Etyen MAHÇUPYAN
Bu toplum Cumhuriyet’in ilk yirmi yılında sert ve hızlı bir değişim yaşadı. Siyaset sosyal ve kültürel alanı ideolojik baskı altında yeniden şekillendirmeye çalıştı. Bunun dip dalgalar şeklinde gelen olumsuz sonuçlarını hala atlatmış değiliz. Son yirmi yılda ise bunun tam tersi bir dönemden geçtik. Modernliğin sıkıntıya girdiği bir süreçte gelen küreselleşme ile birlikte, Türkiye’deki özellikle muhafazakar kesimde devrimsel bir değişim dinamiği başladı. Doğal olarak önce nüve halinde, sonrasında adım adım genişleyerek, ama hala tüm kesimi kucaklamaya çok yolu olan bir değişim…
***
Zihniyete de uzanan bu sosyolojik iç hareketlilik bir büyük dip dalga oluşturdu. AK Parti’yi olumlu anlamda farklılaştıran özellikler o enerjinin yansımasıydı. Nitekim AK Parti’nin söz konusu dip dalga üzerinde ‘sörf’ yaptığı sıkça yazıldı. Partinin kadro ve lideri de aynı kuşatıcı dinamiğin etkisi altındaydılar. Bu nedenle o dönem ‘sörfçü denize düşmeden’
geçilebildi.
Bugün çok başka bir deneme ile karşı karşıyayız. Beklenti sosyolojik dip dalganın doğrudan Erdoğan’ı taşıması ve hatta ikisi arasında ‘organik’ bir ilişkinin varsayılması. Bu durumda AK Parti de Erdoğan’ın üzerinde sörf yapmak durumunda. Ancak o cenahta da parti mensubiyetini ‘reisçiliğe’ tahvil ederek yine organik bir yapı üretme hayali var.
Cumhurbaşkanlığı referandumu bu hayale hem evet hem hayır dedi. Erdoğan’ın kişisel tabanının genişlediği açık… Gerçi AK Parti dışından gelen en az 8 puanın destekleme gerekçelerini bilmiyoruz ama yine de bir liderin bu denli farklı kültürel ve ideolojik gruplardan oy alması önemlidir. Buna karşılık Erdoğan’ın AK Parti içindeki tabanının daraldığı da anlaşılıyor.
Bu durumda muhafazakar sosyoloji-Erdoğan-reisçiler üçlemesinin pek de güvenilir bir çerçeve olmadığı anlaşılıyor. Nitekim Erdoğan da son bir yıl içindeki bütün konuşmalarında kendisine yeni bir zemin oluşturma gayreti gösteriyor. Bu epeyce radikal bir proje… Çünkü muhafazakar kesimde yaşanmakta olan sosyolojik değişimin yerine beka meselesine yedirilmiş bir ideolojik dalga yerleştirilmeye çalışılıyor. Ülke çok yönlü, belirsiz ve sonu olmayan bir tehdit karşısında tasvir ediliyor, diğer ülkelerin her tavrı ve her gelişme bu tehdidin derinleşmesi olarak okunuyor ve toplum buna karşı ideolojik bir vasatta buluşmaya davet ediliyor. Nitekim tek millet, devlet, vatan, bayrak sloganının AK Parti tüzüğüne konması, söz konusu projenin doğal uzantısı. Erdoğan siyaseti ideolojik bir dalgaya oturtmak, onu bizzat temsil etmek ve AK Parti’yi ‘uygun’ şekilde formatlayarak bu temsil rolünü kurumsallaştırmak istiyor.
Dolayısıyla önümüzdeki dönemde AK Parti’nin teşkilattan üst yönetime daha milliyetçi ve devletçi hale gelmesi şaşırtıcı olmayacak. Sembolik bağlar dışında bunun artık ‘muhafazakar’ bir proje olduğunu söylemek zorlaşacak. Öte yandan sırf geleneksel bağları kaybetmemek uğruna söylemde dindar sembolizmin artmasına tanık olabiliriz…
***
Soru AK Parti’nin ve dayandığı büyük dip dalganın buna ne kadar rıza veya uyum göstereceğidir. Devletçi yöndeki değişimin başarısı buna bağlı. Tehdit algısının sürekli hale getirilmesi bunu sağlar mı? Böyle bir süreç yaşanırken ekonomiden dış politikaya herhangi bir kalıcı başarı elde etmek olası mı? Söz konusu yaklaşımla ülkenin toplumsal meselelerinde sağlıklı değişimler mümkün mü? Bunları cevaplamak için muhtemelen bir süre daha bekleyeceğiz... Sonrasında belki de Erdoğan sistemi zorlayıp zorlamamak konusunda bir tercih daha yapmak durumunda kalacak.
Geçmişte AK Parti ve Erdoğan alt dalganın çok kanallı ve çok frekanslı ses bütünlüğüne kulak verdiği için başarılı olmuştu. O sesi kaybedip yerini devletçi ideoloji ile doldurmak sağırlaştırıcı bir etki yaratabilir ve bunun sadece siyasi değil, sosyal bedeli de olur…
Yazarlar
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.02.2025
15.10.2024
24.09.2024
19.09.2024
10.09.2024
2.09.2024
13.04.2024
12.04.2024
11.04.2024
28.11.2023