Ali Türer
Hukuk, bireylerin birbirleriyle ve devletle ilişkilerini düzenlemek amacıyla kullanılan, tek tek insanların ve kurumların uymakla yükümlü oldukları kurallar bütünü olarak tanımlanabilir. Hukuk varsa, birey devletin karşısında kendini güven içinde hissedebilir. Hukuka bağlılık, aynı zamanda devletin eylemlerinin sınırını ortaya koyması anlamına gelir.
Hukuk devletinde her işlem yargı denetimi altındadır. Anayasanın 138 ve 139 uncu maddelerine göre hakim ve savcılar görevlerini yerine getirirken hiç kimseden emir ve talimat almazlar, alamazlar. Evet bu anayasa hükmüdür, bilinir. Peki ama “bağımsız” olarak nitelediğimiz yargılama sürecinde ortaya çıkan absürtlüklerin çelişkilerin, karmaşanın, başıbozukluğun, suiistimallerin, haksızlıkların hesabını kamu oyuna kim verir?
Türkiye’de savcı neden başka ülkelerde olduğu gibi avukatın yanın da değil de Türkiye’de hâkimin yanında oturur? Bunun cevabı açık. Çünkü Meşrutiyetten itibaren hukuksal alanda Türkiye’de belirleyici anlayış “devlet ve millet için hukuk” olmuştur. Savcının, hâkimin yanında oturuyor olması da, mahkeme salonlarında tanık olduğumuz “Adalet Mülkün Temelidir” şiarı da bunun somut göstergeleridir.
Bu vecizede ifade edilen “mülk”, “devlet”tir. Bunu herkes bilir. Fakat “Mülk” sonuçta başka bir gücün elinde olan bir şeydir. Osmanlı devletinde “mülk”, İslam geleneğine de dayalı olarak, ümmetin velayetini üstlenmiş padişahın kontrolündeydi. Dolayısı ile mülkü ayakta tutacak adalet de ondan sorulurdu.
Cumhuriyet ile birlikte mülkün sahibinin de doğal olarak “cumhur” olması gerekirdi. “Cumhur” da mülküne elbette temsilcileri eliyle sahip çıkacaktır. Ancak mühür kimin elindeyse Süleyman da odur. O nedenle Cumhuriyet ile birlikte mülkün kontrolü, Cumhuriyeti kuran asker-sivil bürokratik elitin eline geçmiştir.
Türkiye’de hukuk sistemi düne kadar askeri bağlantılardan aldığı güçle kendini siyasetin üstünde görüyordu. İstediği siyasi ekibi askerin desteği ile siyasette minder dışına itebiliyordu. Asker ile sivil elit arasında Milli Güvenlik Konseyi bünyesinde oluşan konsensüse göre hukuk sistemi kendini güncelliyor, yönünü tayin edebiliyordu.
2000’li yıllardan itibaren sivil siyaset, üzerindeki askeri vesayetten kurtulmaya başlayınca hukuksal alanda da bir boşluk oluşmaya başladı. Eski güçler dengesi, eski koruyucular tarihe karışmıştı. Artık yeni bir durum söz konusuydu.
Geçmişte minder dışına itilmeye çalışılanlar, hukuki kuralları yeniden belirleyecek hale geldiler. Ne yaptın, nasıl yaptın, neden tutukladın, neden bu kadar bu insanlar tutuklu kalıyor, terörist diye tuttukların nasıl ceza evinden kaçabiliyor? İnsanlar ceza evinde nasıl ölüyor, öldürülüyor? Kamuoyuna mal olmuş onca dava nasıl zaman aşımına uğruyor? Bu tip sorular geçmişte pek yüksek sesle sorulmazdı, sorana da pek iyi gözle bakılmazdı.
Bugün yargı ile ilgili her kes konuşuyor.
Muhalefetin ardından birkaç gün önce başbakan da bir televizyon programında, uzun tutukluluk sürelerinden, gereksiz tutuklamalardan rahatsız olduğunu açıkladı. Tutuksuz yargılayabilecek iken, tutuklu yargılamanın hiçbir mantıklı gerekçesi yok iken yargıçlar mevcut durumu nasıl devam ettirebiliyorlar hala diye insan kendi kendine soruyor.
Sivas katliamıyla ilgili bu güne kadar görmediğimiz yeni fotoğraflar, videolar son günlerde basına, internet sitelerine servis edilmeye başlandı. Bu fotoğraflarda, videolarda 1993 Sivas olayları sırasında olayları seyreden askerlere, oteli yakmak için aralarında benzin bölüşen insanlara tanık olmaya başladık. Daha sonra davanın avukatları, televizyonlarda yapılan tartışmalarda bu fotoğrafların dava dosyalarında zaten olduğunu söylediler. Demek ki bu görüntüleri Sivas katliamı davasına bakan yargıçlar görmüşler. Ama ne meydanı göstericilere bırakan subaylar hakkında, ne aralarında benzin bölüşen insanlar hakkında hiçbir işlem yapmamışlar.
