Hasan CEMAL
Evet, kapkara bir gün.
Bunun adı katliamdır.
Soma katliamı!
Maden işçilerimizin, madenci ailelerin büyük, derin acılarını paylaşıyorum.
Allah hepsine kolaylık versin.
Bu katliam karanlıkta kalmasın.
Bu katliamın, tarihimizin en büyük maden faciasının hesabını iktidar odakları bir an önce vermek zorunda.
Bu hesap her şeyden önce insanlık adına verilmek zorunda.
Yazıktır, günahtır.
İnsan hayatı bu kadar ucuz mu?
İçim yanıyor.

T24 yazarı Aziz Çelik’in dediği gibi:
Soma’da tam teşekküllü bir iş cinayeti işlendi.
Türkiye tarihinin en büyük iş cinayetlerinden biri yaşanırken, ölü sayısı gizleniyor.
İşçilerin tam teşekküllü bir şekilde korunması gereken maden ocağında tam teşekküllü bir iş cinayeti yaşanıyor.
Yapması gerekenleri zamanında yapmayanlar, önlemleri almayanlar, etkin denetim yapmayanlar, yüzlerce işçiyi ölüme yollayanlar şimdi yalanlarla cinayeti örtmeye çalışıyorlar.
Elbirliği ile cinayeti örtmek, faili karartmak istiyorlar.
Ancak hiçbir yalan cinayeti örtmeye yetmez.
Soma’da kaza yok.
Soma’da cinayet var.
Kelimenin tam anlamıyla cinayet var.
Maden işçilerinin çilesi kendimi bildim bileli hiç bitmedi.
Maden kazaları emekçilerin peşini hiç bırakmadı.
Her seferinde büyük laflar edildi.
Ama değişen bir şey olmadı.
Maden emekçileriyle aileleri ne yazıktır ki çok büyük acılar yaşamaya devam etti.
Onlar için acı sanki alın yazısı, kader.
İsyan ediyorum.
Böylesine acılar ne alın yazısıdır, ne de kader.
Soma katliamı!
Bir an önce hesabını verin.
Katiller, sorumlular kimse yargı önünde hesap versin.
Evet yazıktır, günahtır.
İçim yanıyor.
Daha önce Paris’ten yazdığım yazı aşağıda yer alıyor...
PARİS HERKESİ EZEMEZ!
PARİS
Soğuk ve yağmurlu bir hava.
Bir açıyor, bir kapıyor.
Güvenmeyeceksin.
Eğer şemsiyen de yoksa bir anda bardaktan boşanırcasına yağan yağmur altında sırılsıklam olmak da var.
Ama Paris’tesin!
Hava yağsa da, esse de öyle.
Hemingway ne demiş?
Paris bir şenliktir!
Selçuk Demirel’le kim bilir kaçıncı kez St. Germain’in daracık sokaklarında derin sohbete dalmış halde yürüyoruz.
‘Roboski’den bir Guernica çıkacak mı?’
Bana her seferinde olduğu gibi tarihsel ve kültürel dersler vermeyi de ihmal etmiyor:
“Bak ne yazıyor o plakette? Picasso. Başka? Guernica. Yıl 1937. Guernica adını taşıyan Bask köyü İspanya İç Savaşı sırasındaNazi Almanya’sının uçakları tarafından yerle bir ediliyor. Ve yaşanan o korkunç katliamdan Picasso’nun ölümsüz eseri Guernica çıkıyor.”
Kendi kendime soruyorum:
“Bizde acaba Roboski katliamı böyle resmedilecek mi?..”
Sevgili Selçuk devam ediyor:
“Picasso Guernica’yı bu evde boyamış... Paris o tarihte Nazi işgalialtında. Bazı sanatsever Alman subayları Picasso’nun evini ziyaret ettiklerinde sorarlar, nasıl yaptınız bu büyük eseri diye... ‘Ben yapmadım ki, siz yaptınız!’ olur Picasso’nun yanıtı...”
