Halil BERKTAY
The War is Over. Savaş Bitti.
Böyle bir film vardı, Alain Resnais’nin 1966’da çevirdiği. Başrolde Yves Montand oynuyordu. Senaryosunu, kendisi de eski bir komünist olan Jorge Semprun yazmıştı. Biraz otobiyografik izler taşıyordu. Semprun Franco rejimi altında, 1953-1962 arasında kelle koltukta bir illegal örgüt yaşantısı sürdürmüş; İspanya Komünist Partisi’nin hayal âleminde yaşamasını eleştirdiği için “oportünizm”le suçlanarak 1964’te partiden atılmıştı. İki yıl sonraki filminin odağında, 1939’da Fransa’ya sığınmış, otuz yıldır sürgünde yaşayan... ve bir türlü İç Savaşın bittiğine; iyi ya da kötü, yeni bir İspanya’nın doğduğuna; genç nesillerin onları hiç tanımadığına, La Pasionaria’yı ve Los quatros generales’i bilmediğine, İspanya Cumhuriyeti’nin “tarihsel haklılığı”ndan haberi olmadığına inanmayan bir KP karargâhı vardı.
Filmde Yves Montand sahte kimliklerle Fransa’dan İspanya’ya girip çıkıyor, parti merkezine rapor veriyordu. Yeni gerçekleri anlatmaya çalışması, güreş ensesi yapmış bir Picasso’yu andıran lider aparatçik tarafından l’opportunisme pure et simple (saf, yüzde yüz oportünizm) sözcükleriyle karşılanmaktaydı.
Şimdi bana da böyle bir his geldi; kendimi, beni de içine alan, lâkin realiteden sürgün olmuş bütün bir eski komünistler nesline; bana iflâh olmaz bir oportünist gibi, biraz tuhaf bakan yaşlı başlı, nostaljik eğilimli bu kuşağa, bu sefer çok daha büyük bir savaşın bitmiş olduğunu bir kere daha anlatmak konumunda buluyorum.
Bir kere daha dedim, çünkü ilk defa da söylemiyorum bunu. Tâ 1989’dan beri kaç kere söylediğimi ben de şaşırdım. TİKP’den İP’ye giden yoldaki Aydınlık’tan ayrılıp, SBP’nin (sonra BSP’nin) kuruluş sürecine katılacaklar olarak çıkardığımız Sosyalist Birlik dergisinde; ayrıca ve üzerine basa basa, SBP’nin Ankara kuruluş kongresinde (mealen), “bir çağın sona erişini lütfen doğru anlayalım; Sovyetlerin çöküşü İlkçağın sonunu simgeleyen Roma’nın çöküşünden de derin bir olaydır; ayrıca, böyle bir yenilgi ve çöküntünün ardından, yitip gideni aynı ad ve içerikle sürdürmek, canlandırmak mümkün olmaz; kendimizi buna alıştıralım; gelecekte başka bir şeyler olacaksa sosyalizm ve komünizm diye olmayacak” dediğimi çok iyi hatırlıyorum.
Aradan yirmi küsur yıl geçti. Sanırsınız ki aradan geçen zamanda sosyalizmin yeniden yeşerdiği gibi yorumlanabilecek olgular çıkmış. Nerede, ben göremiyorum doğrusu. Fakat nedense, şimdi aynı şeyleri tekrarladığımda olay oluyor; bazı insanlar “allah allah, şimdi bu da nereden çıktı” havasına giriyor; olur mu öyle şey, sosyalizm hiç biter mi diye göğsünü açıyor, bağrını yumruklamaya başlıyor.
Eğer herşeyi unutmak bu kadar kolaysa, tekrar hatırlatayım. Ortada muazzam bir olgu, toplumsal bir fenomen var. Somut bir olay. 19. yüzyıl ortalarında uç vermiş. Bir ihtimalmiş; derken bir ideoloji, sonra bir program, sonra bir uygulama olmuş. İktidara gelmiş, (bir değil, on beş kadar ülkede) devlet olmuş. On ve yüz milyonları, neredeyse insanlığın yarısını yönetmiş. Bütün dünya tarafından, sosyalizm [işte budur] diye tanınmış. Gitmiş gitmiş ve bir yerde çökmüş. Yalnız Sovyetler Birliği ve Doğu Avrupa’yı değil, uluslararası komünist hareketi de götürmüş. Çoğu KP çağımız bitti diye kendi kendini feshetmiş. “Tarihin yönü” diye bir iddia da kalmamış.
Şimdi siz bir türlü bu olaya cepheden, dümdüz bakamıyorsunuz. Ben diyorum ki : Sosyalizm insanlık ve tarih için budur, buydu; biz bunu sübjektif niyetlerimizle, kendimize özgü tanımlarla değiştiremeyiz. Sosyalizm olarak bilinen teoriden, pratikler demetinden, geride bıraktığı mirastan, artık politik olarak da, örgütsel olarak da, programatik olarak da bir şey çıkmaz. Hiçbir pratik önemi, kitlelere (yeniden) sirayet gücü olamaz. Bu ağaçtan artık dibine herhangi bir meyve düşmez. O gölgelikte bekleyip durmayın. Adı da içeriği de dahil, yeni ve başka şeyler düşünmek lâzım.
