Sezin ÖNEY
Çatışmalar uzadıkça, kan döküldükçe sorunların çözülmesi de zorlaşıyor. Barış aslında sorunların tamamen çözülmesi demek değil, problemlerin idare edilebilir hale getirilmesi anlamına geliyor. Bunun için de, Kürt Sorunu, Kuzey İrlanda veya Bask Meselesi gibi çatışmaları, son kertede, toplumların kendisi başa çıkılır hale getiriyor.
Siyaseten artık Kürt Meselesi üzerine söylenecek yeni söz, yazılacak yeni bir şey kalmadı. Herşey konuşuldu, kamuoyunun da önünde tartışıldı. Kelimelerin tüketildiği ve artık, yaşanan acıların, siyasetin ezici çoğunluğunca önemsenmediği bir noktadayız; ki, bu çok ürkütücü...
Sorunları toplumlar idare eder dedik ama siyaset de, konunun nasıl çerçevelendiğinin belirlenmesi, toplumun algılarının oluşması açısından kilit önem taşıyor. Barış veya savaşın yolunu, siyaset açıyor veya tıkıyor. Tamam, kamuoyunun “artık çatışmaya dur diyelim” yönelimi önemli ama siyaset de, toplumu ya savaşa ya barışa yöneltme gücüne sahip.
Kadir Has Üniversitesi’nin 2008 yılından beri yürüttüğü “Sosyal/Siyasal Eğilimler Araştırması”nın son iki yıla ait olanları, siyasetin Kürt Sorunu’nu nasıl barış yolundan çıkarıp savaş yoluna itelediğini gösteriyordu. Daha önce de bu araştırmadan bahsettim; geçen yıl “açılım”, “Kürt Sorunu’na politik çözüm” desteklenirken, bu yıl askerî çözüm daha fazla toplumsal onay buluyor. Bu yaklaşım kaymasında, hükümetin tavır değişikliği, bence, birebir rol oynadı.
Gerçekten de, sorun çözmek, cesaret ister, dirayet ister, kendiyle hesaplaşma, yüzleşme, sınırlarını ölçme gücünü ister. Barışa giden yolda, siyah-beyaz ayrımı ötesinde, ara renkler de ortaya çıkar ve herkesin daha insani, zekice, vicdani düşünmesi gerekir.
40 yıl önce 30 ocak günü, Kuzey İrlanda’da, “Kanlı Pazar” olarak anılan olay yaşandı. 10 bin kişinin gösteri yaptığı Derry kentinde protestoya katılan 13 Katolik, Britanya Ordusu mensuplarınca vuruldu. Bir kişi de, aldığı kurşun yaralarından dolayı beş ay sonra yaşamını yitirdi. Ölen 14 kişiden yedisi, daha çocuk sayılabilecek yaşta, 20’sinin altındaydı.
Protestocular, Katoliklerin de seçme ve seçilme, istihdam, barınma gibi konularda Protestanlarla eşit haklara sahip olmasını talep ediyordu. Ne var bunda sorun olacak, değil mi; zaten başkalarının çatışmaları hep böyle saçma gelir de, kendimizinki gelmez.
Kanlı Pazar’a giden sürecin kendisi de tansiyonun yükseldiği, karşılıklı tahammülsüzlüğün arttığı zamanlardı. 1968’de gerçekleşen benzer bir yürüyüş, polis tarafından aşırı güç kullanılarak dağıtılmış, yine eşit haklar talebindeki göstericiler darmaduman edilmişti.
1969 yılı ise, Britanya Ordusu’nun sadece Derry’ye değil, tüm Kuzey İrlanda’ya resmen çıkartma yaptığı bir sene oldu.
1971’de, güvenlik eksenli tedbirlerin dozunun arttırılmasının yanısıra, yargı da, Kuzey İrlanda genelinde, Katolik kimliğine vurgu yapan ve eşit haklar için mücadele eden ama silahlı örgüt IRA ile doğrudan bağlantısı olmayan birçok kişinin mahkeme önüne bile çıkarılmadan uzun süre tutuklu kalacak şekilde hapsedilmesinde araç olarak kullanıldı.
Aynı yıl, gösteriler de yasaklandı.
Kanlı Pazar, 1972’de bu ruh halinin üzerine gerçekleşti.
Türkiye’nin Kürt Sorunu çerçevesinde, artık bir Kanlı Pazar’ı olamaz. Böyle bir trajedi yaşanmaz demiyorum; sadece, yaşanan, ne boyutta olursa olsun, Kanlı Pazar’ın yarattığı etkiyi yaratmaz. Vicdanlar öyle nasırlaşmış çünkü...
