Cemil KOÇAK
Türkiye, koalisyonun ne demek olduğunu ilk kez 1961 seçiminden sonra anladı. Çünkü, Türkiye tarihinde ilk kez hiçbir parti tek başına iktidar olabilecek durumda değildi. Koalisyonlar devri böyle başladı. Ve arkası da geldi.

27 Mayıs 1960 darbesinin ardından ilk seçim, 15 Ekim 1961 tarihinde yapıldı. Bu dönemde kabul edilen yeni seçim yasası gereğince, seçim sistemi olarak artık nisbi temsil usûlü uygulanacaktı. Bu da Türkiye’de ilk kez uygulamaya sokulmuştu. Ama nisbi temsil sistemi deyip de geçmemek gerekir; çünkü, bu sisteminin de kendi içinde farklı matematiksel formülasyonlarının bulunduğu alt başlıkları bulunmaktadır. Yeni seçim yasası, D’Hont yöntemini öngörmüştü. Bu yöntem, partilerin aldığı oyların milletvekili hesabında olabildiğince boşa gitmemesini sağlıyordu.
Partiler
27 Mayıs sonrasında DP kapatılmıştı. Fakat diğer partiler varlıklarını koruyordu. DP’nin yerini doldurmak üzere yeni partilerin kurulması da gecikmedi. 11 Şubat 1961’de Adalet Partisi (AP) kuruldu. Sadece iki gün sonra onu Yeni Türkiye Partisi (YTP) izledi. AP, DP’nin mirasına daha sıkı bir şekilde sahip çıkar gibiydi; DP’nin yerini almaya çalışan YTP’nin genel başkanı Ekrem Alican’ın 27 Mayıs hükûmetlerinde Maliye Bakanı olarak görev alması, ona biraz da ‘muvaza’ partisi görünümü vermişti. Tuhaf bir tesadüf ama, YTP’nin kurulduğu yine aynı gün, bu kez de Türkiye’de uzun aradan sonra legal bir sosyalist parti yeniden kuruldu: Türkiye İşçi Partisi (TİP)…
Seçim
27 Mayısçıların gönlünden geçen seçimin CHP tarafından kazanılmasıydı. Gerçekten de CHP, bu seçimden birinci parti olarak çıktı. Oyların neredeyse % 37’sini almıştı; fakat bu oran, onun tek başına iktidar olmasına imkân tanımıyordu. Yeni seçim sistemi, geçmiş on yılın siyasal tecrübesi ışığında, bu kez birinci partiye önemli avantajlar sağlamıyordu artık… Aksine, seçim sistemi, küçük payı olan partilere bile milletvekili kazanabilme imkânı sağlamıştı.
Zaten bu seçim sisteminin kabul edilmesinin önemli bir nedeni de; DP’nin mirasçıları olan partilerin parlamentoda tek başına iktidar olmalarına engel olmaktı. Sistem, biraz da sigorta görevi olarak tasarlanmıştı. Eğer seçimde, eskiden olduğu gibi, DP benzeri partilerin kazanmasına engel olunamazsa; bu takdirde, seçim sistemi sayesinde, böyle bir partinin Meclis’te mutlak çoğunluğu sağlamasının önüne geçilmek istenmişti.
Seçim sonucunda; CHP, toplam 450 üye bulunan Meclis’te, 173 milletvekilliği elde etmişti; onu AP izliyordu. AP’nin oy oranı da yine % 35’e yakındı. Yani neredeyse birinci parti kadar oy toplamıştı. Milletvekili sayısı ise, 158 idi. Üçüncü parti olan YTP, 65 üyelik elde etmişti. Oy oranı % 13 kadardı. Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi (CKMP) ise, 54 üyelik karşılığında, yaklaşık % 14 oy oranına erişmişti.
Senatoda durum farklı
27 Mayıs’tan sonra kabul edilen 1961 anayasası, parlamentoyu Meclis’ten ve Senato’dan oluşturmuştu. Senato böyle kuruldu. Senato seçimi ise, aksine, çoğunluk sistemine göre yapılıyordu ve bunun sonucunda aynı seçim sırasında AP 71, CHP 36, CKMP 16 ve YTP de 27 senatörlük elde etti. CHP, bu seçimde en çok oyu alan parti olmasına karşın, çoğunluk sisteminin azizliği sonucunda, daha az üyelik kazanabilmişti!

