Etyen MAHÇUPYAN
Yaklaşan genel seçimlerin en önemli gündem maddesi muhakkak ki yeni anayasa olacak. Diğer taraftan, Türkiye’nin esas yönünü belirleyecek olmasına karşın, ancak önümüzdeki birkaç yıla yayılarak gerçekleşecek bu kritik adım doğal olarak arka planda kalmaya mahkum. Dolayısıyla yeni anayasanın ‘uzantısı’ olarak görülebilecek olan başkanlık sistemi ve ademi merkezi yönetim yapılanmasının kısa vadede gündemi işgal etmesi muhtemel. Bu iki konuyu birleştiren ise çözüm süreci… Çünkü Kürt meselesinde ‘çözüm’ bir yandan ademi merkeziliği bir tarafın talebi olarak tartışmaya açıyor, öte yandan da hem bu yapılanmanın hayata geçmesi açısından başkanlık sistemi lehine bir argüman yaratıyor, hem de doğrudan siyasi pazarlık sonucu olarak başkanlık sistemini devreye sokuyor.
Ancak bu tablonun gerçekçiliği HDP’nin önümüzdeki dönemde sahip olacağı siyasi güç ve yürüteceği siyasetle doğrudan bağlantılı. Dolayısıyla bu partinin parlamentoya girip giremeyeceği, yani barajı aşıp aşamayacağı belirleyici bir etken... Bu açıdan HDP’nin seçime parti olarak girme kararı son derece stratejik ve bir o kadar da kırılgan bir adım. Çünkü sonuç belli değil ve belli olduğunda da iş işten geçmiş olacak. Bu hamle tek atımlık bir kurşun… Sonunda tabii ki ‘ölüm’ yok, ama ortaya çıkacak sonuç HDP’nin belki de uzun vadede niteliğini belirleyecek, daha ötesinde Kürt siyasetinin nasıl bir geleceğe yöneldiğini söyleyecek.
Ne var ki HDP’nin stratejik tercihleri seçime nasıl girileceği kararıyla sona ermiş değil. Belki de bundan çok daha önemli bir kararın eşiğinde duruluyor. Soru barajı aşmak üzere nasıl bir söylem ve duruş geliştirileceğidir. HDP için kabaca iki yol var: Ya çözüm sürecine sahip çıkılarak baraj geçilmeye çalışılacak ya da aynı hedefe ulaşmanın yolu olarak AKP karşıtlığı yükseltilecek. Birincisinde bölgede AKP’den bir miktar oy almak ve Batıda da bunu ‘liberal’ oylarla desteklemek mümkün. İkincisinde ise asıl hedef CHP seçmeni olacak. Söz konusu iki yolu birleştirmek görünen o ki HDP’nin maharetini fazlasıyla aşıyor. Ayrıca diğer partilerin HDP’ye bu fırsatı tanımaları da pek düşünülemez. Her fırsatta bu partiyi bir ‘köşe’ seçmeye zorlayacakları aşikâr.
HDP’nin tercihi sonraki döneme de damgasını vuracak. Hangi yol seçilirse seçilsin bundan geriye dönüş pek kolay olamayacak. Öte yandan seçim sonuçları da girilen yolun niteliğini etkileyecek, onun sertleşmesine veya esneklik kazanmasına yol açabilecek. Yani barajın geçilmesi kendi başına bir siyasi anlama sahip değil. Barajın hangi söylem ve duruşun sahiplenilmesiyle geçildiği önemli... Böyle bakıldığında HDP’nin önünde iki değil, dört yol bulunuyor: Çözüm sürecini sahiplenerek barajın geçilmesi veya geçilememesi yanında, AKP karşıtlığını öne çıkartan bir çizgi ile barajın geçilmesi veya geçilememesi…
Bunların her birinin siyasi anlamı ve önümüzdeki süreçte HDP’ye yükleyeceği işlev farklı olacak. Çözüm sürecini sahiplenen bir HDP’nin barajı geçmesi halinde Türkiye’nin yeni ve demokratik bir anayasaya doğru hızla ilerlemesi, kültürel hakların kısa zamanda tümüyle karşılanması ve HDP’nin ‘ana muhalefet’ olma şansını yakalaması şaşırtıcı olmaz. Buna karşılık HDP’nin çözüm sürecini sahiplenmesine rağmen barajı geçememesi halinde, Kürt siyasetinin iç yapılanmasında kırılmaların yaşanması ve sertlik yanlılarının ön plana çıkması beklenir. Böyle bir durumda kritik karar AKP’nin olacak. Eğer hükümet kültürel reformlara hız kazandırıp, çıtayı yükseltirse bu alanda moral üstünlüğü tümüyle eline geçirebilir. Aksi halde bunca emeğin heba olduğu yeni bir belirsizlik ve çatışma sürecine girilecektir.
HDP’nin AKP karşıtlığı üzerinden CHP oylarına talip olduğu durumda ise, barajın geçilmesi halinde bu politikanın başarısına güvenerek meclis içi çatışmayı hedefleyecek ve sonuçta parlamentoyu bloke etmeye yönelecek bir yaklaşım sergilenmesi fazlasıyla muhtemel gözüküyor. Aksi bir sonuçta, yani baraj geçilemezse HDP’nin siyasi hayatının sonuna gelinmesi doğal bir gelişme olacak. Kürt siyaseti muhtemelen bir yeniden yapılanma süreci içerisine girecek ve bu noktada gözler bir kez daha Öcalan’a çevrilecek. AKP ise çözüm sürecinin tek taşıyıcısı haline gelerek büyük bir prestij kazanacak ve herhalde bunu siyasi getiriye dönüştürmek isteyecek.
Tercih sadece Kürt siyasetini bağlamakla kalmayıp, bütün Kürtlerin ve giderek bütün Türkiyelilerin nasıl bir geleceğe yöneleceğini büyük çapta etkileyecek. Toplum olarak atılacak adımların anlam ve işlevini bilerek siyasi kararları etkilemeye çalışmak, seyirci olmaktan çıkmak bu etapta epeyce önemli…
Yazarlar
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.02.2025
15.10.2024
24.09.2024
19.09.2024
10.09.2024
2.09.2024
13.04.2024
12.04.2024
11.04.2024
28.11.2023