Kemal CAN
Bugüne kadar “olasılığın” gücünü iktidar, referandum sırasında pozitif, 24 Haziran’da negatif anlamda kullanmayı başardı. Olsa ne iyi veya olursa fena olur seçeneklerinden politik bir çıktı yarattı. Şimdi, yine ”beka davası” üzerinden “fena olur” olasılığını siyaset masasına sürüyor.
Son yıllarda her seçimde olduğu gibi, yine “bir şey olmaz” ile “bu sefer sürpriz” arasındaki uzun parkur açılmış durumda. Araştırmalar, analizler, hissiyatlar çok geniş bir yelpazeye yayılıyor, hatta bir kısmı parkur boyunca fazla geziniyor, farklı farklı noktalarda beliriveriyor. Seçimden sonuç bekleyenleri en sert şekilde azarlayanların bile araştırma rakamlarına ilgilerini saklayamadıkları görülüyor. Buna karşılık, 20 yıldır her adımını anketlerle ölçtüren Tayyip Erdoğan, araştırmalara ilgisini ve güvenini kaybettiğini söylüyor. Galiba, hayal kırıklıklarından veya kazalardan korunmak için “totem yapan” sayısı da hiç az değil. Önemli ve şaşırtıcı sonuçlar için sevinç de, endişe de, “yok canım olur mu öyle şey” denilerek yatıştırılmaya çalışılıyor. Ayrıca, daha önceki seçimlerden biraz daha farklı olarak, iktidar tarafından belirlenen atmosfer bu sefer daha az etkili, son aya girilirken bile çoklu ruh hali hâlâ devam ediyor. Sanki herkes başka bir seçime ilerliyor, başka bir seçimi takip ediyor gibi.
Bilindiği üzere iktidarın -Bahçeli tarafından çerçevesi çizilen- seçim stratejisi, bugün yürürlükteki “beka davası” söylemine dayanıyor. Çok erken ve yüksek dozda kullanıma giren kutuplaştırma dilinin şimdiden vardığı nokta, 31 Mart’a kadar nereye tırmanabileceğini belirlemeyi zorlaştırıyor. Erdoğan’ın “konsolidasyonu sürdürmemiz lazım” tespiti de, önemli bir iktidar bekası endişesine işaret ediyor. Dolayısıyla, iktidar genel seçimin bile üzerinde bir referandum tekrarı ruh haline çok daha yakın. Muhalefet partileri ayrı, adayları ise daha da ayrı bir seçim havasında. CHP’nin kendi seçmenini de çok kızdıran, ortaklaştırılması zor taktik yığını bir tarafta. Metropol adaylarının her birinin başka bir dille, başka önceliklerle ama neredeyse bağımsız kampanya yürütüyor olması diğer tarafta. İYİ Parti ve Saadet Partisi’nin 24 Haziran’da sözünü ettikleri iktidarın oy konsolidasyonunu çatlatma, yükselen dip dalga iddiaları yine yürürlükte. HDP’nin “kazanırken, kaybettirme” politikası devrede.
Seçim ne işe yarar? Neyi ölçer? Ölçü nasıl sonuç doğurur? Tartıya güven olur mu? Bütün bu sorular da yine gündemde. Erdoğan’ın bölgede ters etki yarattığı görülen kayyım tehdidini “halk geri verse de alırız” seviyesine çıkartması, seçim kurullarının kararları tartışmaları iyice tırmandırıyor. Bütün bu soruların çok haklı gerekçeleri olduğu gibi, neredeyse tamamının cevaplarının belirsiz olduğu ortada. Ancak, on yılda on kere sandık kuran iktidarın, seçimlere yoğun ilgisi, hatta bağımlılığı da açık. Zaferlerini, gücünü ve meşruiyetini de, korkularını, zayıflıklarını ve kaybetme riskini de -her neyi ölçüyorsa- bu tartıdan devşiriyor. İktidar seçime aşırı bağımlılığını, herkesi de bu ölçüyle hizaya sokarak yaygınlaştırmak istiyor. Bir taraftan tek siyaset alanı, tek ölçü haline getirilen seçimin önemini korumak; bir taraftan da değişmezliği gösteren bir kalkana çevirmek ikilemini hem besliyor, hem iyice içine gömülüyor. Fakat, öncekilerden farklı olarak iktidarın muhalefete göre bu seçime çok daha fazla önem atfettiğini veya böyle bir hava vermek istediğini izliyoruz.
Çeşitli nedenlerle daha önce oy verdiği partilere kızmış, küsmüş, heyecan göstermeyi istemeyen veya bundan korkan muhalefet seçmeninde de, iktidarın son birkaç seçimdir pek hareketlendiremediği, yüksek vaatlerle de, endişelerle de pek motive olmayan destekçilerinde de, merak uyandırıcı bir sessizlik hakim. Hangisinin sessiz hareketliliğinin seçim sonucunu belirleyecek olduğu sorusu da ortada duruyor. İlk araştırma sonuçları, iktidar partilerinin korumaya çalıştıkları konsolidasyonun epey gevşediğine, ekonomik kriz tablosunun beklenenden fazla etki göstermeye başladığına dair işaretler veriyor. “Uçup gideceğiz” diye çıkılan yolda, engelleri aşmak için öne sürülen “beka davası” bahanesi seçmeni yakalayamıyor. Her şeyi çözecek güçte olunduğu iddiası, hep ciddi sorunlar açmaya muktedir odakların varlığı teziyle zayıflıyor. Düşmanlar çuvalı genişletildikçe, inandırıcılık sorunu da büyüyor. Daha önceki seçimlerde de potansiyel olarak var olan tavandaki ve tabandaki iç gerilimler daha zor dengelenebiliyor. İktidara yakın diye bilinen bazı araştırmacılar da, bu tezleri destekleyen gözlemler paylaşıyor.
