Demiray ORAL
İnce sual sormuş Muharrem İnce: Kimin çocuğu gidecek savaşa?
Şöyle bir düşündüm de... Benimki gitmeyecek, benim çevremdekilerin de gitmeyecek, sizinkiler de, sizin çevrenizdekilerin çocukları da, İnce’ninkiler ve maaile Meclis’tekilerin çocukları da...
Galiba başka birileri daha var bu memlekette yaşayan.
Gerçek hayatta pek görmediğimiz, duymadığımız, şehit cenazesinden şehit cenazesine veya gecekondusu yıkılırken geçirdiği cinnet sayesinde birkaç dakikalık VTR’lerden tanıdığımız, ara sıra vicdan yapıp vah vahlandığımız, penceresiz şehit evinin camlarını kampanyayla taktırdığımız, kesilen elektriğini açtırdığımız birileri...
İşte yine onlar, onlarınkiler, ölünce cenazesi Teşvikiye’den kalkmayangillerin çocukları gidecek savaşa.
Sinan Çetin’in “Çanakkale Çocukları” gidecek.
Tesadüf bu ya savaşa giden o çocuklara sinemada rastladım dün akşam. Fonda Çanakkale Savaşı, Kürt meselesi nedeniyle memlekette çeyrek küsur asırdır akan kan üzerine bir filmdi aslında.
Ama gösterime girmesi Suriye’den memlekete adeta “cemre” düşer misali “beklenen” bombalara denk geldi. Anneler ile evlatları üzerinden anlatıyor savaşı Sinan Çetin ve her daim ovır doz militarizmle doldurulan beyinlerimizi sarsıyor: “Biz savaştık çocuklar öldü. Hayatın amacı bizzat kendisidir. Hayatta uğruna ölünecek hiçbir şey yoktur. Evlatlarımızdan başka...”
İki özel gösterimin tam da zamanıdır diye düşündüm izlerken.
“Savaşa karar veren ama asla çocuğu ölmeyecek olanlar” şürekâsına “misliyle” karşılık vermek adına.
İlki, yüce Meclis’e...
İkincisi, tezkereyi Meclis’ten bile önce geçirip, “vur vur inlesin” neşriyatı yapan medyaya.
Bak şimdi kıymetli okur, bu toprakların çocuğu olarak medyanın savaş kokusu alınca verdiği“içgüdüsel” reflekslere, “Fırtına” adlı bataryanın namlusunun manşetten burnuma dayanmasına filan bünye alışık.
Biz, savaşa kimin çocuğu gidecek diye soracağız, onlar insan öldüren bir topla “Kusursuz Fırtına” diye övünecekler, tamam.
Ancak bunca şerbetli olmama rağmen, medya her defasında kendini aşıp beni şaşırtmayı başarıyor.
Hele sözkonusu olan şimdiki gibi Tayyip Erdoğan’ı savunmak olunca.
Aslında epey misal var ama yerimiz dar, en nadide olanlardan birini paylaşacağım müsaadenizle.
Bizim gibi savaşa karşı çıkanların, Türkiye’nin çoktan yitirdiği bölgesel güç olma hayalini terk edip derhal Suriye politikasını değiştirmesi gerektiğini söyleyenlerin aslı derdi neymiş biliyor musunuz?
Buyurun, okuyun: “Açık söyleyeyim mi? ‘Türkiye savaşa girerse’ diye değil, ‘Tayyip girer de kazanırsa’ diye korkuyorlar.”
Bitmedi, devam ediyor: “Asıl korktukları da nedir, bilir misiniz? Recep Tayyip Erdoğan bir de ‘Şam fatihi’ unvanını ele geçirirse, oyların yüzde seksenini süpürür, daha da kimse yanına yaklaşamaz artık!”
Sosyal medya geyiği kontenjanından değil, ciddi ciddi bir köşe yazısından bu “yüksek fikirler”.Engin Ardıç Sabah’ta yazmış, sonunda da “gülen surat” işareti filan göremedim yeminle.
Bunu okuyunca aklıma ilk gelen, Akçakale’ye bombanın düştüğü gece Ankara’da kriz toplantıları yapılıp, memleketin üstüne topyekûn “son dakika” yazısı asılmışken okuduğum bir twit oldu. Bir Fenerbahçe taraftarı şöyle diyordu ilgililere: “Savaş çıkartıp Alex krizinin üstünü örtemezsiniz!” Gayet ciddiydi ve onun da yazdıklarının sonunda “gülücük” işareti yoktu.
Hâlimizi en şahane yansıtan anti-esprinin bu olduğunu sanmıştım ama heyhat! Aramızdan bir “Şam Fatihi I. Erdoğan” çıkartacağımızı tahayyül edememiştim.
Tak tak tak diye tahta masama vurduktan sonra yazıyorum, neyse ki Erdoğan şimdilik böyle ara gazlara gelmeyeceği sinyalini veriyor. Her ne kadar Vatan hariç hiçbir gazete manşet yapmaya tenezzül etmese de “Asla savaş çıkarmak gibi bir derdimiz yok” deyip, “Savaşın neticeleri ortada”diye içini de doldurarak, savaşın başta ekonomiyi çökerterek memleketi de kendisini de bitireceği gerçeğinin farkında olduğunu gösteriyor.
Birileri barıştan söz ediyor medya görmüyor
Vicdani retçi Halil Savda’nın başlattığı “barış yürüyüşü” ona katılanlarla sürüyor. Roboski’den TBMM’ye doğru bir yürüyüş bu. Günlerdir şehirler geçiliyor (bazen Vali Celalettin Cerrah’ın Osmaniye’si gibi geçilemiyor), kilometrelerce yürünüyor ama medyaya bakarsanız böyle bir eylem yapılmıyor. Ne demişti Murat Belge, “Türkiye Cumhuriyeti kuruluşundan militaristtir ve hepimiz militarizmle malulüz”. Barış yürüyüşünü destekliyorum ve militarizmden malul olmayan kalemleri destek vermeye çağırıyorum.
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları




































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.05.2015
23.09.2014
13.06.2014
2.04.2014
16.02.2014
13.01.2014
6.01.2014
29.12.2013
19.12.2013
11.11.2013