Hafıza oyunları
Restaurant La Grenouille yazıyor.
İki yanında iki kurbağa poz vermiş.
“Bir kurbağa bacağı lokantası... Özelliğine gelince... Bak şu köşede küçük bir masa var. O genellikle boştur. Ara sıra yoksul, parası olamayan biri gelip oturur, kurbağa bacağını yer gider. Para alınmaz ondan...”
Gök gürledi, yağmur şakırdadı.
Kendimizi bir kahveye attık.
İyi de oldu.
Nilüfer Göle’nin Legion d’honneur nişan törenine giderken, yol üstünde birer bardak beyaz şarap fena olmayacak.
“Paris insanı ezer!”
Bu hafıza denen şey korkunç.
Bu cümle birdenbire çıkıp geliyor belleğin kuytuluklarından…
Paris’le ilk karşılaşma ve nefret
Hatırlıyorum, nereden geldiğini.
Kimse Kızmasın, Kendimi Yazdım’dan. Bilgisayarımdan kitabımın o bölümünü buluyorum.
Paris insanı ezer!
Günlüğünde, yine Café Flore’da yazdığın böyle bir cümle var. Paris’in güzelliği, görkemi, kültürel, tarihsel derinliği…
Bir üçüncü dünya ülkesinden gelen gencin, Paris’le ilk karşılaşmasında yaşayabileceği şok...
Ho Chi Minh, Pol Pot gibi Fransız sömürgelerinden Paris’e ilk kez gelenlerin bu rüya şehirde gördükleri her türlü zenginlik karşısında hissettikleri şaşkınlık, hayranlık ve tepki...
Bu tepkinin, kendi ülkelerinin yoksulluğunu düşündüklerinde, zamanla kapitalizme, Batı’ya yönelik nefrete dönüşmesi...
Paris’te o pazar sabahı Doğan Bey’i (Avcıoğlu) hatırladığında, günlüğüne çiziktirdiğin notlar arasında şunlar da var:
“Batı’nın üstünlüğü karşısında duyulan tepkiler, kompleksler...
Batı ülkelerine ilk gidildiğinde çengelini zihinlere asan ‘Onlar neden ileri gitmiş, biz niçin geri kalmışız?’ soruları...
Fikirlerimizin radikalize olmasında, devrimci raya kayıp antikapitalist çizgiler edinmesinde bu soru da kesin rol oynadı.”
Tabii herkes için geçerli değil.
Kimi körü körüne Batı hayranlığına kayıyor.
Kimi Batı’yı akılcı biçimde tahlil ederek Batı’yı Batı yapan çerçeveyi yerli yerine oturtuyor.
Kimi Batı’yı Batı yapan değerlerin bir bölümünü özümseyerek Batı’yı aşacağına inanıyor.
Kimi de tam anlamıyla Batı düşmanı kesiliyor. Yani İslamcı radikaller, komünistler...
Prof. Touraine: Fransızların size ihtiyacı var
Legion d’honneur nişanını takmadan önce yaptığı konuşmadaProf. Alain Touraine, Nilüfer Göle’yi çok güzel anlatıyor.
Şu satırların altını çiziyorum.
Bizim için çok önemlisiniz, çünkü bizi medeniyetler kıyaslamasının kolaycılığından uzaklaştırdınız.
Bu ödülü almanınız en önemli sebeplerinden biri, kültürlerin tanışması ve kültürler arasında ortaklığın bulunması gibi, hepimizin ortak vazifesi olan konularda sosyal bilimler dünyasında ilklerden biri olmanız.
En büyük erdeminiz, kültürlerarası ilişkilerde ötekinin reddini içeren sabit formüllerden uzak durmanız olmuştur.
Artık dünyada Batı ve Doğu karşılaşmasıkaçınılmaz olduğu için sizin geliştirdiğiniz çalışmalar çok önem arz ediyor.
