Halil BERKTAY
Abraham Lincoln’ın sesini, sırf iki yıl önce Atatürk’ün sesi konusunda yaşadıklarımızla karşılaştırmak için yazmadım. Daha ciddi bir mesele, Lincoln’ın bu halde de dinleyicisine nasıl seslendiği, kitleleri nasıl ikna edebildiği. Zira hemen ekleyeyim ki Mustafa Kemal’in Mustafa Kemal’ken ve sonra Atatürk’ün Atatürk’ken, genellikle “kitleleri ikna” diye bir derdi olmadı. Hiçbir zaman, bir veya birkaç rakibine karşı seçim yarışına girmek, çıkıp meydanlarda konuşmak ve kendi adına oy talep etmek durumunda kalmadı. Onun siyasası, bir yere kadar ordu ve bürokrasi içinde cereyan eden; bir yerden sonra da kamusal çerçevesi, askerî zaferlerin siyaset sahnesini fethedip üzerinde tekel kurmasıyla oluşan bir siyasaydı. Nitekim Erik Jan Zürcher’in de Turkey: A Modern History’sinde işaret ettiği gibi, gerçekten tartışmak ve karar almak gerektiğinde, hemen her zaman (askerî-bürokratik) elitin önünde ve o eliti ikna etmek için konuşuyordu. Meclis’teki bütün müdahaleleriyle birlikte bunun en çarpıcı örneği, her türlü meydan okumayı altetmiş göründüğü 1927’de, kendi yanılmaz ve alternatifsiz liderliğini tescil ettirmek için yazıp CHF ikinci kongresinde altı günde okuduğu Nutuk’tur. Halkın önündeki hitabeti ise daha çok, Cumhuriyetin genel çizgisini teyid etmeye, seçkinler arasında alınmış kararları duyurmaya ve bir ikna söz konusu ise, bakın şimdi bunu yapacaksınız (işte böyle yazacak ve böyle giyineceksiniz) anlamında “ikna” etmeye yönelikti. Yurt gezileri ve inkılâpları tanıtma konuşmaları ile Onuncu Yıl Nutku, bu kategoriden sayılabilir.
Lincoln ise, Atatürk’ün hiç olmadığı anlamda, hep demokratik bir politikacıydı. Daha genç bir avukat, sonra Illinois eyalet kongresinde temsilci, sonra Federal Kongre mensubu olarak, tekelci değil serbest rekabetçi bir ortamda yetişir ve yükselirken, ne parası vardı, ne üniforması, ne ünvanları, ne savaş meydanlarında kazanılmış zaferleri. Konuşarak ikna etme gücünden başka hiç ama hiçbir sermayesi yoktu ve hitabeti de gelip işte bu özelliğe dayanıyordu. Başka herhangi bir politikacıdan çok daha fazla Lincoln, diyor David Bromwich, dinleyicilerini by argument mantık gücüyle, onlarla tartışırcasına kurduğu argümanla yakalıyor ve aynı zamanda bu argümanın ardında, sarsılmaz bir inancın durduğunu hissettiriyordu. Bromwich bu yorumunu, John Ford’un 1939’da çevirdiği Young Mr. Lincoln filmiyle de destekliyor. Gelmiş geçmiş bütün Lincoln filmlerinin yazara göre en iyi sahnesinde, genç Lincoln rolündeki Henry Fonda, hapishane kapısında dikilmiş, içerdeki iki genci bir lynch mob’dan, onları linç etmek isteyen bir güruhtan korumakta. O uluyan kalabalığın içindeki tek tek çehreleri seçiyor ve her birine adıyla hitap ediyor, yaşam öykülerine atıfta bulunuyor, kişisel düzeyde ilişki kurup ikna ediyor, güruhu bireylere ayrıştırarak dağıtmayı başarıyor. Tamı tamına böyle bir şey hiç yaşanmadı, diyor Bromwich, ama sahne, Lincoln’ın güruhları da ne kadar iyi bildiği ve anlattığını, olabilirliği yüksek bir “gerçekçilik” düzeyinde yansıtıyor.
