Fehmi KORU
Sedat Peker’in iddia sağanağı devam ediyor. Milyonlarca insan, her Pazar sabahı, haftalık bir seyir halini almış -ara günlerde reklam mahiyetinde hatırlatma videolarıyla da destekli- yeni ifşaatları bekliyor.
Dün sabahki sonuncu videonun başlangıcında anlatılanlardan biliyoruz: İfşaatları yapan, bir yerden diğerine aile boyu gitmesi gerektiği halde, yorgunluğa boş veriyor, uykusuzluğa katlanıyor, verdiği sözü tam zamanında yerine getiriyor.
Rutinini aksatmıyor.
Bekleyenler de, “Acaba bu videoda hangi yeni yolsuzluğu ifşa edecek” merakıyla videolara saldırıyor.
Aslında anlattıkları ve anlatacaklarında yeni hiçbir şey olmadığını/olmayacağını herkes biliyor.
İlk videoda her şeyi öğrenmiştik, ardından sökün eden her yeni video o ilkinin yeni bir versiyonu. Her yeni video daha önce anlatılanlar sırasında öğrendiğimizi pekiştiriyor.
Pislik içerisinde yüzüyormuşuz.
Öğrendiğimiz bu.
Faili meçhul sandığımız cinayet ve suikastların, toplumsal olayların failleri belliymiş…
Devlette yönetici olmak, insanlara hizmet etme mutluluğunu yaşamak bazı politikacılar için yeterli değilmiş; o bazıları bulundukları konumun sağladığı gücü başka kişisel mutluluklar yaşamak için kullanmakta herhangi bir sakınca görmüyorlarmış…
İş dünyası, medyamız, içerisinde debelenilen pisliğin birer unsuruymuşlar…
Devletin çıkarlarını gözetmesi beklenilecek bürokratların içerisinde çürük elmalar varmış…
Ali’nin takkesi Veli’deymiş, Veli’yi ise ara bul…
Durum buymuş…
Toplumun yarısında iş yokmuş, ancak henüz 40 yaşına ulaşmamış olanlar, daha doğrusu onlardan ‘vatanın fedaileri, vatanın delileri, serdengeçtileri’ kategorisine girenler, Turan’ı, birleşik Türk devletlerini kuracaklarmış…
Bir başka ifadeyle, enseyi karartmayalım.
Gözlerimizin içine bakılarak ifade edilen ifşaatlar yabana atılacak gibi değil. Her biri isim isim, tarih tarih sergileniyor; daha da önemlisi, Sedat Peker anlattıklarının doğruluğunu vurgulamak için yeminden öte bir şey yapıyor. İlk videosunda doğru çıkmayacak her iddiası için bir parmağını keseceği sözünü verirken, sonuncu videoda aynı durumda elini kesmekten bahsetmeye başladı.
İddialarının doğru olması ihtimali bizim iflahımızı kesecek vahamette oysa…
İfşaatlar, iddialar, ithamlar ve derin sessizlik
Her iddia ve itham gibi bir aydır maruz bırakıldığımız ifşaatlardan üzerimize boca edilenlerin de muhatapları var.
Kimi eski-yeni politikacılar bunların… Kimi devletin en hassas birimlerinde görevli bürokratlar… Kimi iş dünyasından insanlar… En ağır ifadeler ise isimleri verilerek medya mensupları için kullanılıyor…
İthamlara karşı savunma yapmaya kalkan oldu, ancak girişimleri beklenen etkiyi yapmadığı gibi, söyledikleri yeni iddialara malzeme de sağladı.
[İddia sahibinin bir politikacıya her ay 10 bin dolar ödediği karşı-iddiası savunma sadedinde ortaya atılmasa, aslında cömertliğin tek bir politikacıyla sınırlı olmadığını, ödenen meblağların da ‘çantalar dolusu’ olduğunu nereden öğrenecektik?]
Esas tepki vermesi gerekenlerde ise derin bir sessizlik var.
Korkutucu bir sessizlik…
Aldırmazlık hali…
Galiba iddiaları içimize sindirmemiz, hatta kabullenmemiz bekleniyor…
Videolar, videolarda dillendirilen iddia ve ithamlar vız gelir tırıs gider muamelesine tabi tutuluyor.
Yola devam…
Oysa, iddia ve ithamların hedefi olan politikacılar, iş dünyasından insanlar, bürokratlar, medya mensupları nereden baksanız bir azınlık. Sağdan baksanız en fazla beş-on kişi, soldan baksanız bir o kadar kişi…
Diğerleri, diğerlerimiz?
Pisliklerden uzak durmuşlar?
Kimseyi öldürmemiş, kimseyi aldatmamış, yolsuzluğa bulaşmamış, kendisinin ve çoluk-çocuğunun kursağından haram lokma geçmesine müsaade etmemiş, beytülmale el uzatmamış olanlar?
Devlet görevlileri… İş insanları… Politikacılar… Medya mensupları…
Yanlış yapanların üzerine gidilmediği, iddia ve ithamlar her birkaç günde bir yenileriyle pekiştirilerek tekrarlanırken bu gelişmenin sessizlikle karşılandığı günümüz ortamında, “Şerefsizler, sahtekarlar, namusu maaşları kadar olanlar” türü hakaretlerin muhatapları o birkaç kişiden ibaret kalmaz.
Herkesin üzerine küçüklü-büyüklü bir parçası erişir o hakaretlerin ve hakaretlere sebep olan kirli-pis işlerin…
Gençlere “Muhalefetin ve namuslu medya mensuplarının üzerinde baskı kurun da iddialarım sonuca ulaşsın” tavsiyesinde bulundu Sedat Peker…
Muhalefet ve namuslu medya mensupları ile kast edilenler bu tavsiyeden gocunmamışlarsa ayıp ederler…
Böyle bir baskıya ihtiyaç duyulması bile yeterince küçültücü zira.
Turan’a ulaşılır, birleşik Türk devletleri kurulur mu veya İslam birliği tesis edilir mi pek emin değilim; ancak Sedat Peker’in iddia sağanağına bakınca ‘son Türk devleti’nin halinin pek iç açıcı olmadığından yüzde yüz eminim.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.11.2025
9.11.2025
7.11.2025
6.11.2025
4.11.2025
2.11.2025
31.10.2025
30.10.2025
28.10.2025
25.10.2025