Hasan CEMAL
Bir pazar sabahı… Gri, kurşuni, soğuk bir hava. Yağmur çiseliyor. Boğaz'a sis inmiş. İnternetten haberleri okuyorum. Adaletsizliğe karşı içimde isyan duyguları tomurcuklanıyor. Memleketten devlet manzaraları var bu yazıda, insanlara büyük acılar çektiren...
Adaletsizliğe isyan etmek!
Ve bir yazı yazmak…
Hepsi bundan mı ibaret?..
Bi tür vicdan temizliği yani…
O kadar mı?..
Bilemiyorum.
Ama elimden başka ne gelebilir ki?..
Yazıyla isyan etmek!
Bir pazar sabahı…
Gri, kurşuni, soğuk bir hava.
Yağmur çiseliyor.
Boğaz’a sis inmiş.
İnternetten Malatya’daki Zirve Yayınevi Katliamı sanıklarının hapisten salındıklarına dair haberleri okuyorum.
Bu adaletsizliğe karşı içimde isyan duyguları tomurcuklanıyor.
'Yalnızca Hıristiyan oldukları için katledildiler'
Protestan Kiliseler Derneği bildiri yayınlamış:
“2007 yılı 18 Nisan'ı Türkiye 'de yaşayan Protestan Hıristiyanlar için çok zor bir gün olmuştur. O gün Zirve Yayınevi çalışanlarından Necati Aydın ve Uğur Yüksel ile birlikte Alman uyruklu Tilman Geske yalnızca Hıristiyan oldukları için, beş genç tarafından ağır işkenceler uygulanarak ve sonunda boğazları kesilerek vahşice katledilmişlerdir.
Serbest bırakılan katil zanlıları duruşmalar boyunca ölenlerin ailelerini, sivil toplum kuruluşlarının aktivistlerini, basın mensuplarını ve avukatları defalarca ağır bir şekilde tehdit etmişlerdir.
Bu durumda tehdit edilenler de büyük bir tedirginlik yaşamaya başlamışlardır.
Bu tahliye, Hıristiyanlar arasında büyük bir üzüntü ve adalete inancın yitirilmesi etkisi yaratmıştır.”
Böyle adalet mi olur?
Bir pazar sabahı…
Erhan Tuncel’in tahliyesi ile, cezaevinden çıktıktan sonra yaptığı açıklamaları okuyorum.
Sevgili Hrantuzaklardan el sallıyor.
Herhalde o da adaletsizliğe isyan ediyor.
Rakel’in acılı yüzü gözümün önünde…
Böyle adalet mi olur?..
Adaletsizliğin bu kadar insafsızca kol gezdiği bir diyarda barış ve huzur nasıl kapımızı çalabilir ki?..
Katillerin kahramanlaştırıldığı bu topraklarda, bu karanlık zihniyet dünyasında demokrasi vehukukun üstünlüğü nasıl yerleşebilir ki?..
İsyan ediyorum.
İçime kasvet basıyor.
Hiç mi rahat nefes alamayacağız bu memlekette?..
Günaydın Sevan kardeşim
Sevan Nişanyanhaberlerine göz atıyorum. Aydın Engin’inT24’deki yazısını okuyorum.
“Çünkü Sevan Ermeni’dir ha?..
Torbalı açık cezaevinde gardiyanın biri Sevan Nişanyan’ın kredi kartını çaldı.
Hırsızlık kamuoyunda duyuldu.
Fatura hırsıza değil Sevan Nişanyan’a kesildi ve apar topar Torbalı açık cezaevinden Bucakapalı cezaevine postalandı.
Sevan Nişanyan’ın yeni cezaevindeki koşullarını kadim dostu, Şirince Matematik köyü gibi anıtsal bir işi birlikte kotardığı arkadaşı Ali Nesin aktarıyor:
'Matematik Köyü'nün mimarı Sevan Nişanyan'ın içinde bulunduğu koşullar:
Eski tip tavuk nakil kasalarını andıran 60 kişilik bir koğuşta 103 kişi kalıyorlar, ki bu tenha zamanlarmış, sayı bazen 130'u bulurmuş.
İki kişilik yer yatağını ve tarif edilmeyecek kadar pis bir şilteyi üç kişi paylaşıyorlar.
Sevan'a ranza verilmesi mahkûmlar arasında isyan çıkartırmış. Ama o, başkalarının daha kötü durumda olduğuna işaret ederek ‘şükür iyiyim’ diyor!
Gece koğuş ısıtılmamakta, ayrıca havasızlıktan dolayı pencereler açılmaktadır, dolayısıyla mahkûmlar gripten kırılmaktadır.
İdarenin verdiği yemekler yenmeyecek kadar kötüdür.
Yüksek gazlı kömür dumanı çıkaran iki baca yüzünden 100 metrekarelik avlu kullanılamamaktadır.
Koğuşta masa ve iskemle yoktur. Dolayısıyla Sevan gibi ranzası olmayanlar gün boyunca oturacak yer bulamamaktadır.
Ama Sevan koşullara kahramanca direniyor.
Gençliğinde de böyleydi, biliyorum.”
Bir pazar sabahı, yağmur çiseleyen kurşuni bir havada:
- Günaydın Sevan kardeşim, diye bağırıyorum uzaklara doğru…
Sesimi duyabiliyor mu?..
Hatice Can'ın onuru
Taraf’ın manşetinde yer alan, Dilek Gedik’in “Bu bir suç duyurusudur!” başlıklı haberiyle, Radikal İki’de İrfan Aktan’ın “Hatice Can’ın Onur’u” başlıklı yazısını okuyorum.
İçim fena oluyor.
Yine lanet okuyorum adaletsizliğe…
Can ailesinin derin acısını -aynı zamanda bir baba olarak- yüreğimde hissetmeye çalışıyorum.
