Ali BAYRAMOĞLU
Siyasi hayatımızın en hararetli bölümünde, “siyasi pozisyonlar dünyası"nda dikkat çeken iki gelişme yaşanıyor..
İlki , (istisnalar dışında) yerleşik solun iyiden iyiye "Kürt siyasi hareketinin moral yörün gesi"ne oturması, "Kürt hareketinin bir tür bağımlı değişkeni" haline gelmesidir.
Bunun önemli bir nedeni var.
Bu neden, sol dünyada düşüncenin, fikri üretimin, ütopyanın, yerini modern çıkışlı ama post-modern kokulu, eklektik bir “şimdiki zaman muhalifliğinin" ve buna endeksli “eylem-tepkiden ibaret siyaset anlayışı"nın almasıdır.
El kol yordamıyla kendisine ve geleceğe dair bir tanım ve hedef arayan, boşlukta sadece mücadele saikiyle hareket eden, benzemezlerin ortak hedefe karşı el ele verdiği cephe mantığı üzerine oturan bu muhaliflik hali, “olumsuzlamakla" öne çıkar, bunu kendi başına bir değer sayar. Esasen siyasi iktidara ve ondan beslenmeye endekslidir.
Nitekim bugün solda siyasi algının AK Parti ve Erdoğan karşıtlığına indirgenmesi, itirazın siyaset sanılması, bunun etrafında doğruya dair keskin kriterler üretilmesi, “siyasi pozisyonun siyasi düşünce, hatta düşünce üzerindeki hükümranlığı"na işaret ediyor.
İkinci gelişme sola benzer bir şekilde, ülkedeki tüm çatışmaları, çelişkileri, tüm ülke hali ve siyasetini, Erdoğan'a indirgeyen, indirgemecilikte inanılmaz bir çoraklığa ulaşan, bu oranda topluma değme, anlama, önerme imkanlarından uzaklaşan bir tür liberal muhalif bakışın izlediği ilginç güzergahtır.
Bu muhalefetin yerleşik ve keskin solla yolu sadece “kişi endeksli tavır, tutum, tepki" konusunda kesişmiyor. Kendisine dair anlam üretme ve beslenme ihtiyacıyla Kürt hareketine bağımlılıkta da benzer bir tablo ortaya çıkıyor. Aynı, muhalifliğin nesnesi olarak Erdoğan karşıtlığı ile Kürt siyasetine sorgusuz sualsiz angajman keşismesinde olduğu gibi…
Sol gibi bu dalga da (çözüm sürecinde AK Parti'yle işbirliği yaptığı için Kürt hareketine mesafeli davrandığı dönem dışında) zihni dünyasının ana taşıyıcısı olarak (altını çizelim Kürt meselesini değil), zımni ya da açık Kürt hareketini seçmiş bulunuyor. Bunu üreten şüphe yok ki, önce aynı keskin sol örnekte olduğu gibi bu dalganın fikri boşluğu, sonra da Kürt hareketinin ifade ettiği muhalefet gücünün cazibesidir.
Solun ve liberal muhalefetin Kürt Hareketinin siyaseti içinde izleyici ve doğrulayıcı bir konumu tercih etmeleri, verili olanı olduğu gibi kabul etmeleri, dar düşünsel alanlarını daha da darlaştırıyor. Siyasi hayattaki yerlerini iyice boğuyor. Bu durum ülke düşünce dünyasını daha da çoraklaştırıyor.
Kürt sorununda tutumların yön ve eksen değiştirmesini, bunun asker, dış politika, uluslarararası ilişkiler, bölge dinamikleri, ABD gibi unsur ve manivelalarını yok sayarak, “Erdoğan manevrası" lafına kilitlenen, taraflara dağılan hata paylarını, özellikle Kürt siyasi hareketine düşen sorumluluğu görmezden gelen bu muhalif duruşun geldiği yer, savaş karşıtlığına söylediklerinin hilafına dolaylı bir “şiddet doğrulaması"dır.
Kürt Hareketi'nin öncülüğünde her iki kesim tarafından kullanılan “Erdoğan'ın diktası" gibi formüllerin, anlama, sorgu, telkin gibi tüm mekanizmaları dışladığı oranda ikincil işlevi aslında tam olarak budur.
Bu işlev, Kürt sorununu tarihsel eşitsizliklere, asimetrilere işaret ederek ezen-ezilen ikilemi içine sıkıştıran, ancak bugün güç odakları arasındaki politik simetrileri görmeyen bir siyasi pozisyon refleksinin sonucudur.
Haklı, doğru, zorunlu şiddet gibi akıl yürütmelerle karşımıza çıkan bu refleks, şiddetle kurulan bu ilişki bir anlamda bir ayna, dün ile bugünü bağlayan halkadır.
Ön tıkayan sadece yanlış politikalar değil, tıkız zihniyetlerdir.
Yazarlar
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları



































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.12.2025
20.12.2025
18.12.2025
13.12.2025
11.12.2025
6.12.2025
4.12.2025
30.11.2025
27.11.2025
22.11.2025