Siz bir kere sosyalizmin “bu” olmuş ve “bu” olarak ölmüş olduğunu bile kabul etmek istemiyorsunuz. Hep ilk baştaki niyetleri, insanlığın sosyalizme bağladığı ve yüklediği özlemleri, bir “ruh”u, “devrimci ütopya”yı, ya da tarihte varolan sosyalizmin aslında sosyalizm olmadığını, ya da eski solun hatâlarını solla, sosyalizmle özdeşleştirme “yanlışı”nı öne çıkarıyorsunuz.
(Son ifade, Oya Baydar’ın internetteki, net olmayan, herşeye kızıp hayıflanan; sosyalizmin bittiği tesbitine çatarken evet, bitti anlamına gelen bir yığın şey de söyleyen Sol geçmişte kalmadı mıyazısından özet. Ne yardan geçiyor ne serden. Ben yanlışını aldım. Ama adından yöntemlerine kadarkendini yenilemekten söz ettiğini de belirtmeliyim.)
İlk reaksiyonum şu : Sosyalizmi tarihsel bir gerçeklik değil, özlemlerinizle ilgili, kafanız ve yüreğinizdeki bir şey gibi tanımlamak, bana çok mistik geliyor. İlginçtir; bu soruna yönelik yazılarda, coşkulu ama içeriksiz; insanları düşünmeye değil duygusal tepkilerle taraf tutmaya dâvet eden; feryatlar (Baydar) ve isnatlarla (Margulies) dolduruşa getiren, keza mistik-cerbezeli bir üslûp da var. Marksizm kadar rasyonel (olması gereken) bir yöntem ve sosyalizm kadar rasyonel (olunması gereken) bir konudan geriye, Arif Damar’ın “var yok dinlemez çocuk isteği” kalıyor.
Şu özlem ve niyet sosyalistliğinin programı nedir ? Var mıdır, ayakta kalan ve kitleleri çağırabileceğimiz bir sosyalizm programı ? Bunca boş lâfın ortasında kimse, bu en basit soruyu aklına bile getirmiyor.
Yazarlar
-
Mehveş EVİNBu bir haber değildir: Türkiye, doğal alan kaybında birinci 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFed mi, TCMB mi? Çetrefilli bir soru, ironik bir cevap 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇözümün kolaylaşması isteniyorsa… 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZPKK’nın son açıklaması: Süreç devam ediyor, ama nasıl ? 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“İnsanın ümüğüne bu kadar çökülmez…” 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUTrafik, yargı ve casusular 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Süreç’te yeni safha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞHamdi Ulukaya (Çobani) en zengin Türkiyeli seçilmesi üstüne... 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİİmamoğlu'na casusluk tutuklamasının akla getirdikleri 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciFaizi MB’mi yoksa Adliye mi belirliyor? 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselMerkez Bankası zor bir viraja girdi 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBürokrasi, tarımın gerisinde kaldı 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞALTINA, DÖVİZE BAK GÖR HALİNİ… 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRBatı’nın krizi, küresel düzenin çözülüşü: Türkiye için dönüm noktası üzerine senaryolar ne? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanBöyle giderse bu tren bu tünelden çıkmaz 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm süreci… Yüzlerde hâlâ niye kaygı ifadesi var? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURPKK neden Schrödinger'in kedisine benzedi? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNPKK’nin çekilme hamlesi ne anlama geliyor? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’de milliyetçiliğin reformu meselesi 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçayİstikrarsızlık üreten istikrar programı 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANNereye doğru gidiyoruz? 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÇete savaşı mı? 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünAsker göndermek ya da göndermemek… 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarışın Halklaşması ve Demokratik Toplum Sürecine Çağrı... 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçYoğurtsuz, tereyağsız ve tavuk etiyle iskender kebap olur mu? Olur ama… 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkan‘Büyük iddialar, büyük kanıtlar gerektirir’ 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (2) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalProtestolar Amerika’yı sallıyor (mu?) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHukuk binasını yıkmayın efendiler 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKronik siyaset bunalımı… 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBir toplum geleceğe nasıl hazırlanır? 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTürkiye’nin dilleri, İslam’ın lehçeleri, Allah’ın ayetleri 20.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTKürt siyasi temsili sorunu 19.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRMilyonlarca dolarlık LPG filosu ve otel zinciriyle Paramount operasyonunun en dikkat çekeni: Şaban K 19.10.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezKültürel hegemonya: “Hay Bin Yakzan” bize ne söyler? 19.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERFransa’yı krizden kurtaran emeklilik hakları 19.10.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Bora“Çetin Ceviz Çıkan Ankara Ahalisi” 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞTrump’ın meşruiyeti var mı ki! 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuHukuksuz Türkiye inadı ve af… 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIREkonominin düzelmesi Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bağlı… 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar dışarıda güvercin içeride şahin: Neden? 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAMilli takım ışık saçtı: Maçın kahramanını açıkladı 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENSadece DEM mi, ya CHP'nin ettikleri? 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRDEMOKRATİK TOPLUM VE "YILIŞIK" FOTOĞRAF 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları






























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.03.2025
8.03.2025
8.03.2025
6.03.2025
10.02.2025
29.01.2025
25.01.2025
16.01.2025
24.12.2024
20.11.2024