Buyurun koalisyona
CHP, seçimi kazanmış görünüyordu; oysa seçimi asıl kazanan ‘DP’ sayılabilirdi. Çünkü, DP’nin uzantısı sayılan iki partinin, AP ile YTP’nin ve bu arada CKMP’nin oy oranı toplamı % 60’ı aşıyordu! Ama koalisyon hükûmeti kurulması zorunluydu. Aslında, birinci parti olmasına rağmen, CHP olmadan da diğer partiler, birlikte Meclis’te çoğunluk oluşturabilecek ve hükûmet kurabilecek durumdaydılar. Üç partinin üye sayısı toplamı, gerek Meclis’te ve gerekse Senato’da çoğunluk sağlıyordu. Fakat siyasal koşullar buna imkân tanımıyordu. Askerî yönetim, DP uzantısı böylesi bir koalisyona geçit vermek niyetinde değildi ve nitekim vermedi de…
Millî Birlik Komitesi, önce bütün partilerin katılabileceği bir koalisyon hükûmeti için çaba harcadıysa da, bu girişimden bir sonuç alınamadı. Bunun üzerine; partiler üzerindeki baskı yoğunlaştırıldı. Ordu içinde gücünü artıran bir başka cunta, Silâhlı Kuvvetler Birliği, seçim sonuçlarını tanımamaya karar verdi ve ordunun parlamento açılmadan hemen önce yönetime el koyması için girişimlerde bulundu. Cumhurbaşkanlığı seçimi de ayrı bir siyasal baskıya neden oldu. Cemâl Gürsel’in Cumhurbaşkanı seçilmesi garanti altına alınınca; CHP’nin de içinde bulunacağı ve Başbakanın İsmet İnönü olacağı bir koalisyon formülüyle Meclis’in açılmasına izin verildi.
Kısa ömürlü hükûmetler
Nihayet ağır siyasal baskılarla CHP’nin AP ile bir koalisyon kurmasına karar verildi. Bakanlıklar, iki parti arasında neredeyse eşit olarak paylaşılmıştı. Hükûmetin güvenoyu alması da sorun oldu; bazı AP’li üyeler, hükûmete güven oyu vermediler. İki parti arasında derin siyasal ve ekonomik görüş ayrılıkları; 27 Mayıs’ın tazeliği içinde güncel konularda da sürüyordu. AP’nin Yassıada’da mahkûm olmuş olan eski Demokratlar için af yasası çıkarmaya kalkışması üzerine; Birinci İsmet İnönü koalisyon hükûmeti, kısa sürede dağıldı. Ömrü sadece altı ay olmuştu! Koalisyon hükûmetinin ne demek olduğu yeni yeni anlaşılıyordu!
Ama ardından yenisi geldi: Bu kez yine CHP önderliğinde; AP’den ayrılan bir grupla; CKMP’den ayrılan ve Millet Partisi (MP)’yi kuran bir grup da buna katılınca; CHP; YTP ve CKMP’den kopan üyelerle yeni bir hükûmet kurdu. Sonuçta karmaşık bir formül işlemişti: CHP on bir; YTP altı; CMKP dört ve bağımsızlar da iki bakanlık almıştı. Sadece beş ay sonra; İsmet İnönü, ABD’yi ziyaret ederken, YTP ile CKMP’nin koalisyondan çekilmeye karar vermesi üzerine, bu hükûmet de düştü. Başbakanın yurt dışı seyahati sırasında hükûmetinin düşmesi, ilk ve son kez olmuştu!
Zayıf siyasal iktidarlar, ordu içindeki darbecileri de adeta besliyordu: Bu koalisyon sırasında 22 Şubat 1962 ayaklanması oldu. Bastırıldı. Sadece bir yıl sonra bu kez 21 Mayıs’ta benzer bir darbe girişiminin zorlukla önü alındı. Tarihe Talât Aydemir’in darbe girişimleri olarak geçen bu iki girişim; İsmet İnönü’nün başbakanlığı dönemine, zayıf koalisyon hükûmetleri devresine rastlamıştı. Bu, elbette basit bir tesadüf değildi; ülkede siyasal istikrar sağlanmadıkça, iktidar zayıf kaldıkça, bu boşluğu doldurmaya aday darbeci zihniyet ağırlık kazanıyordu.
CHP bir daha deniyor
CHP’nin iki koalisyon hükûmeti denemesi, ardı ardına başarısızlıkla sonuçlanmıştı; bunun üzerine İnönü, üçüncü kez bir deneme daha yaptı ve yeni bir koalisyon hükûmeti kurdu. Bu kez koalisyonda CHP yalnızdı; hükûmete bağımsızlardan üye alınmasıyla yetinilmişti. Bu arada, koalisyon hükûmetlerinin başarısızlığı ve ataleti, ilk seçimde kendisini göstermiş oldu. 7 Haziran 1964 tarihinde bu kez nisbi temsil usûlüyle 26 ilde yapılan Senato kısmî seçiminde; AP, oyların % 50’sini almayı başardı. CHP ise, % 40 oy oranı ile 19 üyelik kazanabilmişti. CKMP ile YTP ise, hiçbir üyelik kazanamadılar.
1965 yılının Şubat ayında AP, diğer partileri yanına aldı ve CHP’nin koalisyon hükûmetini bütçe oylamasında düşürdü. Hükûmetin bütçesi reddedilmişti; yani hükûmete Meclis’te güvensizlik oyu verilmiş oldu. Bu kez Suat Hayri Ürgüplü’nün başbakanlığında yeni bir koalisyon hükûmetinde anlaşıldı. AP on; YTP dört; CMKP dört ve MP de dört bakanlık elde etti. Bu kez seçimin birinci partisi olan CHP, hükûmet dışında bırakılmıştı. Bu, dört yıl içinde kurulan dördüncü koalisyon hükûmetiydi. Ve 1965 seçimine kadar da görevde kaldı. Bu dönemde hükûmetlerin ömrü, ortalama sadece bir yıl olmuştu.

KOALİSYONLARIN SONU
1965 seçimi, koalisyon döneminin de sonu oldu. Bu kez AP, yaklaşık % 53 oy oranı ile tek başına iktidar olabildi; üstelik seçim sisteminin yol açtığı küçük partilere üyelik aktarılması imkânına rağmen! CHP % 29; MP % 6 ve YTP de % 4 kadar bir oy alabilmişti. Koalisyon hükûmetine son anda katılan AP, büyük bir siyasal başarı sağlamıştı. Diğer koalisyon ortakları ise, CHP dışında, siyasal yaşamdan ayrılıyor gibiydiler. Nitekim YTP, kısa sürede ortadan kalkacak; MP ise küçük bir parti olarak faaliyetine devam edecektir. 1965-1971 yılları arasında AP, tek başına iktidardı artık… AP, 1969 seçiminde % 46 oy oranı ile birinci olacaktır. CHP’nin oy oranı ise, % 27 kadardı. Çoğunluğu sahip iktidar sürüyordu. Ama bu devrin ömrü kısa oldu. Tâ ki, 12 Mart 1971 askerî muhtırasından hemen önce; AP içindeki bölünmeyle, Süleyman Demirel hükûmetinin, yine bir bütçe oylamasında, kendi milletvekilleri tarafından düşürülmesine kadar… 12 Mart geldiğinde AP içindeki parçalanma ve çatlama derindi. Çoğunluk iktidarının sonu gelmişti; ama henüz hiç kimse bunu bilmiyordu!
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları

























































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.02.2016
3.02.2016
26.03.2016
19.03.2016
13.03.2016
5.02.2016
28.02.2016
20.02.2016
13.02.2016
7.02.2016