'Open space democracy'den bahsettiginiz Gezi hareketi üzerine çalışmanızda da gösterdiğiniz gibi yıllardır kamusal alan kavramına ufuk açan yorumlar getirmektesiniz.
Ötekinin kabulü, tanımamanın getirdiği korkudan kaçınma, modernliğin 'üniversalliği', farklılığa saygı gibi konularda getirdiğiniz açılımlar, hem ülkenizde, hem Fransa'da, hem de bütün sosyal bilimlerde ne kadar önemli bir yere sahip olduğunuzu gösterdi.
Bugün burada size bir başarı örneği vermek istiyorum. O da sizsiniz.
Gerek kişiliğiniz ve özel hayatınız, gerek entelektüelliğinizle, Türk olduğunuz kadar Fransız’sınız.
Bunu Paris gibi bir yerde, bazen farklı kültür ve kökenden gelenlere duyulan çekincelere rağmen kucaklayan, hoşgörülü, küresel bir moderniteye herkesin katılımını teşvik ederek gösterdiniz.
Paris'te bu kadar harika bir şekilde Türk olduğunuz için bu kadar Fransızsınız.
Bazen savunmacı taşralılığı (provencalisme defensive) ve yıpratıcı özeleştiriyi (autocritique destructive) bir dövüş sporu haline getirenFransızlara, Türk olmanın nasıl içselleştirildiğini böyle güzel gösterdiğiniz için biz Fransızların size ihtiyacı var.
Bir Türk olarak, hem bu kadar sahici, hem de bu kadar açık ve kozmopolit olmayı nasıl başardığınızı bize de öğretmenizi bekliyoruz.
Yüz hatları, bakışları öyle ki, Prof. Alain Touraine’in bu son iki cümlesi, belli etmek istemiyor ama galiba Nilüfer Göle’yi epeyce duygulandırıyor.
Gölgede kalanlara bakarken…
Nilüfer Göle’nin göğsüne, çok sevdiği hocası tarafından Fransa’nın en büyük onur nişanı takıldıktan sonra kendisini dinliyorum. (Göle’nin konuşmasının tam metni T24’te.)
Şu satırlarının altını çiziyorum:
Aile hayatımız ile Türkiye’nin tarihi mütemadiyen birbirinin içine girer, küçük ailemiz ile büyük tarih arasındaki sınır aşınırdı adeta.
Cumhuriyet’in ritmi ile yaşardık.
Onun modern kültür dairesine yakın olduğumuz kadar, çalkantılarını ve siyasi rahatsızlıklarını da yakinen hissederdik.
Ben bu Cumhuriyet’in gölgede kalan yüzüyle ilgileniyordum.
Cumhuriyet’in entegre olmakta zorlandığı, asimilasyona zorladığı, yok ettiği ya da inkâr ettiği kesimlerle.
Bu ise kendi aile mirasıma sırtımı dönmeyi, kendi ezberlerimi bozmayı, özel tercihlerimden, hatta zevklerimden feragat etmeyi gerektiriyordu.
Sosyolog mesleği, Öteki’ne yönelen misafirperverlik kadar, kişinin kendisine karşı bir şiddet kullanması anlamına da gelebilir…
Ve en yakınları tarafından bu bir ihanet olarak algılanabilir.
Nilüfer Göle’yi kutlarken kulağına eğiliyorum:
“Paris seni ezememiş!”
Sonra ne mi yaptık?..
Hava çok güzeldi.
Islak bir Paris gecesinde, hep birlikte Bar de Marche’ye yürüdük, hep birlikte neşe içinde sevgili Nilüfer’in nişanını kutladık.
Yazarlar
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımının toplumsal meşruiyeti nasıl artar? 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANMuhalefetsiz muhalefet; medyasız medya!... 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
28.11.2024
12.11.2024
24.10.2024
27.08.2024
20.04.2024
9.04.2024