Etyen MAHÇUPYAN
Darbelerle yaşamış, darbelerden büyük acı çekmiş bir ülke olarak hem bu durumdan ‘milletçe’ şikayetçi olmak hem de sürekli aynı durumu yeniden yaşamak ve üstelik yadırgamamak normal mi? İlk cevabımız aksi yönde olabilir ama gerçekçi olmak gerekirse bizim kültürümüzde darbeleri normal kılan bir özelliğin olması gerekmez mi?
Bu özelliği zihniyet düzlemine gittiğimizde kolaylıkla buluyoruz. Otoriter/ataerkil bir kültüre sahibiz. Relativizmi daraltarak, işimize geldiği ölçüde devraldığımız için siyasi sistemimiz ve demokrasimiz bireyselleşmeyi ve çoğulcu bir yapı üretmeyi teşvik etmedi. Aksine modernleşmenin merkezileşme, ilerlemecilik ve pozitivizm unsurlarını yücelttik. Aydınlanmayı katı bir bilimcilik ve laiklik olarak algılarken, bunun karşısında konumlanan dindarlık da gizli bir ‘kurtuluşçu’ arayışla bugünlere geldi. Demokratlığın ise ne olduğunu bile henüz anlamış değiliz… Aklın sınırlarının farkında olarak haddini bilmek, geleceğe tahakküm etmekten korkmak gibi anlayışlar bize çok yabancı. Sahip olduğumuz kültürün temel özelliği kendimizi hızla ‘biliyor’ olma konumunda görme ihtiyacımız. Bu nedenle yüzeysellikten, sığlıktan çekinmiyoruz. Bir sonraki adım ‘biliyor’ olduğumuza göre gücü ele geçirdiğimiz anda ‘bildiğimizi’ başkalarına zorlamak oluyor. Bunu bazen hamasetle, yani ‘güzellikle’, bazen de zorla, gerektiğinde insan canına kıyarak yapabiliyoruz.
***
Çoğunluğumuz darbeye karşı ama darbeci zihniyetin de farkında olmadan savunucusu… Bu durumun çok ilginç bir sonucu var: Darbelerin başarılı olup olmaması hiç fark etmiyor. Çünkü başarısız darbe girişimlerinde de, söz konusu girişimi engellemiş olanlar kendilerini bir anda ‘darbeci’ konumunda davranmaya hazır hissediyorlar. Böylece kimin darbe yapmış veya yapamamış olduğundan bağımsız olarak, her girişim sonrası Türkiye bir ‘darbe ortamına’ sürükleniyor. Bizler de şikayet ediyoruz… Ama hiç de yadırgamıyor, hatta bu ortamı destekliyoruz. Böylece bizzat kendimizin de darbeci olduğunu ve ilerideki bir başka darbeye davetiye çıkardığımızı bile idrak etmeden.
Darbe ortamları bir tür ‘gri alan’ demek… Belki de kuramsal olarak karşı çıkarken pratikte destek vermemizin nedeni bu. Çünkü her başarılı veya başarısız darbe girişimi sonrasında ‘karşı’ grubun temizlenmesi ve otoriteye hakim olan grubun ‘yandaşlarını’ kamusal alana yerleştirmesi süreci yaşanıyor. Bu ise, Türkiye gibi aşırı merkeziyetçi, devletçi ve rantçı bir sosyoekonomik sistemde sınıf atlamanın, güç kazanmanın en kolay yolu.
***
İyi de niçin böyleyiz? Zihniyet olarak bize benzeyen bütün ülkeler ille de bizim gibi değiller. Demek ki en azından bir neden daha var ve bunu sosyolojide, onun tarihsel serencamında aramak gerekiyor. Basitçe söylersek bu henüz ‘toplum’ olamamış bir halk… Hala cemaatçi bir bakışa sahibiz ve bize benzemeyenlerin, farklı kimlikte olanların bizimle eşit olduğunu hazmetmekte zorlanıyor, hatta bunu kabullenmenin kendi kimliğimizi reddetmek olduğunu sanıyoruz.
Dolayısıyla burası bir demokrasi değil ve hiçbir zaman da olmadı. Ama daha kötüsü burası sürekli ‘iç savaşta’ olan bir ülke. İç savaşını bir türlü bitirememiş bir ülke… O kadar ki küreselleşme ortamında ‘mecburen’ birbirimize benzeyip melezleşirken bile, hem iç düşman yaratma peşinde koşuyoruz hem de farklı kimliklerin ve türlü çeşitli alt grupların düşmanlık üzerinden siyaset arayışı aynı heveskarlıkla devam edip gidiyor.
Samimi olmak gerekirse aslında darbelerle fazla bir derdimiz yok. Darbe karşıtlığımız bizi görünüşte birleştiren bir riyakarlık sadece... Gücü ele geçirince hepimiz darbeciyiz…
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları







































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2025
25.10.2025
15.03.2025
20.02.2025
15.10.2024
24.09.2024
19.09.2024
10.09.2024
2.09.2024
13.04.2024