Güldalı COŞKUN
Başbakan Erdoğan,”Cemevi, ibadethane değildir” dedi ve nedenini şöyle izah etti. “İslamda ibadet yeri camidir; cemevleri, kültürel mekanlardır.”
Alevi örgütleri de, "Bizim ibadet yerimiz bin yıldır cemevidir. Bir başbakanın bu konuda fikir yürütmeye, tanım yapmaya, kural, kaide belirlemeye hakkı yoktur. Başbakan bu tutumu ile açıkça hak ihlali yapmaktadır" diyerek tepkilerini dile getirdi.
Bana göre de haklı bir tepkiydi ve yukardan sen busun, şusun, çizgin sınırın bu gibi dayatmalar, Kemalist zihniyetin, farklı bir yansıması değil de ne! Tabii, bu yaklaşımın argümanının değişmesi, şekillendirici bakışı haklı kılmaz.
Aslında birçok sorunun kaynağı, hücrelerimize kadar işlemiş ve bireysel yaşamdan tutun da toplumsal ve siyasal alana kadar her noktayı kaplamış olan bu zihniyetten kurtulmayı başaramamış olmamızdır.
Bu hastalıklı bakış, her türden inanç ve ideoloji sahibini de etkisi altına alarak, özgürlükten bahsedenlerin bile ve hatta kendi mağduriyet tecrübelerine rağmen, öteki din, inanç, ideoloji ya da etnisite söz konusu olduğu zaman, derhal koca gözleriyle kendini gösteriyor.
“Ama” diye başlayan cümleler, “onlar bizim gibi değil” diye devam ederken; “böyle olmalılar” deyip, noktayla bitiveriyor. Sonra başlıyor kavga, mağlubu ve galibi, zamana göre yer değiştiren, sonunda emek ve sinerji kaybından başka bir şey olmayan, körler sağırlar birbirini ağırlar hesabı, hiçbir çözüm üretmeden hayat devam ediyor.
Kürt sorunu, barış görüşmeleri süreciyle beraber tartışılırken, Alevi sorununun da her geçen gün artan boyutta sürdüğünü söyleyebiliriz.
Zaman zaman, provokatif eylemler, Alevi evlerinin kapılarına işaret koymalar, geçmişte yaşanan acı olayların benzerlerini yaşatma çabaları, bu sorunun bir an önce çözülmesi gereğini gösteriyor.
Cumhuriyet döneminde, Alevilerin sandığı ya da beklediği gibi, onlara bırakın özgürlük tanınmasını, tekke ve zaviyeler kapatılarak, cemevlerine de inkılâp kanunlarına aykırı olduğu gerekçesiyle izin verilmemesi Aleviliğin daha da yok sayılmasına neden oldu.
Laiklik ilkesini getirip, hem de Diyanet işleriyle, Sünni İslam öğretisini ama kendi sınırlarını çizerek yaygın hale getirdi. Böylece hem Sünni-İslamı kontrol altında tutacak hem de Aleviliği aynı çizgiye çekecekti.
Koçgiri ve Dersim isyanlarının bastırılması, kadın çocuk ayrımı yapmadan binlerce Alevinin katledilmesi, liderlerin asılması ve yaşanan insanlık ayıbı, Alevilerin büyük çoğunluğunda (devletçe) beklenen etkiyi yaratmış; Cumhuriyet, Atatürk ve CHP ye büyük bir aşk ile bağlanmışlardır.
Sünni İslam korkusu, Alevilerin kendi haklarından feragat etmelerine de neden olmuştu. Çünkü Cumhuriyetin dayattığı Sünni İslam da onlar için ideal ve tehlikesizdi.
Ötekinin özgürlüğünden korkmanın bedeli kendi özgürlüğünden de vazgeçmekti. İşte bu yüzden, kendilerinin de zarar görmesi pahasına, hep statükonun yanında yer almayı seçtiler ve celladına aşık olma sendromundan kurtulmayı başaramadılar.
Hala da kendilerine şekilsel özgürlükten başka hiçbir şey vaat etmeyen partilerin yanında yer almayı sürdürmeleri, özgürlük taleplerinin geniş kitlelerce destek bulmamasına neden olmakta. Ayrıca Aleviler, homojen bir yapıda değiller ve kendi aralarında da ciddi ayrılıklar var.
Tüm bu ayrılıklara rağmen, bir ülkenin Başbakanı, bir zamanlar Mustafa Kemal’in yaptığı gibi, Alevilere ne yapmaları gerektiğini söyleyemez. Devletin görevi, farklı inanç sahiplerinin özgürlüklerini yasalarla güvence altına almak ve asla mühendislik yapmamaktır. Bırakın, herkes, nerede nasıl, ibadet etmek istiyorsa kendi belirlesin.
Bence gereksiz olan ama illa ki, olmalı deniyorsa da tüm dinlere eşit mesafede bir Diyanet İşleri görev yapmalıdır ve gerçek laiklik de budur. İşte efendim, madem Aleviler biz de Müslümanız diyorlarsa, o zaman camide ibadet etmeliler, yaklaşımı sakat ve tekelci bir yaklaşımdır.
Dini kendi arzu ettiğimiz biçimde başkasına kabul ettirmeye çalışmak, o dine verilecek en büyük zarardır. Kendi inancından emin olan, tartışmalardan da özgürlüklerden de korkmaz, korkmamalı.
Doğal mecrasında yapılan tartışmalar ve inandığı gibi yaşayan insanlardan zarar gelmediği gibi, farklı olana saygıyı ve beraber yaşama kültürüne de sağlayacağı katkıyı ABD ve gelişmiş ülke örneklerine bakarak görebiliriz.
Eğer özgürlük istiyorsak, bu herkes için olmalı mantığı yerleşmediği sürece, dünün mağduru egemen olunca nükseden Kemalizm hastalığı ötekini yok saymaya devam edecektir.
Gelin şu eğme bükme, yontma ve şekil verme sevdasından vazgeçelim artık ve unutmayalım ki tüm dinler de ideolojiler de insan için var; insan, onlar için değil…
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.06.2018
3.02.2018
27.05.2018
21.05.2018
14.05.2018
29.04.2018
23.04.2018
15.04.2018
9.02.2018
2.02.2018