Bir 14 kişi daha ölse, kim umursar gerçekten; çok zalimce yazıyorum ama, ne yazık ki gerçek böyle...
Kanlı Pazar’ın en büyük sonucu, Kuzey İrlanda’da sorunu birkaç on yıl uzatmak oldu.
“Böyle insanlarla, bu ortamda barış olmaz” düşüncesi, halkın her kesimine, hem Protestan hem de Katoliklerin kafasına yerleşti. Özellikle, Katolikler özellikle de gençler arasından binlerce kişi radikalleşti, şiddeti desteklemeye yöneldi.
Kanlı Pazar’a yönelik resmî araştırma, 12 yıl sürdü. Lord Saville’in başkanlığındaki komisyon, 200 milyon sterlin masrafla (ki kimileri 400 milyon da diyor), üç başbakan eskittikten sonra, raporunu tamamladı.
Raporun temel tezi, Britanya Ordusu askerlerinin, Kanlı Pazar günü, kendilerini kaybettikleri ve orantısız tepki verdikleri...
Raporda o güne giden yola; gerilimin adım adım tırmanmasına, hak mücadelesine sempatiyle bakanların gözükara militanlara dönüştürülmesine, bu süreçte rol alan siyasetçiler, emniyet ve yargı mensuplarının rolüne vurgu yapılmadı.
Bir araştırmaya göre, Kuzey İrlanda’da bugün bile halkın yüzde 22’si, savaş psikolojisi ve Kanlı Pazar gibi olayların travmasıyla yaşıyor. Halka halka, tıpkı suya atılan bir taş gibi, tüm Kuzey İrlanda ve Britanya’nın kendisini değiştiren bir travma bu...
Kanlı Pazar’dan 40 yıl sonra, hala delik deşik toplumlardan bahsediyoruz; iyi kötü çözme- anlama çabalarına rağmen...
Bizler ise Türkiye’de, vücutlarımızda görünmez kurşunlar, bıçak, yumruk, işkence izleriyle yaşıyoruz. Üzerimizden, yürüdüğümüz her yerde izi kalan kanlar damlıyor; İzmir veya Diyarbakır, Adana veya Trabzon’da, aslında hiç fark etmiyor.
Yazarlar
-
Nevzat CİNGİRTKelbaşa Şimşir Tarak… 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanGenel Yapay Zeka aslında bir büyük yalanın mı adı? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelTek adama alışmış bir ülkede CHP'de ‘çift lider’ stratejisi ne kadar çalışır? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞFAİLİ MEÇHULLER BİR “DEVLET POLİTİKASI” MIYDI? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciPahalılık turisti de vurdu... 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİran yeniden menzilde 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTuhaf yasa maddeleri 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRDünyanın temel düzeni sarsılıyor: Yeni bir ütopya, krizlerden çıkışın anahtarı olabilir 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENDiyanet iğneyi çuvaldızı kendisine batırırsa… 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKKM kalktı, müjde! 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKIlımlılar, İslamcılar, Fundamentalistler: “Batı Türkiye’ye Nasıl Bakıyor?” meselesi 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAKürt Halkı: Barışın ve Demokratik Toplumun Evrensel Öncüsü... 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava Tümseği 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün10 yıl sonra nasıl bir Türkiye? 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNENeler olacağını bilmek 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBir hâkim Caprio'muz niye yok? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcı, sosyalist ve milliyetçi bir düşünür 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluDemokratikleşme paketleri beklenirken hangi kanunlar gelecek? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKeser döner sap döner… 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUAklını başına, vicdanı kalbine toplasan ya! 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNSuriye’de dahil olunacak bir ordu var mı? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMete Tunçay mı yanılmıştı? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezKalıcı toplumsal barış: Engeller, imkanlar 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKardeşlik 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRİddia: Ziraat’te ‘Gizem B. skandalı’! “Günooo kızlar… Paralar sizin için yükleniyor” 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKGerçekten emperyalist güçler bölgede Kürdistan istiyor mu? Irak ve Suriye’de olanlar bu tezi yalanlı 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Alevi Hakları… 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇKudüs, ey Kudüs! 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUMutlak kötülüğün mutlak zaferine doğru mu? 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİller Bankası Genel Müdürü Recep Türk: Listemizde sadece Aydın yok 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuYargı, Mafya ve Beyaz Toros… 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunBarışın gerekleri, Cumartesi Anneleri ve Ablam… 22.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024
7.06.2024
26.05.2024
20.05.2024