Bununla elele giden bir tevazu sorunu da var. Bromwich, Spielberg’in senaristi Tony Kushner’ın, Lincoln’a ikide bir Shakespeare’den alıntılar döktürtmesine, hiç böyle ukalâlık ve gösterişçiliği olduğunu bilmiyoruz diye itiraz ediyor. Ama en çok kızdığı, Kushner ve Spielberg’in Lincoln’e iddialı bir “tarihsel aktörlük” bilinci izafe etmesi. 1865 başlarındaki köleliğin yasaklanması mücadelesi içinde bir noktada Lincoln, “Şu anda bütün dünyanın gözleri bizim üzerimizde ve insanlık onurunun kaderini elimizde tutuyoruz. Bu fırsatı bize dökülen kanlar tanıdı” (We’re stepped upon the world’s stage now, with the fate of human dignity in our hands. Blood’s been spilled to afford us this moment) gibi, çok tantanalı bir lâf ediyor.
Bromwich’e göre bu sözler tamamen sahte ve yapmacık duruyor. Çünkü bir cakayı, çalım satmayı yansıtıyor. “Biz şimdi burada tarih yapıyoruz” gibi duygular, diyor Bromwich, Lincoln’a yabancıydı. En basiti, “insanlık onuru”ndan söz edemezdi çünkü bu çok daha geniş ve genel kavram, ancak 20. yüzyıl sonlarında, sömürgelikten kurtuluşun yeni ahlâkı ve Birleşmiş Milletler Tüzüğüyle yerleşti. Ama bunun ötesinde, “tarih sahnesinde” yer aldığı pozunu kesen her lider, kendi şanını yüceltirken yönettiği bütün insanlar için bir tehdit oluşturur
(a glory to himself and a menace to all whom he must lead). Bu noktada Bromwich sözü, 20. yüzyıl değilse de 18. yüzyıl sonları ve 19. yüzyıl başının bir askerî diktatörüne getiriyor. Zaten her fırsatta ”alınyazısı”ndan söz eden Napolyon’un, tam da böyle poz kesmeyi çok sevdiğini; Lincoln’ın ise, 1838’deki bir konuşmasının gösterdiği gibi, aynı pozculuğu nedeniyle Napolyon’dan nefret ettiğini hatırlatıyor.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- PKK ve Türk solcuları (3) Silâh, savaş, “Önderlik
10.03.2025 - Yarısı biten sürecin kalan yarısına dair
8.03.2025 - PKK ve Türk solcuları (2) “Adam öldürmeyi oyun mu sandın?”
8.03.2025 - PKK ve Türk solcuları (1) Silâh ve şiddet fetişizmiyle dolu otuz yıl
6.03.2025 - Trump’ın, yeni tip Hitler ve bilinçsiz Leninist olarak portresi
10.02.2025 - Bir demokrasi ve mücadele alanı olarak “ahlâklı denetim”
29.01.2025 - Eksik ve kaygılı bir devrimperestlik: Amerikan Devrimi
25.01.2025 - Marksizmden önce devrim, terör, diktatörlük
16.01.2025 - “Bir günde giriverdik demektir Şamı Şerif şehrine”
24.12.2024 - Kültür Bakanına birkaç soru
20.11.2024
Yazarlar
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları

































































































Hrac Madooglu
Hangi tarafi isterseniz destekleyin, bu sizin hakkiniz. Fakat Gezi olaylari esnasinda, bazi hukumet yanlisi vatandaslar, gayrimuslum vatandaslara karsi irkci beyanlarda bulundular. Prof Ahmet Atan, Yenikoy Muhtari, Olimpiyat madalyali bir guresci Rum, Ermeni ve Yahudilere hakaret ederek halki kiskirtmaya calistilar. Guresci, Akdeniz Olimpiyatlarinda bayragi tasidi, Atan ve Yenikoy Muhtarina sorusturma bile acilmadi. Bu konulara dokunmamaya ozen gosteriyorsunuz ve bunun icin de elestiriyi hak ediyorsunuz. Bu elestirileri tehdid olarak algilamaniz da mantikli bir yaklasim degil. Basbakanin da "Ne gurculugumuzu biraktilar, ne yahudiligimizi, ne de afedersiniz rumlugumuzu" dedigi icin ozur dilemesi gerekir. Dilemedigi surece bellegimizden silemeyiz o sozu.