A.Turan ALKAN
Ders alınmazsa tarih kendini tekrar eder demiştik; ediyor nitekim. Yaşadıklarımızla yakın dönemin tarihi olayları neredeyse tıpatıp denecek derecede birbirine uyuyor.
Sondan başlayarak geriye doğru gidelim...
Mustafa Kemal Paşa, İstiklâl Harbi’nden sonra rejimi değiştirerek Osmanlı Devleti’ne son vermiş ve Cumhuriyet idaresini kurmuştu. İlân edildiği tarihte M.Kemal Paşa ve çevresindeki birkaç mahreminden başka kimsenin Cumhuriyet talebi filan yoktu. Aslına bakılırsa Cumhuriyet rejimine geçmek, yönetilenler bakımından gündelik hayatta yeni bir başlangıca sahne olmadı; hatta meclisteki silâh arkadaşlarından bir haylicesi, “Nereden çıktı şimdi bu; bize niçin haber verilmeden apar-topar ilan edildi?” diye homurdandılar. M.Kemal Paşa, tarihin ve şahsi talihinin kendisine altın tepsi içinde sunduğu bir fırsatı değerlendirdi. Harbin muzaffer kumandanı, bir halâskâr olarak siyasi ve askeri kariyerinin en yüksek noktasında radikal bir karar vererek rejimi değiştirdi, daha doğrusu yeni devlete yeni bir isim koydu.
RADİKAL REJİM DEĞİŞİKLİKLERİ BUHRANLARIN ÇOCUĞUDUR
Sayın Erdoğan’ın durup dururken ve arkasında kitlevi bir talep yok iken başkanlık diye tutturması bir tekerrür hadisesidir. Tekrarlanan, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e geçişte M.Kemal Paşa’nın uyguladığı ve o dönemde başarılı olan stratejidir. Şartların en uygun olduğu zamanda radikal bir liderlik gösterisiyle rejimi değiştirmek.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, fikriyatı itibarıyla Atatürk’ü kendine bir rol model kabul etmediğini biliyoruz fakat onun stratejisini benimsiyor ve uygulamaya çalışıyor. Başarılı olup olamayacağını ise zaman gösterecek.
Gazi, iktidarı ele geçirmeye başladığı ilk günlerden itibaren ülkenin bütün dinamiklerini ve güç odaklarını ortak bir amaç etrafında birleştiren ustalıklı bir siyaset izlemişti. Erdoğan da aynı şeyi yaptı; konjonktürün altın bir tepsi içinde sunduğu iktidarının ilk döneminde 3Y, yani yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklarla mücadele hedefini koydu ve toplumdaki büyük beklentiyi karşıladı. AB üyeliğine büyük önem verdi ve bu yolda cesaretli reformlara imza koydu. Ardından demokratik bir hukuk devleti için gerekli açılımlara hız kazandırdı. Öyle ki, şahsi alerji sebebiyle Erdoğan’ı ve partisini sevimsiz bulanlar hatta oy vermeyenler bile kendi aralarında konuşurken bu yaklaşımı desteklediklerini belirtmek zorunda kalıyorlardı.
2007’de boy gösteren askeri ve bürokratik vesayetle mücadele Erdoğan için bir başka lütuf teşkil etti ve toplum nezdinde kazandığı moral destek en yüksek noktasına tırmandı.
M.Kemal Paşa iktidarın dizginlerini tam manasıyla kontrol edebildiği andan itibaren Türkiye’de tek tip siyaseti hâkim kıldı ve bütün muhalefet odaklarını etkisizleştirerek parti programını resmi ideoloji haline getirdi. Devlet okullarının tekeli altına alınan eğitim sistemi ile yeni kuşağı, Halkevleri ve Türk Ocakları aracılığıyla şehirli kitleyi resmi ideoloji taraftarı olmaya adeta mecbur etti. Erdoğan da bu adımları çok andıran bir yaklaşım izliyor. İmam hatip okullarını gayri resmi manada ‘Yeni Türkiye’nin yönetici kuşakları’nı yetiştiren bir eğitim üssü olarak değerlendiriyor ve evlatlarının denetimindeki bir özel vakıfla bu süreci tahkim etmeye çalışıyor.
HER KARİZMATİK LİDERE BİR DÜŞMAN LAZIM
Mustafa Kemal Paşa, inkılâplarını meşru ve mazur göstermek için irticâ ve cahillikle mücadele hedefini işaret etmişti. İki dönem arasında benzeşmeyen belki tek husus Atatürk döneminin dış siyaset açısından uzun bir sulh dönemine şahitlik etmiş olmasıdır; onun dış düşmanı yoktu ama bir ‘düşman’ lazımdı; aranan düşman içerde vardı zaten. İrticâ!
Erdoğan iktidarının ilk yılları Atatürk dönemini hatırlatırcasına sulh dönemine denk geldi ve komşularla sıfır problem politikası başarılı oldu. 2011’den sonra ise Türkiye’nin iç ve dış düşman edinmek konusunda hiçbir sıkıntıyla karşılaşmadığını görüyoruz: İçeride, başta paraleller olmak üzere faiz lobisi, Geziciler, çapulcular ve bir kısım iş çevreleri iç düşman ihtiyacını tedarik ettiler. Dışarıda ise başta Suriye ve Mısır olmak üzere neredeyse bütün Arap âlemi (Katar hariç) ve bunlara ilaveten Avrupa Birliği ve zaman zaman ABD, Türk kamuoyuna karşı ‘işte düşman’ diye işaretlendiler.
VESAYETÇİ BÜROKRASİNİN DESTEĞİ ŞART
Tek parti döneminde CHP ordu dahil bütün bürokrasiye hakimdi ve parti, milletin teşkilatlanmış şekli olarak kabul ediliyordu. Erdoğan’ın bürokrasi üzerindeki hakimiyeti, son iki yıl içinde gözle görülür derecede arttı. Ordu ile nizalı görüntü vermenin iç huzursuzluğu, iktidarı Ergenekon ve Balyoz davalarıyla gururu incinen orduyla yeni bir barış ve ilişkilerde restorasyon dönemine taşıdı. İstihbarat, Emniyet ve Adliye kadrolarında iktidar partisini güçlendirici kanun düzenlemeleri yapıldı. İstiklâl Mahkemeleri’ni hatırlatan özel yetkili ve sıradışı bir usulle çalışan özel mahkemeler kuruldu ve bu mahkemeler ne yazık ki yargının tarafsızlığı imajını vahim şekilde zedeledi.
ATATÜRK VE ERDOĞAN; BU BİR ‘NİTELİK’ MUKAYESESİ DEĞİL!
Bu yazıda maksadım Atatürk’le Sayın Erdoğan’ı mukayese etmek değil; sadece iki siyasi çizginin birbirine benzerliğini vurgulamaya çalışıyorum. Esasen nitelik itibarıyla böyle bir mukayese haksızlık olur.
Erdoğan’ın kurmay durumundaki danışmanları, siyasi varlığı 17-25 Aralık olayında kırılma noktasına gelen Erdoğan’a siyasi açıdan çok başarılı bir destek hizmeti sundular ve aradan sekiz ay bile geçmeden onu ülkenin bir numaralı koltuğuna taşımayı başardılar. Kurmay takımının, gerek Avrupa, gerek Türkiye’nin yakın tarihi üzerinde zeki analizlerde bulunduklarını düşünüyorum, 30’lu yıllarda Orta Avrupa’da otoriter yönetimleri, üstelik demokratik seçimleri kullanarak totaliter bir diktaya taşıyan ‘halkla ilişkiler teknikleri’ konusunda ‘başarılı’ adaptasyonlar gerçekleştirdiler. Başarı kelimesini tırnak içine alıyorum çünkü onların başardıkları şey, aslında Türkiye’de kamu düzenini demokratik hukuk devletinden uzaklaştıran, karizmatik tek adam liderliğinde bütün halkın iradesini temerküz etmiş sayan antidemokratik bir inşâdır. Bu inşâ –hiç temenni etmem- tamamlandığında Türkiye’yi, başkaca hiçbir sesin ve farklı rengin kendini ifadesine imkân bırakmayan demir bir yumruğun tehdidi altına sokacaktır.
DEMOKRASİLERİN AŞİL TOPUĞU
Başkanlık rejimine giden yolda Erdoğan, parlamenter demokratik rejimin kendisine tanıdığı hakları sonuna kadar zorlayarak Türkiye’de yeni bir Tek Parti, yeni bir Tek Adam rejimini kurmaya çalışıyor ve bunun için genel seçimleri, sanki başkanlık rejimi için bir referandum, bir plebisit havasına büründürmeyi amaçlıyor. Vaktiyle Orta Avrupa’da da dikta idareleri demokratik kurumların zorlanarak suistimal edilmesiyle kurulabilmişti. Bugün bütün Avrupa, özellikle İtalya, Almanya, İspanya, Portekiz, Avusturya, Romanya gibi ülkelerde o devirler kötü bir hâtıra, bir kâbus gibi telakki edilerek unutulmaya, unutturulmaya çalışılmakta.
Avrupa’nın yakın tarihinde milyonlarca insanı utandıran ve acı çektiren bir kâbus devrini yeniden yaşamak zorunda değiliz. İnisiyatif şimdilik genel halk oyunda ama unutulmamalı, demokrasinin olmazsa olmaz cinsinden temel lazımeleri örselendiğinde yeniden ihyâsı ağır maliyete ve büyük acılara mal oluyor.
Yazarlar
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımının toplumsal meşruiyeti nasıl artar? 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANMuhalefetsiz muhalefet; medyasız medya!... 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.07.2016
13.07.2016
11.07.2016
10.07.2016
8.02.2016
7.02.2016
6.02.2016
4.02.2016
3.02.2016
2.02.2016