Vedat Bilgin

Dünyanın bütün mazlumları Türkiye var!
5.02.2018
861

 “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Fransız devşirmesi gazeteciye Cezayir’de verdiği tokat gibi cevabı duymuşsunuzdur. Gazeteci kılığındaki adamın ‘siz buraları yüzyıllarca sömürge yaptıktan sonra yine aynı maksatla mı geldiniz’ türünden soruya ‘Biz o söylediğinizi yapsaydık, siz bana bu soruyu Fransızca değil Türkçe sorardınız’ diye verdiği cevap bir gerçeğe işaret etmektedir. Bu gerçek iki farklı dünya görüşünün, iki farklı medeniyet anlayışının tarihe yansımasıdır.”

Bugün Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Afrika başta olmak üzere dünyanın mazlum coğrafyalarına gösterdiği ilgi, oralarda bulduğu yankı acaba kimleri rahatsız etmektedir?

Batı uygarlığı sömürgeciliği yaratan, oradan emperyalizme ulaşan ve bütün dünyayı yağmalayan bir anlayışa, bir pratiğe sahipken koca bir coğrafyayı kapsayan Osmanlı İmparatorluğu’nun yönetim anlayışında ‘ana vatan-koloni ayrımı’ hiçbir zaman görülmemiştir. Bunun içindir ki yönetimin kapsamındaki coğrafyalar ülkedir ve üzerindeki insanlar devletin tebaası sayılmıştır.

BARIŞIN ADI

Bu bakımdan bırakınız dillerine, ‘din devleti’ dedikleri Osmanlı ‘dinlerine’ karışmayı dahi düşünmemiştir. Osmanlı coğrafyası bu bakımdan ‘Pax Ottomana’dır ve farklı dinlerin farklı inançların sadece birlikte yaşadığı bir yer değil, bütün kültürlerin ve dinlerin korunduğu yerdir.

“Bunu en iyi bilenler o ülkelerin yurtsever aydınları ve halkıdır. Cezayir bağımsızlığına kavuştuğunda, üstelik Türkiye o zamanlarda takip ettiği geleneksel Batı yanlısı dış politika nedeniyle Batıcı bir çizgide durduğu için BM’de Fransa’yı rahatsız etmemek düşüncesiyle davrandığı halde, Bağımsızlık Günü’nde büyükelçilerin kabulünde söyledikleri bu bakımdan önemlidir. Bütün büyükelçilere ‘hoş geldiniz’ diye hitap eden Bin Bella, Türk Büyükelçisine ‘size hoş geldiniz demeyeceğim, kendi evinizdesiniz; atalarınız ve atalarım bu toprakları yüzlerce yıl müstevlilere karşı birlikte savunup bize vatan yapmıştır’ demişti.”

Sömürgeciliğin perişan ettiği mazlum coğrafyanın kadersizliği bu olsa gerektir; bir tarafta yağmalanıp talan edilmiş topraklar, iliklerine kadar sömürülmüş insanlar ve diğer tarafta yine o ülkenin insanlarından devşirilerek sömürgecilerin kültürünü benimseyen kendi halkına karşı aşağılık duygusu içinde bakan ‘devşirme aydın/bürokrat zümrenin’ aşağılık davranış biçimi vardır. Sömürgeci Batılılar, sadece gittikleri coğrafyaları yağmalamakla kalmamış insanlarını köleleştirip sattıkları gibi, oralarda yaşayan halkların dillerini ve dinlerini de değiştirmişlerdir. Yerli halktan devşirdikleri sömürge aydın ve yönetici zümreye sundukları imtiyazlar ise bu işlemleri yaparken kendilerine sunulan hizmetin karşılığı olarak görülebilir.

YENİ BİR SAYFA AÇILIYOR

“Batılı ülkelerin Türkiye’den duydukları rahatsızlığının muhtelif sebepleri arasında (herhalde Maastricht kriterlerinden sapılmış olduğunu düşünmüyorsunuzdur!) son yıllarda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dünyanın neresinde mazlum bir topluluk, neresinde zulme uğrayan bir halk varsa oraya gitmesinin, Türkiye’nin yardım elini uzatmasının önemli bir payı olduğunu tahmin etmek zor değildir.”

Üstelik bugünkü Türkiye, sadece insani yardım götürmekle kalmıyor, o ülkelerde ortak kalkınma projelerinde yer almaya, ticaret hacmini geliştirmeye doğru adımlar atıyorsa, azgelişmişlik zincirini kırmaya dönük hamleler yapıyorsa Batılıların bundan duyduğu rahatsızlığı anlamak lazımdır.

Dünyanın mazlum milletleri bugün farklı bir çağın başladığının farkındadırlar; artık Afrika dâhil bütün coğrafyalarda toplumsal hareketlenme, ekonomik yapıların değişimi görülmekte, Batı hegemonyasının Asya’nın yükselişi karşısındaki sarsıntısı ve yaşadığı krizin derinleşme eğiliminde olduğu her yerde hissedilmektedir. Türkiye’nin yükselişine, hamlelerine ve Ortadoğu’da yaşananlara buradan bakmak gerekir. Dünyanın bütün mazlumlarının yanında Türkiye’nin olması neyin ifadesidir!

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar