Ahmet AY
Yazının başlığını rahmetli M. A. Cabiri'den ödünç alsak da bugün Arap siyasal akılsızlığına şahitlik etmekteyiz.
Öteden beri var olan ve önceki gün Katar-Arap Krallıkları, Mısır ve Libya arasında yaşanan kriz bütün bölge ülkelerini, başta Türkiye, Rusya, İran ve Çin'i ciddi anlamda tedirgin ediyor.
Aslına bakarsanız 2014'te Katar'daki Büyükelçiliklerini kapatan ülkeler, Pazartesi sabahından itibaren Katar'la bütün ilişkilerini de keserek sorunu “radikal”, Şii-Sünni-Vahhabilik bahanesi üzerinden sürdürmeye kararlı. Tabi ki süreç Küreselcilerin istedikleri bir ayrışmaya ve akabinde kaçınılmaz çatışmaya doğru gidebilir.
Kimi analistler yaşananları “Vahhabilik ve İhvan çekişmesinin patlaması” olarak yorumlasa da bu işin bahanelerinden en zayıfı. En zayıfı, çünkü bölgede enerji-doğalgaza hükmetmek için güçlerini sağlamlaştırmak isteyen Küreselciler yeni haritalar, yeni din anlayışı ve yeni köle devletçikler peşinde. Bunun için de iki elin parmakları kadar gerekçe bulmaları hiç de zor değil.
Son yıllarda Arap ülkelerinde meydana gelen darbe ve devrimlerin arkasındaki finansal gücün Birleşik Arap Emirlikleri'ne ait olduğu herkesin malumu. Bölge dışındaki ülkelerde bile parasal gücü ile sistemlerle oynamayı üstlenen BAE Küreselcilerle birlikte hareket ederek yenidünya düzeninde parasıyla rol alıyor.
Krallıkların Katar ile alevlenen sorunları bundan birkaç hafta önce Katar'ın eski Emiri Şeyh Hamad bin Halife'nin İran ve komşu ülkelerle ilgili söylediği iddia edilen sözler Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi'yi Katar'a karşı harekete geçirdi. Aslına bakarsanız, Katar'ın İran ile ortak enerji rezervlerini kullanma isteği bütün darbelerin finansörü olan BAE'ni son derece rahatsız etmişti.
Bu süreçten Katar nasıl kurtulur bilinmez, lakin 2022'de Dünya Kupasını düzenleyecek olan Katar şimdiden büyük yara aldı. Dahası, Katar'ın “terörü desteklediği” iddiası, ihvan'a yakınlığı ve BAE Washington Büyükelçisine ait e-mail hesabının hacklenmesi de Katar'a yüklenerek bu ülkenin Körfez İşbirliği Teşkilatı'ndan atılması da istendi.
Üç yıldır yazıyor, söylüyoruz. Bölgede yeni ittifaklar, yeni düşmanlıklar kısa süre içinde değişebiliyor. Kartlar sürekli karılıyor, dolayısıyla mevcut krizin nerede duracağını kestirmek pek de mümkün görünmüyor.
Bütün bunlar işin bir boyutu, diğer boyut ise Rusya ve Çin'in alacağı tavır, geliştirecekleri strateji ile netleşecek. Çünkü ABD'nin nihai hedefi gerekirse İslam ülkelerini savaştırmak ve gelip bölgeye çeki düzen! vermek olduğunu ben biliyorsam Çin ve Rusya hayhay biliyordur. O zaman bu iki güçlü ülkenin bölgeyi ABD'ye teslim etmesi beklenemez. İran ve Türkiye ise geliştirecekleri akıllı stratejilerle durumu idare edebilir, aksi durumda bu süreçten en zararlı çıkacak ülkeler Türkiye ve İran'ın olur.
Şimdilik şöyle bir tablo ile karşı karşıya olduğumuzu görmek zor değil:
Arap Krallıkları, ABD ve kimi Avrupa ülkeleri bir blok, Rusya-Çin-İran diğer bloku oluşturuyor. Burada asıl sorun Türkiye ve İngiltere'nin nerede duracağı. Çünkü Amerika'nın İngiltere ile köprüleri attığı, yalnız kalan İngiltere'nin ABD ile hareket etmesinin ABD tarafından kabul görmeyeceği sır değil. Zaten İngilizlerin İpek Yolu ve Deniz İpek Yolu Kuşağı Projesi ile son bir yılda bölgede geliştirdikleri ilişkileri ABD'ye rağmen ve ABD'ye karşı geliştirdiği de bir vakıa.
Rusya ve enerjisini ancak bölgeden temin edebilen Çin'in hamlelerine göre İngiltere de stratejik hamlesini yaparsa Körfez alevli bir yaza girmiş olabilir.
ABD 20. Yüzyılın başında, yani 1. Dünya Savaşı sonrasında cetvelle çizilen sınırlardan hoşnut olmadığını yıllardır söylüyor. Bu kavga aynı zamanda siyasi akıldan mahrum Arapların manivela olmayı kabul ederek ABD'ye yeni sınırlar çizme imkânı tanıma kavgasıdır.
Burada şaka gibi duran gerçekler de var. Mesela;
Suudi ve BAE'nin “teröre destek vermek”le suçladıkları Katar'ın el an bile ABD'nin müttefiki olması bir ironi, daha bir yıl önce Amerika bankalarında Suudi'ye ait 750 milyar doları, “Suudi'nin El Kaide'ye verdiği destekten dolayı” Amerika'nın bloke etmesi ayrı bir ironidir.
Bu durumda Türkiye ne yapabilir?
Türkiye, devletleşememiş, devlet geleneğinden ve siyasi akıldan yoksun Krallıkların yanında durmaya mecbur değil. Çünkü Krallıklar her an daha güçlüye köle olmayı kabul edip dost ve müttefik olduğu ülkeleri satabilme manevrasına (daha doğrusu ahlaksızlığına) sahip. Bu yüzden Türkiye diplomatik kanalları kullanmak suretiyle önleyemese de krizi büyütmeden çözmeye yönelik çaba göstermeli. Ayrıca Türkiye Katar'a nefes aldırmayı da ihmal etmemeli, ancak diğer Arap ülkelerini karşısına almamaya da dikkat etmelidir.
Suriye'ye konuşlanan Rusya, Cibutiye üs kuran Çin, bölgede pek çok üssü bulunan İngiltere stratejileri ile sahaya indiklerinde bugün Arap Krallıkları lehine görünen ibrenin nerede duracağını kestirmek oldukça zor.
Bir de Katar'dan sonra bugün blok oluşturan devletlere sıra geleceğini Türkiye'nin sokaklarındaki herhangi bir vatandaş biliyor.
Ya Araplar?
Dedik ya, Arap siyasal akılsızlığına şahitlik etmekteyiz.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları






















































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.04.2019
13.04.2019
8.02.2019
27.03.2019
25.03.2019
6.02.2019
21.02.2019
6.02.2019
4.02.2019
26.01.2019