Mesela, Türkiye’nin en kalabalık altı şehri; İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Antalya ve Adana’da -ki toplam nüfusun yüzde 40’ı- iktidarın belediye başkanlıklarını kazanamaması ihtimali ciddi ciddi dile getiriliyor. Böyle bir olasılığın gerçekleşmesi, hem ciddi bir oy yüzdesi değişimi, hem de beş metropolün iktidardan muhalefete geçmesi demek. Muhalefet seçmeni açısından, hayal kırıklığının yıkıcılığından sakınmanın veya tutarlı-ahlaki gelmeyen siyasi taktiklerin ortağı olmaktan kaçınmanın anlaşılmaz bir tarafı yok. Elbette, olanın içe sinmemesi, olamayacaktan endişe etmek ve bunu dillendirmek de herkes için hak. Fakat, anti-demokratik yöntemlerle el konulmuş bütün kayyım belediyelerini -yanına yenileri de eklenerek- kaybeden, 32 milyon insanın yaşadığı en büyük altı metropolün tamamını muhalefete kaptıran, bir süredir devam eden oy kaybında ciddi hızlanmayla yüz yüze kalan bir iktidar resmi, en radikal “bir şey olmaz” ekibinin bile sırtını dönebileceği bir tablo değil.
Her şeyin son derece kötü, gidişatın olandan bile beter, eldeki imkanların ve seçeneklerin çok geniş sayılamayacağı bir tabloda, bazen elde sadece “başkası da mümkün” ya da “neden olmasın?” cümlesi kalabilir. Şartlar ve önceki deneyimler tam tersini söylese de, olasılığın şaşırtıcı gücü de burada saklı. Olasılığın kendisi, onu yaratabilecek aktörlere inanılamasa da, sonucu yaratacak yol-yöntemlere büyük güven duyulmasa da örtülü bir enerji üretebiliyor. Bazen birincil sonucu önemsizleştiren stratejik bir amaç, bazen sadece ihtimalin kendisine hayat verecek bir hissiyat taşıyıcı oluyor. Bugüne kadar “olasılığın” gücünü iktidar, referandum sırasında pozitif, 24 Haziran’da negatif anlamda kullanmayı başardı. Olsa ne iyi veya olursa fena olur seçeneklerinden politik bir çıktı yarattı. Şimdi, yine ”beka davası” üzerinden “fena olur” olasılığını siyaset masasına sürüyor. Muhalefetin birlikte ve güçlü bir oyuncu olarak masaya oturmakta zorlandığı, ortak bir seçenek koyamadığı söylenebilir ama “başka olasılığın” hayaleti hâlâ havada, sokaklarda dolaşıyor.
Yazarlar
-
Ümit AkçayÇin yoksulluk tuzağından nasıl çıktı? 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTürk-Rus-Çin ittifakı? 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDemokrasinin içerideki ve dışarıdaki dinamikleri 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTektonik Kırılmalar: Liberalizmin Tasfiyesi ve Müslümanlar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERBolsonaro’nun tarihi mahkûmiyeti 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet farkında mı? 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKültürel hegemoni savaşı: Türkiye’ye bak, Amerika’nın geleceğini gör 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞUR“Bize bir ömür daha lazım…” 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZCHP’liler için bir seçimlik başarı mı, Türkiye’nin demokratik dönüşüm mü? 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluZeytine ağıt 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENYeni Diyanet İşleri Başkanı 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRCHP’ye kayyım davasında AK Parti’nin eli var diyen yok ki… 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunStalin ‘Huzur Türklükte’ demiş! Cidden mi? 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünyayı çılgınlar yönetiyor; akıllı olmak gerek… 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciKalıcı fakirlik ve pahalılık 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖzgür Özel ve siyasi drama… 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanTopunuz bir İspanya Başbakanı kadar olamadınız... 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRAltın ve boksit madenleri, elektrik, kahveci… Yeni bir el koyma mı geliyor? 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTeflon siyaset 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANTürkiye kötüye gidiyorsa AKP’nin oyu neden yüzde 30 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu Ergilİç Sömürge: Gücün İçeriye Yöneldiği Karanlık Düzen 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBaşkan’ın bütün akbabaları aşkına 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEskinin Öldüğü, Yeninin Henüz Doğmadığı Bir Dönem.. 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “Al sana misilleme”… 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluHukuksuzluktan daha pahalı bir nesne yok 15.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞ“BACASIZ SANAYİ” ALARM VERİYOR… 15.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSınırsız küstahlığın sınırları; acziyetin sınırsızlığı 15.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalCharlie Kirk cinayeti ve ‘radikal sol’ 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKKıyamet saatini durdurmak 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANGerilimle yönetmek ya da gerilimi yönetmek 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin diğer dertleri… 10.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUTürkiye’nin Kürt Sorununu çözecek yaklaşım neden Suriye’de uygulanmasın? 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'nin umudu eğitim: Cumhuriyet’in en önemli başarısı, bugün sınav usulsüzlüğü ve fırsat eşitsi 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞGürsel Tekin konusunun pek konuşulmayan tarafı 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞCassandra Çığlığı* 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇKudüs, ey Kudüs! 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.08.2025
17.08.2025
17.08.2025
21.07.2025
6.07.2025
30.06.2025
27.05.2025
6.04.2025
23.02.2025
16.02.2025