Alper GÖRMÜŞ
Sağlıkta Şiddete Karşı Yasa Tasarısı dün (8 Kasım) ilgili komisyonda kabul edildi. Tasarının beşinci maddesi tartışılırken komisyonda çok şiddetli kavgalar yaşandı. Bu madde, kanun hükmünde kararnamelerle (KHK) kamu hastanelerinde çalışmaları men edilen doktorların özel hastanelerde de çalışamayacaklarını hükme bağlıyordu.
O tartışmaları yansıtan on iki dakikalık bir video kaydı izledim. O videoda beni en çok Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) milletvekillerinin vücut dilleri etkiledi: Haksız, hukuksuz, vicdansız bir iş yaptığını bilen ve fakat buna direnme gücü olmayan insanlara has, izleyende onlar adına utanma duygusu uyandıran bir vücut dili... O kadar ki, aralarından biri bile savundukları tasarı lehine konuşma hakkını kullanmamıştı.
İki yıl önce: ‘Özel hastanelerde çalışabilirler...’
Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekili ve komisyon üyesi Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun tartışmalar sırasında hatırlattığı bir nokta var ki, getirilen yasağın hukuksuzluğunu katmerli hale getiriyor:
“(...) Zaten böyle bir teklifi Sağlık Bakanlığı’nın getirmesi de çok gariptir, çünkü öncesinde, OHAL döneminde, Sağlık Bakanlığı, hekimlerin özel hastanelerde çalışması için genelge yayımlamıştır. Ne oldu da şimdi özel hastaneleri yasaklamaya çalışıyorlar? Ne yaptı bu hekimler? Bir buçuk, iki yıldır özel hastanelerde çalışıyorlar. Ne gibi bir kötü fiilleri oldu? Tek bir tane bana göstersinler nasıl bir kötü, olumsuz bir fiil oldu da korkan ve KHK’lı doktor çalıştırmak istemeyen o özel hastaneler için genelge yayınlayan Bakanlık, kalkıp bu hekimler için ‘Özel hastanede çalışamaz’ diye yasa teklifi getiriyor ve bunu savunuyor; bunu anlamak mümkün değil.”
Ben, ilk dinlediğimde Gergerlioğlu’nun bu sözlerinden pek bir şey anlamadım. Gerçekten de, dediği gibi OHAL döneminde Sağlık Bakanlığı, kamu hastanelerinde çalışmaları men edilen doktorların özel hastanelerde çalışabileceklerine dair görüş mü açıklamıştı? OHAL kalktıktan çok sonraki bir tarihte “KHK’dan atılan doktorlar özel hastanelerde de çalışamaz” diye bir yasa maddesi hazırlayan Sağlık Bakanlığı, hem de OHAL koşullarında böyle ‘şefkatli’ bir davranışta bulunmuş olabilir miydi?
Tuhaf bir kronoloji
Merak edip geriye doğru gittim ve gerçeğin tam olarak öyle olduğunu şaşkınlıkla tespit ettim. İşin kronolojisi şöyleymiş:
Hükümet, 1 Eylül 2016’da, yani 15 Temmuz darbe girişiminden bir buçuk ay sonra yayımladığı 672 sayılı KHK ile,
“Terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olan” kamu personelinin, “başka hiçbir işleme gerek kalmaksızın çıkarıldığını” duyurmuştu.
Bu kararnamenin ekindeki listelerde çok sayıda sağlık personeli ve doktor da vardı. Bir gecede işsiz kalan bu kişiler doğal olarak iş bulmak umuduyla özel hastanelere akın ettiler. Ne var ki, devletin gazabından korkan özel hastaneler bu kişileri işe almadılar.
Bunun üzerine Sağlık Bakanlığı iki ay sonra, 28 Ekim 2016’da 81 ilin valilerine bir genelge gönderdi. Genelgenin konu kısmının karşısında aynen şu ifade yer alıyordu: “Kamu Görevinden İhraç Edilen Sağlık Meslek Mensuplarının, Özel Sağlık Kuruluşlarında İstihdam Edilmeleri...”
O günlerde bu genelgeyi alıp da “konu” kısmını okuyan valiler herhalde şöyle düşünmüşlerdir: Demek ki kamudan atılan sağlık personelini istihdam eden özel hastaneler var ve Sağlık Bakanlığı bizi, o kişilerin oralarda (da) istihdam edilmelerinin önüne geçmek için göreve çağırıyor...
