Etyen MAHÇUPYAN
Alper Görmüş ‘yeni İttihatçılık’ olarak adlandırılabilecek bir ideolojiye ‘geçişin’ Erdoğan açısından psikolojik arka planını yazıyor. Şu ana kadarki üç yazıda Uludere’den (2010) başlayarak 17-25 Aralık 2013’e kadar geldi. Sorguladığı mesele (benim kelimelerimle) şu: 2002 yılında geleneksel yaklaşımın dışına çıkarak daha ‘modern’ bir çeper siyasetini taşıyan, dolayısıyla devletçiliğe mesafeli duran, nitekim iktidarının ilk on yılında laikçi bürokratik mekanizma tarafından sürekli önü kesilen Erdoğan, nasıl oldu da sonradan devlete ve devletçiliğe yanaştı? Bu dönüşümün ardındaki ruh halinin temel yapı taşlarını nerelerde aramalıyız/bulabiliriz?
Sorunun cevabı muhakkak ki AK Parti ile Gülen cemaati arasındaki ilişkide aranmalı. Çünkü ideolojik meşruiyet açısından önce AB üyeliğine, ardından Çözüm Sürecine bel bağlayan Erdoğan, kendisinin ve partisinin bekası açısından devletle bir biçimde işbirliği yapmak zorunda olduğunu biliyordu. Nitekim Gülen cemaatinin devlete nüfuz etmesi sayesinde 28 Şubatçı ‘arkaik’ muhalefete karşı koyabildi.
Dolayısıyla Gülen cemaati ile ilişkilerin bozulması, Erdoğan’ın (devlet cenahında ayağını sağlam basmak üzere) ister istemez farklı arayışlara girmesine neden oldu. Ama söz konusu farklı arayışların gerçekçi olabilmesi için devlet kanadından da ‘mültefit’ bir yaklaşımın emarelerinin görülmesi lazımdı. Görmüş bu karşılıklı ‘iyi niyetli bakış’ tavrının Uludere ile başlamış olabileceğini söylüyor. Arka planda başka olaylar da böyle bir yakınlaşmayı tetiklemiş olabilir ama kamuoyu önünde sergilenmesi Uludere ile oldu. Bu olay bağlamında ordu ile kurduğu ilişkiler ve askerlerin tavrı, Erdoğan’ın gözünde devleti homojenleştirdi, ‘yerlileştirdi’, ideolojik açıdan yakınlaştırdı ve onu doğal bir müttefik olarak algılamasını mümkün kıldı.
Bu psikolojik kaymanın Erdoğan’ın ‘ruhsal derinliğinde’ niçin sorun yaratmayabileceğini gösteren bir anekdotu hatırlamanın vaktidir… İstanbul Belediye Başkanı olması sonrasında Erdoğan, Ali Bayramoğlu ve beni bir akşam sohbetine davet etti. Bizden başka bir ya da iki danışmanı vardı. Sohbetin bir yerinde Ali ile birlikte Türkiye’de ordu zihniyetinin nasıl bir şey olduğunu, ciddiye alınması gerektiğini, kendisinden hoşlanmayacaklarını, engellemek isteyeceklerini anlatmaya çalıştık. (Henüz şiir okuma ve hapis deneyimi yaşanmamıştı…). Erdoğan bize mealen şöyle dedi: “Askerle aramda niye sorun olsun ki? Ben de millete hizmet etmenin peşindeyim, onlar da…” Konu bu şekilde kapanmış oldu. Nihayette karşımızda Sünni dindarlığın otorite perspektifini benimsemiş, devleti ve devletçiliği ‘doğal olarak’ sahiplenmeye yatkın muhafazakâr bir siyasetçi vardı…
Diğer deyişle Erdoğan zihniyet, kültür ve ideolojik açıdan zaten devlet ve devletçiliğe uzak değildi. Ama Kemalist laik devlet tasavvuru muhafazakârları dışladığı ve (nihayette) aşağıladığı oranda devlete uzak ‘kalmıştı’. Onun dünyasında devlet, onu ‘şu an’ sahiplenenler ‘yanlış’ olduğu için olumsuz bir etkendi. Nitekim tam da bu nedenle Gülen cemaatinin devlete nüfuz etmesi (2003-2010 aralığında) AK Parti için bir ‘yanlışın düzeltilmesi’ anlamına geldi. Böylece devlet ‘doğru’ insanların eline geçmekteydi ve Erdoğan da ‘doğru’ insan olma hasebiyle devletle ‘bütünleşmeyi’ psikolojik açıdan hevesle kucakladı.
Ancak Görmüş’ün yazılarını okumuş olanlar, onun sözünü ettiği ‘devletin’ Gülen cemaatinin değil, resmi ideolojiyi taşıyan devlet unsurlarının kontrolündeki devlet olduğunu bileceklerdir. Yani soru şu: 2010 sonrasında ne oldu da Erdoğan Gülencilerin hakimiyetindeki devlete ‘Ergenekoncuların’ hakimiyetindeki devleti tercih etti? Nasıl oldu da devlet içinde büyük bir paylaşım savaşı yaşanırken Erdoğan giderek daha da devletçi olabildi?
Bence bunun cevabı kendi bekası açısından Erdoğan’ın devletle (onu elinde tutan kim olursa olsun) ittifak yapmak zorunda olduğu kanaatinin giderek güçlenmesi ve bunu psikolojik olarak olumlayacak bir gerçeklik algısı geliştirmesi…
Ben burada söz konusu ‘gerçeklik algısının’ oluşmasına hizmet eden birkaç olayı, Görmüş’ün yazılarına dipnot babından hatırlatmak istiyorum.