ODTÜ'lü Onur'un çiğnenen onuru
Onur Yaser Can.
28 yaşında, ODTÜ mezunu mimar.
Tarih, 2 Haziran 2010.
11 gram esrar satın aldığı suçlamasıyla polis tarafından gözaltına alınır.
Ailesine haber veremez, avukat çağıramaz, polis ikisine de izin vermez.
Onur’un gözaltı işlemi de, ifadesi de kayıt dışıdır. Savcıdan gözaltı kararı da yoktur.
Onur, gözaltında çırılçıplak soyulur.
‘Vücut boşlukları’ elle aranır.
Onur, küçük düşürülür.
Onur, korkutulur.
Polise muhbir olması istenir.
Onur, işkence görür.
Çıkış için alınan doktor raporuna ilişkin muayene polislerin önünde yapılır. Sonuç, basit bir darp ve cebir raporudur.
İki gün sonra, 4 Haziran 2010’da, savcının talimatına karşın tekrar emniyete götürülür, bir süre daha tutulur.
Yine işkence görür.
Serbest bırakılır, ama polis tacizi devam eder.
Onur, çok tedirgindir.
Avukata vekâlet verir.
Avukatının polisten soruşturma belgelerinin verilmesine dönük talebi reddedilir.
Gerekçe ‘gizlilik’tir.
Onur, üçüncü defa ifade için Emniyet’e çağrılır.
Korkar.
Emniyette bir daha o insan onuruyla bağdaşmayan muamelerle karşı karşıya kalma ihtimalinden ürker.
İstanbul’dan telefon açar Ankara’daki ailesine. Annesi Hatice’yle babası Mevlüt’e anlatır başından geçenleri.
Ve akşam vakti üçüncü kattaki evinin penceresini açar, boşluğa bırakır kendisini…
Tarih, 23 Haziran 2010’dur.
Doğum gününden bir gün önce gözaltındayken yaşadığı insanlık dışı muamelenin ağırlığı karşısında ancak yirmi gün direnebilmiştir.
Onur'u için intihar eden Hatice Can
Onur’un ailesi mücadeleye devam eder.
Altı polis hakkında, “ağırlaşmış işkence, görevi kötüye kullanma ve cinsel saldırı” suçlarından dolayı suç duyurusu yaparlar.
Suç duyurusundan sonraki soruşturmada bir yılda üç savcı değişir. Sonuncu savcıMuammer Akkaş,cinsel saldırı ve işkence suçlarından takipsizlik kararı verir.
Resmi evrakta sahtecilik suçundan yargılanan polis Salih Bahar ile Soner Gündoğdu iki buçuk yıl hapis cezası alırlar.
Takipsizlik kararı, aile tarafından Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne götürülür.
Cinsel saldırı ve diğer iddialarle ilgili suç duyurusu üzerine Emniyet’te başlatılan disiplin soruşturmasında polis memurlarına bir günlük maaş kesme cezası verilir.
Aile soruşturmanın iptali için dava açar.
İstanbul 8. İdare Mahkemesi, cinsel saldırı iddiasına yönelik nezarethanedeki kamera kayıtlarını ister. Ama kayıt olmadığı belirtilir.
Mahkeme, emniyetin “yetersiz, etkisiz ve eksik” disiplin soruşturmasının ve bir günlük maaş cezasının iptaline karar verir.
Bu kararı temyiz eden emniyet, mahkeme kararının gereğini yerine getirmek adına iki polisin cezasını 300 gün kıdem durdurma cezasına çevirir.
Komiser Hakan Aydın ile Yunus Başay, Muhammet Ongun ve Onur Ülker isimli polislere “kötü muamele ve cinsel istismar” suçlarından somut delil olmadığı gerekçesi ile ceza vermez. Bu karara karşı açılan dava da reddedilir.
Aile, Danıştay’a gider.
Aile, Anayasa Mahkemesi’ne başvurur.
Ama üç buçuk yıl boyunca hukuk kapıyı çalmaz, adalet uzak kalır Can ailesinden…
Ve mart ayının başında bu kez Hatice Can, Onur’un annesi, evinde pencereyi açar ve kendisini boşluğa bırakır.
'Kızımızın Anne diye haykırışını duydum...'
Mevlüt Can, Onur’un babası, şöyle anlatır:
“Hatice yeni kalkmış, kahvaltıyı hazırlamıştı. Kahvaltıyı beraber yaptık. Kızımız klarnet çaldığı için, o zarar görmesin diye balkonda sigara içmeye karar vermiştik. Çaylarımızı aldık, gazetelerimizi okuduk. Ben duştan çıkarken, Ezgi’nin anne diye haykırışını duydum. Yatak odasına girdiğimizde, camın kenarında bir tabure ve terliğini gördük.”
'Biz aslında tutunmuştuk hayata…'
ODTÜ Sosyoloji bölümünden birincilikle mezun Ezgi Can şöyle anlatır:
“Annem üç buçuk yıl boyunca hayatta kalmak için son güne kadar çabaladı. Son güne kadar her şeyi denedi. Fransa’ya yanıma gelip gittiği için Fransızca kursuna dahi gitti. O kadar çabaladı ki, her şeyi denedi. Ama öldürdüler onu…”
Ve son olarak şöyle der Ezgi Can:
“Biz aslında tutunmuştuk hayata…”
Bu memlekette yaşamak için, hayata tutunmak için ille de acı çekmek mi lazım?..
Twitter: @HSNCML
Yazarlar
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımının toplumsal meşruiyeti nasıl artar? 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANMuhalefetsiz muhalefet; medyasız medya!... 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
28.11.2024
12.11.2024
24.10.2024
27.08.2024
20.04.2024
9.04.2024