Fakat öyle değildi, tam tersiydi: Bakanlık, bu kişilerin özel hastanelerde çalışmalarında bir sakınca olmadığını söylüyor, özel hastaneleri cesaretlendiriyordu. Genelgenin son cümlesi aynen şöyleydi:
“672 Sayılı KHK ile kamu görevinden ihraç edilen tabib, diş tapibi ve diğer sağlık mensuplarının özel sağlık kuruluşlarında istihdam edilmelerine engel bulunmamaktadır.”
Sayıları binlerce kişiyi bulan sağlık personeli, işte Sağlık Bakanlığı’nın bu genelgesi sayesinde özel hastanelerde iş buldular ve iki yıl boyunca istihdam edildiler; ta ki Sağlıkta Şiddet Yasası’na kadar...
Komisyondan geçen yasa Meclis’ten de geçerse, bu kişiler bundan böyle Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) ile bağlantılı çalışan hiçbir özel hastanede görev yapamayacaklar. Bu tanımın dışında kalan özel hastanelerin toplamın yüzde 1’i kadar olduğu söyleniyor.
Kronoloji ve tablo böyle... Şimdi siz bu tabloda bir nebze olsun hukuk, bir nebze olsun hakkaniyet, bir nebze olsun vicdan görebiliyor musunuz?
AK Parti’nin büyük konforunun bir başka veçhesi
“İktidarın büyük konforu: Sıfır siyasi riskle hak çiğneme hakkı...”
Bu yazının başlığı, bazı okurlara aşina gelecektir... Geçtiğimiz aylarda kaleme aldığım iki yazıda yine “iktidarın büyük konforu”ndan söz etmiş, bununla anlatmak istediğim şeyi şöyle ifade etmiştim:
“(...) Belki de dünyada eşi olmayan, istisnai bir konfor bu. Öyle ki, AK Parti bazı temel politikalarını eleştirenleri ihanetle suçlayınca da, koşullar değişmediği halde o politikadan vazgeçince de ‘haklı’ oluyor. Kendisine oy verenler bunda bir problem görmediği gibi, muhalefetin, AK Parti’nin ‘çelişkileri’ üzerine yürüttüğü propaganda da hiçbir etki yaratmadan sönümlenip gidiyor.”
Toplumsal kutuplaşma ve şeytanlaştırma sayesinde...
Sağlıkta Şiddet Yasa Tasarısı’nın beşinci maddesi, AK Parti’nin kullandığı büyük konforun bir başka veçhesini gözler önüne seriyor.
Normal bir ülkede, bu örnekte olduğu gibi tümüyle hukuksuz ve hatta düpedüz zorbaca bir hak ihlaline başvuran bir iktidar, bunu ancak seçmen desteğinin hiç değilse bir bölümünü kaybetmeyi göze alarak yapabilir. AK Parti ise bu türden hak ihlallerine zerrece aldırış etmeyen tabanı sayesinde büyük bir konfor kullanıyor: Sıfır siyasi riskle hak çiğneme hakkı!
İktidarın, böyle yelpazesi geniş bir konfora sahip olmasında toplumsal kutuplaşmanın çok büyük bir rolü var.
Toplumun biribirine düşman kamplara bölündüğü, her kampın kendi siyasi temsilcilerinin iktidarda olmasını kendi bekasının vazgeçilmez koşulu olarak gördüğü bir vasatta, ‘bizimkilerin’ iktidarının yanlışlarını ve çelişkilerini ‘görmemek’ siyasi rasyonalitenin en temel gereklerinden biri haline gelir.
Toplumsal kutuplaşma, bu yönüyle AK Parti’nin özne olarak yapıp ettiklerinden bağımsız bir biçimde ‘konfor’ üreten, onu öyle yaptığında da, tam tersini yaptığında da ‘haklı’ kılan bir rol oynuyor.
Sorabilirsiniz: Madem öyle, muhalefet neden toplumsal kutuplaşmayı ortadan kaldıracak bir dil kullanacak yerde, AK Parti’nin tabanını birbirine kenetleyen bir dil kullanıyor?
Bu sorunun cevabı belli: Çünkü toplumsal kutuplaşma ana muhalefet partisi için de benzer bir konfor üretiyor. O da o sayede hiçbir yeni şey söylemeden tabanını konsolide edebiliyor ve oylarını koruyabiliyor.
Pazartesi günü “CHP’nin büyük konforu” üzerine yazacağım.
Alper Görmüş
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025
29.04.2025
25.04.2025
21.04.2025