Ayhan ONGUN
Hafta sonu Yunanistan da yapılan seçimlerde SYRİZA partisinin aldığı başarılı sonuç, kuşkusuz sol kültürden gelen herkesi gururlandırdı, umut verdi.
Ancak 13 gruptan oluşan SYRİZA partisi ve lideri Aleksis Tripsas’ın siyasi geçmişi ve deneyimlerini irdelemeden, her zamanki kolaycı zihniyetle” niye bizde de olmasın?” demeye getirenlere söyleyecek birkaç sözüm var.
Öncelikle şu an hükümet kurma görevini Alan Aleksis’in asıl partisi Sinaspismos’un Syriza’nın 13 ortağından biri olduğu gerçeğini unutmamak gerekir.
Farklı siyasal görüşlerde on üç politik hareketin bir çatı altında ittifak yaparak seçimlere girmeleri bile başlı başına bir demokrasi kültürü ve başarısıdır.
Türkiye’de ne zaman solcular böyle bir birlikteliği gerçekleştirebildiler?
Benim hatırlayabildiğim, Kuruçeşme toplantılarının ardından oluşturulan Sosyalist Birlik partisi ve daha sonra bunun devamı sayılabilecek ÖDP denemesidir.
Her iki denemede de bileşenler, yeni bir program ve ortak politik duruş sergilemeyi başaramadıkları gibi ayrılıklar da çok sancılı ve sol harekete zarar vererek gerçekleşti.
Bizim önce geçmişimizle yüzleşmeye, siyasi tarihimizi sorgulamaya ve ardından bir özeleştiri sürecine ihtiyacımız var. Eskiyi restore ederek yeni hiçbir şey olmuyor.
Eleştiriye tahammül, birbirimizin görüş ve siyasi tercihlerine saygı, kimseyi ötelemeden, yok saymadan, bir amaç etrafında ortak davranabilme kültürünü oluşturmadan yapılacak her türlü siyasi ittifak ya da birliktelikler, kısa sürede hem kendine hem de genel anlamda solun geleceğine zarar veriyor.
Syriza örneğinden çıkaracağımız en önemli derslerden biri de öyle sanıyorum kitleselleşme hedefini önüne koyması ve diğer partilere göre farkındalık yaratacak, halkta karşılık bulacak projelerle ortaya çıkması olmalıdır.
Oysa bugün Kürt demokratlarıyla gerçekleştirilmek istenen ittifaklarda da, işbirliklerinde de bu kitleselleşme amacı çok geç fark edildi.
Kitle partilerinde lider unsuru öne çıktığı gibi, liderin örgütlü mücadele içerisinde yetişeceği ve ancak o zaman kendini kabul ettireceği de üzerinde durulması gereken önemli bir durum.
Aleksis Tripras’ın geçmişine baktığımızda bu özellikleri çok açık görmek mümkün.
Daha 16 yaşındayken öğrenci eylemlerinde aktif rol alan, Önlük hareketi diye bilinen protestolara liderlik yapan Aleksis, siyasi birikimini de Komünist Parti çalışmaları sırasında edindi.
Komsomoldan yetişen bir genç olarak siyaseti bir yaşam tarzı olarak benimseyen ve özel yaşamını da bu kültüre göre şekillendiren Aleksis, toplumda kimi zaman aykırı görüşleriyle öne çıkmayı da göze alabilen bir lider olduğu için başarılı olmuştur.
Kırk yaşını aşmasına ve önemli bir siyasi figür olmasına karşın, hala motosiklet kullanabilen, kravat takmayan, yemin töreninde dini ritüelleri reddeden, nikahsız beraberlik yaşayan biri Aleksis.
Her ortamda ateist olduğunu söyleyen,
Esrar kullanımı serbest bırakılmalı, askerlik kalkmalı diyebilen, eşcinselleri destekleyen bir lider.
Seçimler sırasında halka sunduğu cesur, sosyal ve ekonomik projeler, ezber bozan söylemler bir yana yaşam tarzıyla da halkın içinde, halkla birlikte, halktan biri olan Aleksis Tripras türü politika yapan bir lider var mı ülkemizde?
Keza ülkemizde13 farklı siyasi grubu bir araya getirebilen Syriza gibi bir parti varmış gibi Yunanistan seçim sonuçlarından gerçekçi olmayan anlamlar çıkarmaya çalışmak ne kadar doğru olabilir?
Kaldı ki, acımasız emperyal ilişkilerin hakim olduğu küresel dünyada, Syriza’nın uygulamak istediği politikalara egemen güçler ne kadar izin verirler, var olan siyasi ve ekonomik konjoktüre ne kadar denk düşer, bunu zaman içerisinde göreceğiz.
Öte yandan kendisine koalisyon ortağı olarak aşırı sağ ve Avrupa karşıtı Anel partisini seçmiş olması da ayrıca değerlendirilmesi gereken bir başka konu.
Sosyalist gelenekten gelen, işçi sınıfı ideolojisinden esinlenen kadroların oluşturacağı siyasi oluşumları ayrı tutarak söylemek gerekirse, bugün mevcut muhalefet partilerini referans göstererek Türkiye için Yunanistan seçim sonuçlarındaki gibi bir başarı beklemek, hayatın gerçeklerine hiç de uygun düşmüyor.
Aleksis’in yerine Kılıçdaroğlu’nu, Syriza’nın yerine CHP yi koyarak hayal kuranlar bu yazdıklarımdan pek hoşnut olmayacaklar, biliyorum.
Ama ne yaparsınız, güneş balçıkla sıvanmıyor.
Demokrasiye inanmadan, siyasi iradeye saygı göstermeden, halkın gücüne güvenmeden, yalnızca iktidar karşıtlığı üzerinden yapılan muhalefetle iktidar olunamayacağını görmeyenler, yine başkalarına öykünerek hayal kurmaya devam ederler.
Genel Başkanı bile iktidar olunabileceğine inanmayan bir partinin, bırakın tüm topluma, kendi tabanına bile umut ve mücadele isteği taşıması nasıl mümkün olacaktır.
Yazarlar
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.08.2021
31.03.2021
17.03.2021
3.02.2021
23.10.2020
30.09.2020
28.07.2020
19.05.2020
15.05.2020
19.03.2020