İlk olay 2011 seçimlerinde Gülen cemaatinin AK Parti listelerinde yer almak üzere kimine göre 100, kimine göre 150 milletvekili adayı önermesiydi. Cemaat o denli güçlenmiş ve AK Parti’nin kendi destekleri olmadan iktidarda kalamayacağından emin hale gelmişti ki, ‘resmen’ ortaklık teklif etti. AK Parti bu teklifi reddetti ve milletvekili listelerine (bilinen) Cemaat üyelerinden sembolik olarak sadece sınırlı sayıda isim alındı. Ancak söz konusu tercih, Gülencilerin etkisindeki devlet bürokrasisinin Erdoğan karşısında bir tehdit unsuruna dönüşmesini ima ediyordu. Dolayısıyla bu olay Gülencilerle ittifakın riski yanında, muhtemelen devlet karşısında ne denli kırılgan olduğunu Erdoğan’a bir kez daha hatırlattı.
İkinci olay 2012 başında (tam da Erdoğan bir operasyon nedeniyle hastanedeyken) Hakan Fidan’ın tutuklanma girişimidir. Bu hamle Gülen Cemaatinin ne kadar gözü kara davranabileceğini ve esas hedefin Erdoğan’ın kendisi olduğunu ortaya koyması açısından belirleyici nitelikteydi. Nitekim sonrasında farklı istihbarat ve kolluk kuvvetleri üzerinden hükümet ile Cemaat birbirini takip etmeye, bilgi toplamaya başladılar. Kısacası 2012 sonuna gelindiğinde AK Parti ile Gülenciler arasında adı konmamış ve deklare edilmemiş bir ’savaş’ hali mevcuttu. O haliyle ‘devlet’ Erdoğan açısından artık iktidarının ilk yıllarındaki ‘Ergenekoncu’ devletten de daha tehlikeli hale gelmişti, çünkü Cemaat dosya tutma ve ‘üretme’ konusunda mahirdi.
Üçüncü olay 2013 Mart-Nisan aylarında (Batılı bir sivil toplum örgütünce hazırlanmış) bir raporun Erdoğan’ın ve AK Parti’nin gündemine düşmesiydi. Söz konusu rapor mukayeseli bir tarama sonucunda, genelde ‘turuncu’ devrimlerin dinamiğini, hangi evrelerden geçerek olgunlaştığını, hangi taktiklerin kullanıldığını anlatıyordu. Hasbelkader yaşadığım birçok görüşmede AK Partililerin rapordan çok etkilendiklerine tanık oldum. (Şu an maddeleri tek tek hatırlamıyorum ama başlarda bir tanesi ‘yönetimin başındaki kişi kendisinden üçüncü şahıs olarak söz etmeye başlar’ diyordu… Son maddelerden biri de mealen ‘sıradan bir haksızlık ya da hak arayışı bahane edilerek bir kalkışma mobilize edilir’ demekteydi.) AK Partililerin kendilerini nasıl tehdit altında hissettiklerini, komplocu beklentilere ne denli hazır olduklarını anımsıyorum. Dolayısıyla Gezi olayları başladığında birçoğu söz konusu rapora döndüler ve ‘nifak tohumlarının’ nasıl ekildiğini, ‘harekât planının’ nasıl çalıştığını orada buldular. O dönem Erdoğan’ın yakınında olan kişilerin ifadeleri, Gezi olaylarının Erdoğan’ın tehdit algısını ve savunma psikolojisini büyük ölçüde etkilediğini gösteriyor.
Dördüncü olay 2013 Haziran sonunda, Gezi olayları hala sönümlenmemişken Mısırda darbe olması, General Sisi’nin yönetime el koyması ve (asıl önemlisi) Batıdan buna itirazi hiçbir sesin çıkmamasıdır. Bu olay Erdoğan’ın ‘Batı bizde de darbe planlıyor’ düşüncesinden emin olmasını sağlayan duygusal zemini pekiştirmiş gözüküyor.
Erdoğan Gülencilerin ortaklık ve (perde arkasında) hakimiyet arayışını, sonrasında yaşanan istihbarat savaşını, Gezi olayını ve nihayet Batının tutumunu/niyetini muhtemelen bir büyük ‘paket’ olarak okudu ve hâlâ da öyle okuyor. Ardından gelen 17-25 Aralık ‘yarı darbesi’ söz konusu komplocu analizin açık kanıtı olarak alındı. Dolayısıyla Erdoğan 2014 başında son derece kırılgan bir durumdaydı ve o yılın Mart ayındaki yerel seçimler kritik önem arz etmeye başlamıştı.
Söz konusu seçimler kazanılamasa tarih muhakkak ki çok farklı bir yöne doğru evrilecekti. Ama AK Parti o seçimi kazandı… Yeni bir konsolidasyon dönemi başladı ve nitekim 2015 başında Erdoğan ‘başkanlık sistemini’ gündeme taşıdı.
(Bir de kişisel not: 2014 Mayısına kadar Zaman gazetesinde yazdım. Kendilerinden, başarılı olacaklarından o denli emindiler ki hükümet aleyhine çalışıyor olduklarını gizleme ihtiyacı duymuyorlardı. 17-25 Aralık için ‘yarı darbe’ deyimini kullanmama, yazılarımda Cemaati eleştirmeme, yerel seçimleri AK Parti’nin kazanacağını söylememe rağmen, bana ‘naif’ muamelesi yapıp yazılarımı kesmediler. Ancak AK Parti gerçekten de Mart 2014 seçimini kazandığında daha fazla tahammül göstermediler…)
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları


















































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2025
25.10.2025
15.03.2025
20.02.2025
15.10.2024
24.09.2024
19.09.2024
10.09.2024
2.09.2024
13.04.2024