Geçen haftalarda da üç kere berat ettiği halde, her üçünde de Yargıtay’da berat kararı bozulan, bozulduktan sonra işkence altında alınan bir ifadeye dayalı olarak Pınar Selek müebbet hapse mahkûm edilmişti. Yargının elinde bazı davalar hasıraltı edilip zaman aşımına uğrarken, bazı insanlar mahkûm olmadıkları halde yıllarca tutuklu kalabiliyorlar.
Bütün bunlar bugün kamuoyunda geçmişte olmadığı ölçüde yoğun biçimde bugün tartışılıyor. Hukuk alanında yaşanan dağınıklığın, karmaşanın, güvensizliğin bedelini sonuçta kamuoyu ödüyor. Kamuoyunda hukuk sistemine olan güven zedeleniyor, adalet duygusu yara alıyor.
Acaba hukuk sistemine güven duygusu, yargının içinden dışından müdahalelerle bilinçli bir biçimde tahrip mi edilmeye çalışılıyor? Yargıya dönük güvensizlik bilinçli olarak mı yaratılıyor, kışkırtılıyor?
Ergenekon davasında ortaya çıkacak kararı sulandırmak için, yargının içinden ve dışından birileri; yargı alanındaki işlemleri muğlâk, belirsiz, tartışmalı hale getirmek için bilinçli bir çaba içinde olabilirler pekâlâ.
Yargının görevini yapmadığını çağrıştıran Sivas katliamı ile ilgili görüntülerler; KCK davasında yasaya rağmen ana dilde savunma yapma hakkına yönelik tanık olduğumuz engellemeler; hatta ceza evinden salınmış bir THKPC militanının Amerikan konsolosluğuna intihar saldırısına bulunması; bütün bunlar yargıya güveni daha da sarsmak için özellikle tezgâhlanmış olaylar olabilir mi? Pekâlâ olabilir.
Diğer yandan bu böyle olsa bile davalarda görev alan savcılar ve yargıçların performansları nasıl değerlendirilir? Davalarda gösterilen performanslar sicillere nasıl yansımaktadır, savcıların, yargıçların sistem içinde geleceklerini bu performanslar nasıl etkiler? Bunlara karar verenlerin yaptıkları işlemler sistem içinde nasıl denetlenmektedir? Yargıdaki yanlışlıkların, başarısızlıkların, hataların, ihmallerin hesabını kamu adına nasıl sorulmaktadır? Bütün bu soruların cevaplarını kamuoyunun bilmeye hakkı yok mudur?
Elbette var. Kamuoyu yargının içindeki ön yargılardan kurtulduğunu, adaletin herkes için eşit dağıtıldığını görmek istiyor.
Gerçekten demokratik, çağdaş bir hukuk devleti, sosyal bir devlet haline dönüşmenin bir zihniyet değişimine bağlı olduğu her zaman olduğundan açık ortadadır.
Adaleti soyut bir sahibin elindeki “mülk” için değil, insanın insanca yaşayabilmesi için, demokrasi için bir temel haline getirmek Türkiye’de yaşayanlar olarak boynumuzun borcudur.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- PATRON KİM?
15.11.2025 - BİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ
6.09.2025 - ULUSAL KİMLİK DAVASI
18.07.2025 - BOŞ UMUT, SONU HÜSRAN
12.06.2025 - TEHLİKELİ SULARDA SİYASET
22.12.2024 - AÇMAZDA SİYASET
3.12.2024 - ÇİFTE STANDART KULLANAN İKİ YÜZLÜ SİYASET ÜZERİNE
26.09.2024 - SİYASET VE MESLEKİ ETİK ÜZERİNE
2.09.2024 - TARİHDEN DERS ALMAK
5.08.2024 - ÖĞRETMENLİK MESLEK KANUNU ÜZERİNE
7.07.2024
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları























































































































Hrac Madooglu
Yolsuzluk iddialari teferruat degil. Teferruat olmasini cok isterdiniz ama degil. Hirsizlik yaparken sucustu yakalanan devlet adamlari ve yakayi siyirmak icin savcilari gorevlerinden alan bir hukumetle karsi karsiyayiz. Hirsizlari yakalayanlar bunu siyasi amacla yapmis olabilirler ama sonucta hirsizlar yakalanmistir. Onemli olan da budur.