değişeceğini iddia etmek doğru değildir fakat o yıl yaşanan olaylar ve bunlara o ülkelerin verdiği cevaplar, ortaya koyduğu siyaset biçimleri çok önemlidir. Elbette ki dünya meselelerine karşı alınan tavır, nasıl bir yarının inşa edilmekte olduğunun da ipuçlarını verecektir.

“Bugün karşı karşıya olunan dünya sorunlarını somutlaştırırsak, bunlar arasında öncelikle dünya sisteminin yaşadığı krizin giderek derinleştiğine dair emarelerin üzerinde durmak gerekir. Bu meselenin temelinde, iki yüz yıllık Batı sisteminin artık cevap vermekte zorlandığı soruların giderek artması, Batı’nın kültürel ve ekonomik olarak karşılaştığı meseleleri askeri olarak dahi çözmekte yetersiz kaldığının görülmesi bulunmaktadır. İlk bakışta tespit edilebilecek bu hususun arkasında Batı sisteminin güç kaybından söz etmek gerekir. Bu güç kaybı ekonomiden teknolojiden ziyade kültürel ve ideolojik alanda yoğunlaşmaktadır.”

BATI NEREYE?

Göreli olarak Batılı ekonomiler karşısında Doğu’nun yükselişinden sıkça bahsediyoruz ama esas görülmesi gereken nokta, Batı’nın dünya üzerindeki kültürel ve ideolojik etki alanında yaşanan çözülmelerdir; Çünkü Batı’nın yaşadığı krizin temellerinde kültürel/manevi bu çözülmeler bulunmaktadır. Batı sisteminin krizi bir anlamda kültürel alanda, felsefi/ideolojik boyutlarda yaşanan bir krizdir. Bu meselelerin felsefi tartışmasından çok, siyasi boyutları üzerinde yoğunlaştığımız zaman altının çizilmesi gereken ilk husus, Batı’nın uygarlık olarak kapsayıcılığının zayıflamasıdır. Batı’nın düşünce ve kültür planında gücünü kaybetmesiyle başlayan bu süreç, göreli olarak ekonomide ve dünya siyasetinde sorunlarının artmasıyla birlikte ‘hegemonya kaybı’ olarak kaçınılmaz bir biçimde ortaya çıkacaktır.

“ 19.yüzyıl Batısında pozitivizmin yükselişinin bütün ülkelerin önce kültürel/zihni yapılarında meydana getirdiği sarsıntıyı, sonra Batılı olmayan kültürlerin nasıl etki alanına alınıp kapsandığını; arkasından gelen düşünce akımlarının, Fransız Devrimi’nin siyasal ilkelerinin yayılmasının etkilerini hatırlayalım. Batı hegemonyası önce zihinlerde, kültürel dünyalarda kurulmuştur, öyle ki Batılı olmayan ülkelerin aydınları bu dünyanın üstünlüğünü bu etki alanına girerek kabul etmişler fiili sömürgeciliğin yanında ‘gönüllü sömürge’ olmuşlardır.”

Bugünkü dünyada yaşanan sorunların arkasında, bu olayların muhtelif yansımaları bulunmaktadır. Birleşmiş Milletler’in işlevsizleşmesi, AB’nin cazibesini kaybetmesi, NATO’nun müttefikler arasında dahi bir dayanışma ve güvenlik kuruluşu olma vasfının tartışılması, Dünya Bankası’nın, IMFnin, DTÖ’nün politikalarının tepki çeker hale gelmesi sebepsiz değildir.

GELECEK FIRSATI

Türkiye’nin dünya sistemiyle, yani ABD merkezli Batı sistemiyle yaşadığı sorunlara bu bağlamda bakmak gerekir. Burada akıldan çıkarılmaması gereken ilk husus; Türkiye’nin bugün Batı sistemiyle neredeyse Tanzimat’a uzanan ‘bağımlılık ilişkilerini’ değiştirecek güce ulaşmış olmasıdır.

Batı sistemiyle kurulu olan ilişkilerin Batı merkezli olmaktan ‘Türkiye merkezli’ bir yaklaşıma dönüştürülmesinin Batı sistemi tarafından kolayca kabul edilmesini beklemek doğru değildir fakat hakikat bu ki değişmiştir.

“Bunun kaynağında birçok sebep olduğunu söyleyebiliriz, fakat bunlar arasında Türkiye’nin yeni durumda ‘çok boyutlu bir dış politika’ geliştirmesinden, Ortadoğu’ya yaklaşımında ‘Batı çıkarları’ ekseninden uzaklaşarak ‘bölge halkları eksenli’ bakmasından, başta Rusya, Hindistan, Çin olmak üzere Doğu açılımına yönelmesinden bahsedebiliriz.” Türkiye’nin buradaki avantajı Batı’yla olan ilişkileri kurumsal beraberlikleri/ortaklıklarıyla birlikte Doğu’ya açılımıdır. Bu durum, Batı tarafından doğru kavranabilirse sadece Türkiye için değil yeni bir dünya barışı için de, yeni bir dünyanın kurulması açısından da fırsat olacaktır.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar