Cengiz AKTAR
Ada tekrar gündemde. Duyunca, önceki çabaların nasıl boşa çıktığını hatırlayıp “yine mi” diye sorup geçesi geliyor insanın ama bu sefer durum farklı. Çünkü adanın her iki tarafında da, hatta kayırıcıları Türkiye ve Yunanistan’da bile deniz bitti!
Kıbrıs Cumhuriyeti’nin (KC) iktisaden ve siyaseten içine düştüğü durum ortada. KC, AB üyeliği sayesinde ve euroya dâhil olarak ilelebet refaha vasıl olacağını hesap etmişti; evdeki hesap çarşıya uymadı. AB üyeliğine sırtını verip Annan Planı’nı reddederek Türkiye’yi Kıbrıs sorununda dize getireceğini hesaplamıştı, bu hesap da tutmadı.
KKTC’yi vilâyetleştirerek sorunu çözeceğini sanan, alaturka Enosis rüyaları gören Türkiye hükümetlerinin planı da tutmadı. KKTC bütçede yük, uluslararası sahada başağrısı olmayı sürdürdü. Son dönemdeki dinî asimilasyon çabalarının fiyaskosu da cabası. Kıbrıs, Türkiye ile Yunanistan arasında derin acılara yol açan daimî bir husumet nedeni olmayı sürdürdü. Bu arada her iki ülkede de farklı nedenlerden ekonomi ve siyaset ciddî şekilde yalpalamaya başladı.
Herkes çareyi, çözümü başka yerlerde arayarak kaybetti ve nihayet herkesin kazanabileceği bir senaryo, tepkisel olarak kendiliğinden oluşmaya başladı. İşte manzara: Bir yıl önce güneyde çözüm taraftarı liberal Nikos Anastasiadis’in cumhurbaşkanlığına gelmesi ve ardından kuzeyde yine çözüm taraftarı CTP’nin hükümete gelmesiyle ilk defa benzer bir irade ortaya çıktı. Çözüm iradesi bugün güneyde o kadar güçlü ki Annan Planı’nın reddinde büyük payı olan Kilise dahi Başepiskopos Hrisostomos ve Sensinod Meclisi’nin ağzından sürece destek veriyor. Kiliseye çok yakın olan ve ortak metin konusunda kısmen muhalefet eden hükümet ortağı DİKO partisinin artık etkisi yok.
İlâveten iki yeni parametre, anakaradan yıl içinde akmaya başlayacak ve bütün adaya yetecek kadar su ile güneyin karasularında bulunan doğalgaz ortaya çıktı.
Üçüncüsü uluslararası camia artık bu işin bitmesinin hayrına kanaat getirdi. Nitekim geçen hafta adanın iki liderinin üzerinde mutabık kaldıkları ve yeniden başlayacak müzakerelerin temel paradigmasını oluşturan ortak metin açıklanır açıklanmaz AB, ABD, Almanya, BM ve İngiltere sözbirliği etmişçesine güçlü destek verdiler.
Not edelim: Adada, Atina ve Selanik’teki görevlerinin yanı sıra üç yıl NATO’da ABD daimî temsilci yardımcılığı yapmış ve konuya hâkim bir ABD sefiri var. Ortak açıklama ABD Dışişleri’nin Avrupa ve Avrasya’dan sorumlu müsteşar yardımcısının adayı ziyareti akabinde yapıldı. ABD Başkan Yardımcısı’nın Anastasiadis’e tebrik telefonu da bu esnada geldi.
Bugüne dek epeyi yol alınan müzakerelerin şimdi ortaya çıkan ortak iradeyle hızlanması ve 2015’e doğru federal Kıbrıs’ın şekillenmesi imkânsız değil. Türk tarafı başta kendi tezi olan ama sonra “devlet kurma hırsıyla” unuttuğu iki toplumlu ve iki bölgeli federal Kıbrıs’a “evet” demiş bulunuyor. Ama yeni Kıbrıs’ta homojen federe devletler değil, bir AB ülkesinde olduğu gibi Rumların ve Türklerin istedikleri yerde mesken ve iş edinebileceği federal bir devlet olacak.
Kıbrıs’taki çözümün sayısız kazancı var. Paylaşılacak su ve gaz, diğer taraftan birleşmeyle başlayacak ekonomik faaliyet adanın ekonomisini toparlar.
Türkiye için gazın en makul alıcısı olması, KKTC’ye verilen malî yardıma gerek kalmayacak olması ekonomik kazançtır. 40.000 askerin dönmesiyle askeriyenin Kıbrıs’taki sözünün sona ermesi vesayet açısından önemli. Kıbrıs’a gelecek kalıcı barışın bütün taraflar açısından ekonomik temettüsü aşikâr. Keza Kıbrıs’taki federal yapı bakarsın bir gün Kürt bölgesi için de örnek oluşturur.
Yangın yeri Doğu Akdeniz açısından Kıbrıs Adası’nda oluşacak istikrarın değeri de ortada. Bu bağlamda Kıbrıs gazının dibindeki İsrail gazının Türkiye’ye ve Türkiye üzerinden Batı’ya satılmasının da İsrail-Türkiye husumetine bulunacak çözümde payı olabilir.
Bütün tarafların kaybettiği bir statüko bütün tarafların kazanacağı bir dinamiğe dönüşüyor. Kıbrıs bugüne kadar hazmedemeyeceğinden fazla tarih üreten bir toprak oldu, umalım ki artık normalleşerek kendini unutturur.
Yazarlar
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.01.2022
18.05.2021
10.05.2021
24.04.2021
24.03.2021
23.02.2021
20.01.2021
12.01.2021
28.12.2020
22.12.2020